Şehrin karanlık sokakların da ilerlerken aldığım telefon üzerine taksi çevirmiştim. Gittiğim yer Duke'un pek fazla tanınmayan eski oteliydi. Nihayet vardığımda taksinin ücretini verip indim. Kafamı boşaltmak adına yaktığım sigarayla otelin eski kapısını yavaşça açtım. Çıkan gıcırtıyla kendime geldim ve ilerde merdiven yanında duran Duku'u gördüm. Boğazımı temizliyerek;
-''Bay Duke'' dedim.Duke minyon, yarı kel korkak biriydi ki sıçrayarak arkasına dönmüştü.
-''Logan dostum, biliyorum sana olan borcumu ödeyemedim ve biliyorum bu problem ben sadace yeterince kazanmaya çalışıyorum'' dedi.
Sanki her defasında bunları duyarcasına yüzümü iyice astım. Bunu görünce Duke yine söze girdi;
-''Bana biraz zaman ver yarın yapacağım ilk iş paranın bir kısmını yatırmak olucak'' dedi kendini acındırcasına.Derin bir nefes alıp:
-''Bak zararı yok bu seferlik izin vereceğim ama dinle bunu uzatmaya devam edersen buraya gelirim'' diye cevap verdim.Biraz acımasızca davranmış olabilirim ama herkes hayatta kalmaya çalışıyor. Gerilemeye başlamıştı ki Duke;
-''Beni öldürecek misin?'' dedi.Biraz daha gerileyerek;
-''Logan dostum iliğime kadar kurudum artık borçlar artıyor ama müşteriler artmıyor'' dedi.Anlamaya çalışıyordum ama yaşamak pahalı bir şey:
-''Elim kolum bağlı sadace ödemeni yap'' dedim kibar olmaya çalışarak.Tam bu sırada yükselen bağırışmalarla üst kattan küçük bir televizyon düştü. Bunu gören Duke fırsattan ziyade;
-''Gördün mü? Seni bu yüzden çağırdım Logan öylece durma bir şeyler yap daha fazla zarar gelmeden'' dedi sesi git gide yükleselerek.Biraz duraksadıktan sonra;
-''Galiba bununla ben ilgilenmeliyim'' dedim.Merdivenlere yönelip çıkmaya başlamıştım ki Duke'un arkamdan;
-''Aşşalık şey'' dediğini duydum.Bunu bir gün yüzüme söylemesini dilerken yukarıya çıkmaya devam ettim. İkinci kata ulaştığımda müzik eşliğinde çıkan gürültüye kulağımı kabarttım. Bir kaç adım atmıştım ki kaba bir hayvan böğürürcesine;
-''Kim olduğu mu öğreneceksin!!'' diye bağırıyordu.Ardından gelen ince hoş bir ses;
-''Dur bi tamam mı? Sen sarhoşsun!!'' diye karşılık verdi.Yavaş emin adımlarla son kapıya yürürken yine o hayvanımsı sesi duydum;
-''Ah seni sürtük!! Şimdi kim olduğumu biliyormusun? He!" dedi.Devam ederken yine o ince sesi duydum;
-"Çekil üstümden!!" dedi.Kapının önüne geldiğimde kısa süren bir sessizlik oldu.
-"Iıargh" diye böğürme duyduktan sonra kapıyı bir tekmeyle yıktım.
İçeriye daldığımda hayvanımsı sesin sahibini hemen tanıdım bu tamirci Josh'tı. Josh kalıplı, uzun boylu, kel ve bir zamanlar iyi biri olmakla beraber sevilen bir insandı. Lakin dükkanı ve evi gizemli bir şekilde yanınca her geçen gün biraz daha kaybolup kendini paraladı. Artık onun evi, dükkanı ve işi yoktu. Geriye kalan tek şeyi seksen iki model Harley Davidson motorsikletiydi. Onuda aile yadigarı olduğu için satmamıştı. Söze girip;
-"Burada ne olu-" derken yanağımda ağır bir basınç hissettim.
Evet yediğim yumrukla yarım metre savrulmuştum ve birde yetmemiş gibi yüzümün sol tarafı uyuşmuştu. Doğrulurken vücudumun her köşesine işleyen adrenalin patlamasıyla;
-"Josh seni götlek" dedim.Josh olduğu yerden kahkaha atarak;
-"Bu gerçek mi?" dedi.Üstüme doğru hızla yürümeye başladı. Her halükar da bunu ona ödetmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İki Yüzü
Mystery / ThrillerNew York şehrinin San Remo eyaletinde yaşıyan ajan Logan'ın bir gece aldığı ihbar üzerine kaderi değişektir. Ardı ardına kesilmeyen olaylar zincirinde Logan düzeni sağlamakla yükümlüydü.