Ayrılıktan 6 ay önce...
Ben Fırat, bir reklam şirketinde müdür olarak çalışıyorum. Çalkantılı ve uzun soluklu son ilişkimden aldatıldığımı öğrendiğim için hayata güvensiz insanlara inanmak istemeyen biriyim. Aldatıldığını öğrenmek biraz zor ve ağır dönemdir bir insan için ama zorda olsa geçiyor. Bunu da Filiz ve Kemal'e borçluydum. Kemal çocukluk arkadaşım ve Filiz ise eşi. Onlar her zaman yanımda olmuşlardı. Kemal bir fabrikada çalışıyor, Filiz ise zincirleri olan giyim mağazasında yönetici idi. Bir gün Kemal işteyken beni arayıp Filiz'in Mezitli şubesindeki işlerinin uzadığını, kapanışa kadar kalmak zorunda olduğunu söyledi ve benim Filiz'i çalıştığı mağazadan almamı rica etti. Mağazaya yarım saat erken gittim. Daha öncelerden de o mağazaya gitmeme rağmen içimin biranda huzur kaplamasına neden olacak bu gülüşün farkına varamamış olmama şaşırdım. Fakat girdiğim ortamlarda asık suratlı ukala izlenimi bıraktığım için yada genelde hoşlandığım insanlara zıtlaşarak yakınlaşmayı sevdiğim için mi bilmiyorum ama bana gıcık olduğunu gözlerinden anlamıştım. Mağaza kapılarını dışarıya kapattığında Filiz mağazalardan sorumlu olduğu için, o mağaza kapanışında işi olmadığını söylediği zaman afalladım. Bekleyelim dediğimde niyetimi anlamıştı. " Sana göre değil Fırat" diyerek beni azarladı ama hiç önemsemedim. Çünkü böyle hissetmeyeli uzun zaman olmuştu. Filiz'e dönüp "Bir yerlerde tesadüfen karşılaşmamızı sağlayabilir misin"? soruma "Fırat konuyu kapat. Sana göre biri değil, üzersin kızı. Senin bildiğin kızlardan değil üstelik onun bir sevgilisi var sanırım." Diyerek tersleyince hayal kırıklığıyla karışık konu kapanmıştı. Konu cümleler dahilinde kapanmış olsa dahi güldüğünde gözlerinden gözlerime paralel uzanan gülümseme aklımdan çıkmıyordu. Sevgilisinin olması herhangi bir adım şansımı bitirmişti, çünkü prensip olarak bu kendime yakıştırmazdım.
Filiz perşembe günleri Mezitli şubesinde olduğu için o günü beklemem gerekiyordu. Farklı bir günde çalışanların neredeyse tamamının beni tanıdığı için Filiz'in duyması neredeyse kesindi. Onun çalıştığı günü beklemeliydim, öyle de yaptım ve bekledim.
Perşembe günü Filiz'i arayıp "Mezitli taraflarında işim vardı o yüzden geçeceğim, geçerken senide alabilirim Filiz" dediğimde Filiz kabul etti ve heyecanla yola çıkıp Şubenin kapanmasından yarım saat önce ulaştım. Filiz beni gördüğü anda "Hadi çıkalım." Dedi ve hayal kırıklığı kuyusuna beni tekrar itti. Durumu kabullenip gitmek için arkamı döndüğüm esnada Gamze "Filiz abla" diye seslendi. Filiz arkasını döndüğünde Gamze çantasından iki tane çikolata çıkarıp yanımıza geldi "Biri senin diğeri de Kemal abi için" diyerek hayal kırıklığı bozguna dönüşmüştü. Gerçekten sevdiği biri var ve ilgimi fark ettiği için araya mesafe koyma adına bunu yaptığını düşünüp eve dönüş sırasında tek kelime dahi etmedim.
Filiz ise Gamze'nin işini ne kadar iyi yaptığını, çok temiz yürekli ve saf bir kız olduğundan bahsederken içimi acıtmaya çalıştığını düşünmeme neden oluyordu. Boş vermem gerektiğini anlayıp buraya gelmenin kendime işkence etmekten başka bir işe yaramayacağını düşündüm. Filiz'i eve bırakırken böyle kızların bana gelmeyeceğini düşünerek evime geçtim.
Güneşin doğmasıyla birlikte yeni güne işe geçerek başlamıştım. Bu arada çalıştığım şirket yeni gelen iş arkadaşım Özer sayesinde neşeli bir ortama dönmüştü. Sohbetlerimiz herhangi bir sorunu düşünmememi sağlıyordu. Özer yeni askerden gelmiş birazda hayatı önemsemeyen bir insandı.
Kemal o gün işyerime gelmişti. "Bugün izinliyim, ne zamandır konuşmuyoruz" diyerek yanıma uğradığını söylese de Kemal'in dalga geçmeyi sevdiğini bildiğimden neden geldiğini düşünürken "ee birileri yok mu?" şeklinde pat diye konuya girdi. Olmadığını söylememe rağmen suratına pis bir gülüş yerleştirerek "Gamze haa" şeklinde böğürme karışımı kahkaha attı. Aklıma Filiz'in konudan bahsettiği geldi, zaten öğrenmesinin başka bir yolu da yoktu. "Hoşuma gitti" dedim yutkunarak. Şaşırmasını "Bizim Gamze ha?" şeklinde gösterdi. "Evet o." Kemal diyerek ciddiyetimi bozmadan cevaplamıştım. Ciddiyetimi fark eden Kemal "Onu beğenebileceğin aklıma bile gelmezdi" şeklinde durumu toparlamaya çalışırken daha da batırdığının farkında değildi. "Neden" diye sorduğumda "Birlikte olduğun diğer kızlara bak sonrada Gamzeye bir bak." O an kafamda neye benzediğini hayal edemediğimi düşünüp aklıma gelen tek şeyin o yüzünde gülen bıcır bıcır yaramaz çocuk edası ve gözündeki mutluluk parıltısından başka bir şeyin olmadığını fark ettim. "Kemal, Gamze hoşuma gitti ama sevgilisi varmış lan" diyerek kestirip atmaya çalışınca " Yok lan ben konuştum sevgilisi yokmuş" dedi. Gözümü Kemal'e diktim, hem sevinmiş hem de Kemal'in bunu nerden bildiğini merak edercesine sordum. "Nerden biliyorsun lan?". "Senin Gamze'ye bakabileceğini düşünmeyince fabrikadan arkadaşım Ramazan'a düşündüğüm için gidip sordum ve sevgilim yok abi dedi. Ramazan'ın fotoğrafını gösterdim ve beğenmedi." Bu cümleyi duyar duymaz "Akşam gidelim mi?" dedim birden bire. Kemal "Filiz ikimizi birden vurur, perşembeyi bekleyelim" dedi ve bende istemsizce onaylamak zorunda kaldım. O bir hafta nasıl geçti bilmiyorum fakat işten çıkar çıkmaz soluğu Kemal'in yanında aldım. Yemek sohbet derken akşam oldu ve mağazaya doğru yola çıktık. Mağazaya geldiğimizden duyduğum şey bende soğuk duş etkisi yarattı, Gamze yoktu. Gamze'nin nerde olduğunu Kemal fark ettirmeden Filiz'den öğrendi. Filiz tatile gittiğini söyleyince ben bozulduğumu fark ettirmemeye çalışırken Filiz dalga geçer gibi bodruma gittiğini ve gezip eğleneceğini anlatıyordu. Ben yine kendi kendime telkin vermeye başlamıştım. Bu işin zorlama rastlantılarla olmayacağını, zaten olacaksa tesadüfi karşılaşmalarla kendiliğinden gerçekleşeceğini düşünerek o motonlaşmış hayatıma geri döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantılı Aşk
RomanceSaplantılı bir aşk. Ne birlikte ne de ayrı yapabiliyorlardı. Bu aşk tümör gibi gitgide onları bitirmekteydi.