Günler birbirini kovalamış iki hafta geçmişti. İşten eve geçerken çalıştığı mağaza gözüme takıldı. Alışverişi sevmeyen bir yapım vardı, bir kadın olmadan alışveriş yapamayıp sıkılıyordum açıkçası. Alışverişi Filiz ya da kız arkadaşlarım yapardı. Kendimi bildim bileli düzenli ilişkilerim olmuştu hep. Alışveriş dediğin mağaza önünde kadınları beklemekten başka bir anlam taşımıyordu bana göre. Altı aydır bir ilişkim yoktu ve kıyafet almam gerektiği için mağazaya girdim. Akşam vakti olduğu için mağaza boştu sadece katta Canan vardı. Canan Gamze ile beraber mağaza satış personeli görevindeydi. Vardiyalı olarak çalıştıklarından dolayı aynı birlikte mağazada göremezdiniz. Kızıl saçlı, tahminime göre yaşlarda ve gerçekten güze bir bayandı. Gömlek, pantolon diye giderken tekrar alışverişten neden nefret ettiğimi anladığımı düşünürken Canan yardımcı olabileceğini söyledi. Hafif bir tebessümle onaylayıp kabul ettim. Konuşma sırasında "Gamze hanım gelmediler mi?" diye ağzımdan kaçırmıştım ama sonra bozuntuya vermedim. Canan'ın suratında şeytani bir gülüş belirdi ve ardından "Sabah geldi" demekle yetindi. Pot kırdığımın farkına varmamla ilk uzattığı kıyafetleri hızlıca alarak eve gittim. Böyle bir soru sorup kendimi açık etmem aklımda bile değildi aslında. Bu kıyafetleri neden aldım diye düşünürken aradan birkaç gün daha geçti.
İşyeri o kadar yoğun ve eğlenceli geçiyordu ki akşam olmasını istemiyor gibiydim. Gün arasında Kemal işyerime uğradı. Israrlarıma rağmen neden geldiğini söylemedi ama ben bir şeyler olduğunun farkındaydım. "Lan söylesene ne var" diye biraz daha sıkıştırmamla döküldü. "Tanıdık tamirci var mı?" diye sordu Kemal. Çalıştığım iş gereği birçok sektörden tanıdığım insanlar vardı, biran Kemal'in arabasına bir şey olduğunu düşündüm "Neyi var arabanın" dedim. "Birkaç gün önce arabası bendeydi bir sorunu yoktu" dedim ve Kemal bir arkadaşının arabası olduğunu söyleyince taşlar yerine oturmuş oldu. Daha bir hafta önce herkesin işine koşturduğum için kızanın kendisi olduğunu söylediğimde "Bunu söyleyeceğini biliyordum" dedi ama arabanın Gamze'nin olduğunu söyleyince "Hallederiz, yoksa da buluruz, bulamazsak oluruz" deyince yine böğürmeyle karışık kahkahasını attı. Kemal " Ben yarın arabayı alıp buraya bırakırım, sen yaptırırsın ben senden alıp teslim ederim" diye ekledi. Kaşlarımı çatarak cevap verdim "Neden ki? Beraber getirin, hem muhabbet etme imkanı doğar" "Tamam, Salı günü tatilmiş." Dediğinde bende üç gün sonra getirmelerini ve halledeceğimi söyledim.
Üç gün geçmiş saat 11:00 sıraları Kemal'in yanında tek parça dizlerinin üzerinde mavi bir elbiseyle kapıdan Patronumuz Utku, içeri girdi. Muhasebeye bakan Yeşim ve Özer'le otururken aniden kalkıp hızlıca elimle işaret ederek Gamze, Utku abi Yeşim hanım ve Özer bey diyerek tanışma ritüelini atlatmamla dışarı çıkmam bir oldu. Kemal, Gamze, Utku abi, Yeşim ve Özer şaşırmıştı. Bu şaşkınlığın içinde arabaya geçerken şoför koltuğuna Kemal'in geçmesi ve şakalaşmaları beni şaşkına çevirmişti. Ben işe bu kadar mı kendimi vermiştim ki olan bitenlerin farkına varamamıştım diye düşündüm. Bana uzak davranması da ayrıca dikkatimi çekmişti fakat o elbisenin içinde o kadar hoşuma gitti ki Kemal'i kıskandım. Arabanın tamir edileceği yere geldik.
Usta arabayla ilgilenirken bir komşusu gelince Gamze'ye baktığını fark ettim. Gayri ihtiyari şekilde aralarına girerek görüş açısını kapatmaya çalıştım. Bakışlarımı tekrar Gamze'ye çevirdiğimde gülümsediğini görünce ne yapmaya çalıştığımı anladığını fark ettim. Usta arabadaki sorunu halletmiş ama ben yeterince yakınlaşamamıştım. Ters tepeceğini düşünerek bir hamlede bulunamamıştım. Arabaya bindiğimizde bu kadar işte, şimdi iş yerine bırakacaklar ve güzelim fırsatı kaçıracağım diye düşünürken Gamze bana "Tanıdık avukat var mı?" diye sorunca "Var" diye heyecanla cevapladım. Vardı ama Avukat arkadaşım İsmail her gördüğü kıza sarkan pislik herifin tekiydi. Yine de bu fırsatı değerlendirmek için büroya doğru yola çıktık. Birkaç sokak ileride park edecek yeri ancak bulabilmiştik, tam yanaşması için Gamze'ye "Biz inelim" dedim. İnince hadi yavaş yavaş yürüyelim dedim ve "Tamam" diyerek onayladı. Yürürken yol tarafında o vardı. Karşıdan bir araba geliyordu fakat Gamze yere bakıyordu. Görmediğini fark etmemle belinden tutup kendime çekmem bir oldu. O anda gözlerine baktım, gözleri parlıyordu. Sanki bir ömür gibi gelen o duygudan kurtulup " Ne yaptığını zannediyorsun?" diyerek kızdım. " Çarpılacaksın" dediğimde " Sen varsın, kurtarıyorsun işte" deyince o andan sonra hiçbir şeye anlam veremez olmuştum. Avukatın yanına girip çıkmıştık ama hala idrak sorunları yaşıyordum. Gamze'nin " Hadi yemek ısmarlayayım" teklifine " Olur" demiştim ama artık işe gitmem gerekiyordu. Bunun bilincinde olsam da soluğu restoranda almış ve kontrolü kaybetmiştim artık. Masada Kemal'in karşısına oturmaya dikkat ettim çünkü nereye oturacağını merak etmiştim. Merakım fazla sürmedi çünkü direk yanıma oturdu ve yemekler söylendi. Gözlerindeki sıkılgan, benden gıcık olmuş tavrı gitmiş, suratında sırıtmayla karışık gözlerindeki ışık beni şaşkına çeviriyordu. Yemekler geldi. Yerken çatalı burnuma uzatıp "Bunun da tadına bak, tadı çok güzel" dedi. Ne kadar zayıf olsam da oburluğumdan ağzımı açmamla ağzıma tıkması bir olmuştu. "Güzel, değil mi?" diye sorunca ona bakıp "Evet" diyebildim sadece. Yedi aydır böyle bir an yaşamadığımı nerden bilebilirdi ki. Zor geçen günlerin ardından karşıma çıkıp ondan nasıl hoşlandığımı, sonradan onunla olacak mı yoksa olmayacak mı diye yaşadığım hayal kırıklıkları diye geçirdiğim içimden. Yemek bittikten sonra "Artık benim işe gitmem gerekli" sözcükleri ağzımdan çıksa da Gamze "Tamam, çayları orda içeriz" deyince daha büyük bir strese girmeme neden oldu. Ne güzel Gamze'yi işyerimden kaçırmıştım ve her şey kontrol altında giderken hangi ara kontrolü kaçırıp olayları en başına döndürmüştüm. İş yerine gitmeyi istememem size garip gelmiş olabilir fakat Utku abi şirketi sekiz ay önce devir almış, işten çok da anlamayan kırklı yaşların ortasında eski bir çapkın ve yaşlandığının farkında değildi. Yeşim'de onun tanıdığıydı. Beni de şirket devir alınırken demirbaşlardan sayıp devretmişlerdi. Ona göre evlenip ne yapacaksın, birkaç gün biriyle diğer gün başkasıyla takılmak lazımdı ve kızacaktı farkındaydım. Çünkü öyle birkaç gün takılabilecek bir kız görünümde biri gibi durmuyordu. Yeşim ise şirkete gelen kızlara her zaman gıcık, birinin ilgilisini biraz fark ettiğinde hemen onu bozup gönderiyordu. Gamze'ye de böyle olmasından korkuyordum. Bu korkularımla debelenirken ofise girdik. Yeşim ile Özer konuşuyordu, Utku abide çıkmak üzereydi. Gamze gülerek "Biz yine geldik" dedi "Hoş geldiniz ama çıkıyorum, Fırat kaçırır gibi çıkarınca tanışamadık" dedi Utku abi. "Öyle oldu abi acelemiz vardı" diye cevapladı Gamze. Masaya geçtik ve çayları içerken "Telefon numaranı verir misin?" dedi bende ona kartımı uzattım. Diğer numaranı istiyorum dedi "Şirket telefonu" dediğimde vermem için ısrar etti. O numarayı da verdim ama tabletteki numarayı da istediğini söyledi. "Onun numarası yok" dediğimde "Gördüm whatsapp kullanıyordun" dedi " Ya o öylesine" desem bile tabletten numaramı vermek istemediğim kişilerle konuşuyordum. "Olsun, sen yine de ver" dedi hayır demek bir türlü içimden gelmiyordu ve istediği her şeyi benden alıyordu. Ne yapacağını sorduğumda "Onlar kapalı olursa buradan ulaşırım" dedi. "Senden kaçış yok yani ?" diye şakayla karışık tebessümle sordum "Artık tependeyim kaçamazsın" deyince nefesimi tutmuştum. "Bugün daha çok işim var gitmem gerekiyor, gitmek istemiyorum ama en kısa zamanda bunu tekrarlayalım" dedi ve Kemal'le yola koyuldular. Rahat bir nefes almıştım derken Yeşim "Bu kız kim?" diye sordu. "Hoş kız değil mi?" dedim aptal bir tavırla. "Anladım" diyerek yerine oturdu. Yeşim "Sen bu kızımı beğendin? Dişlek lan bu. Bir Buket'e bir de buna bak. Bende seni zevki biri sanıyordum." Dediği sırada Utku abi içeri girdi ve bana dönüp "Gittiler mi?" dedi, başımla onayladım. "Fırat bu kızı ne için düşünüyorsun? Takılıp bırakamazsın ama evlenmeyi düşünüyorsan iyi bir kıza benziyor" deyince rahat bir nefes aldım. Akşam olmuş saat 19:00 civarı mesaj gelmişti ve gönderen Gamze idi. Halimi hatırımı sordu ve ben Kemallere geçtiğimi çıkınca yazacağımı söyledim. Kemallere geldiğimde Filiz ve Kemal beni bekliyordu. Filiz "Bugün ne oldu?" dedi bende "Ne olmuş ki?" diye karşılık verdim, bunun üzerine Filiz "Fırat bu kız diğer kızlar gibi değil, bunu üzersen karşında beni bulursun." Deyince yutkunup "Biz neyiz ki onu üzeyim" diyerek ağzından bir haber bekledim. "Ne demek neyiz Kemal anlattı olanları zaten Gamze'de seni sorup duruyor, gönlü var işte ama dikkat et" deyip beni uyardı. Hemen eve gitme bahanesiyle kaçtım. Gamze ile mesajlaşmaya başladık. Konuşmanın gelişimi arkadaşlığı gösteriyorken açık olmam gerektiğini düşündüm ve Gamze "Arkadaş olduğumuzu düşünmeni istemem. Ben senden hoşlanıyorum, bunu bil ve ona göre davran. Bir yanlış olmasın" yazarak gönderdim. "Farkındayım" diye cevap geldi. "Yarın ne yapıyorsun?" diye sorunca " Saat 16:00'da çıkıp eve gideceğim" dedi ve ben " Tamam o zaman yarın Kemal ve Filiz ile Forum AVM de buluşacağız. Sende gel." yazmamla "Tamam. İyi geceler." Diye bir cevap eldi. Bende cevap olarak sadece "İyi geceler" yazdım. Ne oluyor, nereye gidiyoruz, her şey istediğim gibi oluyor ve her şeyin bu kadar düzgün gitmesi doğru gelmiyordu. Yine de mutluydum ve uyumam gerekiyordu. Aklımda şu cümle dönüp duruyordu "Asla asla deme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saplantılı Aşk
RomanceSaplantılı bir aşk. Ne birlikte ne de ayrı yapabiliyorlardı. Bu aşk tümör gibi gitgide onları bitirmekteydi.