Beni ilk öptüğünde kalbim yerinden çıkacaktı. Biraz gezindikten sonra beni evime bıraktı. Vedalaşırken anlıma küçük bir öpücük kondurdu. Olanları Ezgi ye anlattım. Biraz konuştuktan sonra uyuduk. Gece yine kâbus görmeye başladım.
- Ben çiçeklerle dolu bir yere gidiyordum. Uzaklarda Deniz i farkettim. Tam ona doğru yaklaşırken birden ortadan kayboldu. Karnımdan bir cam parçası çıkarttım. Kanıyordu. Canım çok yanıyordu o acıyı hissedebiliyordum. Yere düştüğüm an benim uyandığım andı. Ondan sonra o gece uyuyamadım.
- Sabah kahvaltı hazırlayıp hemen okula gittim. Onu çok özlemiştim. Ona sarılmak istiyordum. Bir hevesle içeri girdim etrafa bakındım ama o yoktu. Canım sıkıldı. Yüzüm asıldı ama belki geç kalmıştır diye umudumu kesmedim. Aradan bir kaç ders geçti fakat o hâlâ yoktu. Ezgi bana onu aramamı söyledi. Onu aradım ama telefonuna ulaşılmıyordu. Acaba beni bırakıp gittimi? Düşüne düşüne kafayı yiyecektim. Okuldan erken çıktım. Onu arkadaşına sordum. Arkadaşı dün onun eve gelmediğini söyledi içim acıdı. Bir yandanda başına bir şey gelmişmidir merakından her şeyi her kesi unuttum. Son çarem polise gitmek oldu. Polisler 24 saat geçmeden arama emri verilmeyeceğini söylediler. Aradan 1 gün geçti. O hâlâyoktu. Yaklaşık 3 gün geçtikten sonra polisler aradı ve onun bulunduğunu söyledi çok mutlu oldum. Beni bulunduğu daha doğrusu bulundukları yere götürdü. Çeşme de bir yazlıkta. Peki burda ne işi vardı? İceri girdiğim ana kalbimin paramparça olduğu andı. Evli bir ladınla birlikteydi. O çocuğun dedikleri doğruydu. Inanmak istemiyordum. O kadar mutlulardıki benim geldiğimi bile farketmemişti. Kapıyı bana hizmetçi açtı. Onları koltukta sarmaş dolaş bir şekilde film izlerken gördüm. Ben umurundamiydım? Tabikide hayır.
- Rüyam doğru çıktı. Daha doğrusu kâbusum. O beni bırakıp gitti ve bende acılar içinde kaldım. Yaklaşık 2 hafta boyunca okula gitmedim. Annemlerin yanına Izmir e gittim. Telefonlarımı kapattım. Bir tek Ezgi ile konuşuyordum. Ezgi bana her gün;
- Iyi misin? Diyip duruyordu.
Ezgi haklıydı. Onunla olmamalıydım. Son zamanlarda bir şey daha öğrendim. O Zorlu holding in sahibinin oğluydu. Şımarık biri olduğunu anladım. Tek bir kadına sahip çıkamayacağını anladım. Tek bir sevgi ile yetinemeyeceğini anladım. Ben ona tek bir sevgi vermedimki. Bütün sevgimi, bütün bedenimi, aklımı, fikrimi veen önemlisi kalbimdeki onca zaman boş olan yeri verdim. Belliki yetmedi ona. Napalım ruhunda varmış şerefsizlik. Benim suçum değilki. Ben ona her şeyimi verdim ama o bana sevgisini bile vermedi. Gerçi olmayan şeyi nasıl verecek? Oda zengin pisliklerdenmiş. Oda pis şerefsizlerdenmiş. Ben hâlâ kendimi inandıramıyordum. Okul için rapor almıştım. Raporun günü bitince bende İstanbul a geri dönmek zorunda kaldım.