10.bölüm

922 55 10
                                    

Selamlar, Bölümü kısa yazınca "çok kısa" deyip bozuluyosunuz, uzun yazınca yorum yapmıyosunuz. E ben ne yapayım şimdi? Sizden istediğim tek şey bölümü okuduktan sonra o bölüm hakkında görüşlerinizi yazmanız. Çok mu şey istiyorum? :(


Buarada bölümü gunel_uehara ithaf ediyorum :)

___________________________________________________

Tam bişeyler söyleyecekken, içerden burağın gelmesiyle beraber kolumu çekip selimden uzaklaştım

"Bu soğukta napıyosunuz? İçeri gelsenize. Şebnem üşütüceksin hadi geç içeri "

"Tamam burak"

Selim Burağa pis pis bakarken, ceketi çıkarıp ona geri verdim

"Teşekkür ederim"

Burak elimden tuttuğunda Selime baktım, sadece ellerimize bakıyodu. Burakla beraber içeri geçtiğimizde Eren de pastayı getiriyodu. Eren cıyaklayarak "Mutlu yıllar Şebnemm!!!" Dediğinde, diğer kızlar da bir ağızdan erene eşlik ediyodu. Ben de sadece gülümsüyodum, şuan aklım selimde, acaba burak gelmese bana ne diyecekti ki? Pastanın etrafına toplaşdıklarında selimin içeriye girdiğini gördüm, her ne kadar yapmak istemesem de, sırf selim görsün diye bunu yapmak zorundaydım. Burağın ellerinden tutup gözlerinin içine baktım ve daha sonra pastadaki mumları üfledim, artık selime bakamıyıcaktım, çünkü yüzündeki ifadeyi görürsem, benim de yüzüm düşücekti. Sıra hediyelere geldiğinde ilk burağın hediyesini açtım, güzel ve zarif bir kolyeydi. Arkamı dönüp saçlarımı yukarıya kaldırdım ve burak da kolyeyi taktı, selimin olduğu yöne baktığımda artık orda olmadığını farketdim, etrafdakilere "lavabo" yalanını uydurup kimseye görünmeden arka kapıdan dışarı çıktım. Selimi gördüğümde arabasına doğru ilerliyodu.

"Selim?"

Sesimi duyduğunda hiç tepki vermeden yürümeye devam etdi. Sonunda ona yetişip kolundan tutarak durdurdum

"Ne var şebnem?"

"Sen bana ne diyecektin?"

"Artık hiç bişey demiyicem, canım öyle istiyo"

"Ya kes artık bu umursamaz hallerini! Insan gibi soru soruyorum sana! Ayrıca neden birden bire çıktın partiden?"

"Sana ne? Sen gitsene sevgilinin yanına!"

"Konuyu değiştirme selim. Bana ne diyicektin diyorum?"

"Boşver önemsiz bi şeydi!"

Boynumdaki kolyeye baktığında önce duraksadı

"Ha buarada sana hediye almadım, ama.."

Boynundaki siyah kolyesini çıkarıp ben ne olduğunu anlamadan boynuma taktı

"Bunu hediye olarak kabul et, belki sevgilinin aldığı kolye kadar güzel olmaya bilir, yine de bi hediye sonuçta. Doğum günün kutlu olsun"

Daha sonrasında iki parmağını kendi dudaklarına götürüp ardından benim dudaklarımın üzerine koydu

"Hadi şimdi onun yanına git"

Parmaklarını dudaklarımdan çekip arabasına binerek gözden kayboldu, bense sadece arkasından bakmakla yetindim. Taktığı kolyeyi boynumdan çıkararak ellerimin arasına aldım ve ordaki kaldırıma oturdum. Soğuk tüm vücuduma işlerken gözlerim çoktan dolmaya başlamıştı bile. Onu biraz mutsuz görünce hemen herşeyden vazgeçip ona sımsıkı sarılmak istiyorum. Ona ne kadar kızgın olsam da, bana küçük bir bakışında bile hemen onu affetmek ve herşeyi unutmak istiyorum. Kimi kandırıyorum ki? Az önce onu öpmek ve hiç bırakmadan sarılmak istedim. Ama belki de artık her şey için çok geçtir. Elimdeki kolyeyi avcumda sıkıp göz yaşlarımı elimin tersiyle silerek eve doğru yürümeye başladım. Bir işe başladıysam, onu tamamlamam gerekir. Selimi tamamen pişman edene kadar elimden gelen her şeyi yapmak zorundayım

_____________________________

Sabah olduğunda selimden önce şirketde olmak için erkenden hazırlanıp şirkete gitmiştim. Henüz pek iş olmadığından kalemle kağıda bi kaç bişey karalıyodum. Selimin kapısı açıldığında bakışlarımı odasına çevirdim. Masasının başına geçip, kaşlarını çatmış şekilde eliyle alnını ovuşturuyodu, başını iki elinin arasına alıp masaya yasladı. Hemen kalkıp kapısını tıklatarak odaya girdim

"İyi misin?"

"Git başımdan şebnem!"

"Kes şunu! Biraz insan gibi davransan nolur sanki?"

"Tepemde cırlama!"

Tekrar eliyle alnını ovuşturup oflamaya başladı, yavaşca yanına geçtim

"Başın mı ağrıyo?"

Başıyla onayladığında masaya yaslandım. Hafif eğilerek tek elimle çenesinden tutarak başını yukarı kaldırdım. Anlamayan gözlerle bana bakıyodu

"Tamam, şimdi arkana yaslan"

Dediğimi yapıp, yavaşca arkasına yaslandı. Parmaklarımı alnına götürerek yavaş hareketlerle masaj yapmaya başladım. Gözlerini kapatıp öylece hareketsiz durdu. Aynı şekilde diğer elimi de alnına götürdüm, ellerini ellerimin üzerine koyduğunda masaj yapmayı bıraktım

"Şimdi iyi misin?"

"İyiyim"

Ellerimi çekmek istediğimde bırakmadı

"Bırakır mısın?"

"Gerçekten bırakmamı istiyo musun?"

"Yine ne saçmalıyosun selim bırak"

Kollarımdan tutup aniden kendine çektiğinde kucağına düştüm

"Napıyosun sen ya?!"

"B-ben böyle olucağını tahmin etmemiştim, yani şey, kucağıma düşüceğini"

Kekelemişti. Benimle konuşurken ilk kez çocuk gibi kekelemişti. Bu haline bir an gülümsesem de, hemen ciddileştim. Ellerim onun omzunda, onun elleri de benim belimdeydi. Yüzümü dikkatlice incelerken, bakışları dudaklarıma kaydı. Yavaşca yaklaşırken kapının aniden açılmasıyla ikimiz de o yöne döndük.

_______________________________

Kısa yazdım evet. Yorumlarınızı bekliyorum :)


Masum Değiliz (ŞebSel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin