GİRİŞ

177 23 13
                                    




Önceden, ben daha beş yaşındayken yaz akşamları şen şakrak geçerdi. Güneş batmadan evvel, tüm mahalle çatılara çıkar, kimileri atıştarmalık kek, kurabiye ve poğaça yapar,kimileri tercihe göre çay veya kahve hazırlar; bazıları da çatılarda rahat edilsin diye battaniye ve minik puflarını getirirdi. Çocuklar sokakta oradan oraya koşuşturur, mahallenin esnafını haberdar ederdi vaktin geldiğinden. Sokaklar kahkaha, insanlar neşe doluydu. Günlük kazancının bir kısmıyla şeker alan babalarımız, onları bize dağıtır, neşemiz katlanırdı böylece. Henüz güneş batmadan da tüm mahalleli çatılara çıkar, el birliğiyle hazırlanan yerde oturur, sohbet ve gün batımı eşliğinde yemeklerimizi yerdik...

Dışarıdan gelenler bizim mahallenin bu durumuna şaşırırlardı. Ne kavga, ne gürültü olurdu çünkü. Bir de sevgiyle birbirimize karşı yaklaşımımız şaşkınlıklarını bin kat arttırırdı. Kimileri buraya taşınmak ister, pılını pırtısını toplayıp ev arayışlarına koyulurdu mahallemizde. Eli boş da dönerdi çünkü burada yaşayanlar öyle birkaç yıllık değil senelerdir sakinleriydi bu mahallenin. Herkes yıllardır tanıyordu ve boş ev bulmak, milyonlarca kitabın arasından adeta senin için yazılmış kitabı bulmak kadar zordu.

Yemekler bittikten ve güneş de battıktan sonra ailelerimiz gündelik konulardan bahsederken, yaşıtlarım da battaniyelere sarılır ve gökyüzünü izler, kayan yıldızları bekler ve yıldız bulmaca oynardı. Bense bir köşede, bir elimde fener, bir elimde kitap hayallere dalardım. Böyle mutlu günlerdi...

Her yaz böyleydi. Tabii bunun yanında bir de çeşitli etkinlikler de yapardık. Minik ama mutlu mu mutlu bir mahalleydi bizimkisi.

Ta ki 2005 senesine kadar... Mahalle sakinlerinden birisi vahşice öldürülmüş, katili de bulunamamıştı. Eşi aklını kaçırıp intihar etmiş ve küçük kızları da büyük halaya verilmişti. Issız bir yerde yaşayan, pek kimsenin sevmediği asık suratlı büyük hala... Ancak zamanla küçük kız, onun içindeki saklı sevgiyi ortaya çıkarmış, ikisi yakın iki dost olmuşlardı. O kız benim. Ölen babam ve intihar eden annem.2005 yazı da kabuslarımdan çıkmayacak bir anı ve asıl benliğimin başlangıcı... Adım Xenia. Benliğimi özetleyen belki de tek kelime.

''Misafirperver.''

XeniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin