Çok uzun zaman önce ayrıldığım yakın arkadaşım Yekta 'ya sevgilerle;
Yarışmalar yaklaşıyordu. Üstümdeki sporcu atletim ve şortum sırılsıklam olmuştu. Önümdeki kum torbasına bir kere daha sertçe yumruğumu geçirdim. Yaklaşık 2 saattir aynı şeyi yapıyordum. Kaç kere vurduğumu bir zamandan sonra saymayı bırakmıştım ama aklımdaki düşüncelerin bunda büyük bir etkisi olduğunu biliyordum.
Biraz ara versem iyi olacaktı .
Dolaptan bir havlu çıkardım ve üzerime terle birlikte oturmuş yorgunluğumu atmaya çalıştım. Boynumdaki terli havluya aldırmadan bir enerji içeceği kapıp kendimi balkona attım. Soğuk ve enerji içeceğinin etkisiyle yorgunluğumdan eser kalmamıştı . Bu aralar kendime biraz fazla yüklenmiştim ama sonunda bu emeklerimin karşılığını alacaktım.
Bekaretimi koruyarak.
Daha fazla kalırsam hasta olacaktım. İçeri doğru adımımı attım ama üzerimdeki anlamsız çekime dayanarak kafamı sağa doğru çevirdim. Bana bakıyordu. Göz göze gelmemizi beklememiş gibi tedirginlikle başını çevirdi. Şaşırmamıştım ama neyin peşinde olduğunu da merak ediyordum. Gözlerimiz değişik bir ifadeyle birbirine sarılmıştı sanki. İnadına çekmemiştim gözlerimi. Acı çekiyordu. Gözlerinden okuyabiliyordum ama daha çok şefkatle dolmuştu içim. Kendi duygularıma karşı hücuma geçmiş beynim yüzünden gözlerimin katılaştığını hissediyordum.
Gözlerimi gözlerinden ayırıp vücudunu incelemeye başladım. Evet oldukça fit bir vücudu vardı. Havuzun buğday tenine değen suları onu daha çekici kılsa da ,daha iyilerini gördüğüme adım kadar emindim. Aslında işime yarayabilirdi. Bunu daha sonra düşünecektim. Açıkçası şu aralar tüm beyin hücrelerimi iki gün sonraki görevime odaklamıştım.
Bir duşun iyi geleceğini düşünüp adımlarımı banyoya doğru çevirdim. İçeri girip üstümde sadece iç çamaşırları kalan kadar soyundum. Vücudumu yan döndürerek omzumdaki dövmemin üzerinde parmaklarımı yavaşça gezdirdim. Sonra o geldi aklıma. Yine. Üstünde her zamanki gibi siyah pantolonu vardı .
Parmaklarını az önce dokunduğum dövmemin üstünde gezdiriyordu ve küçük öpücükler bırakıyordu.
Kapattığım gözlerimden iri bir damla düştü.
Özlemiştim.
Hem de ölesiye.
Arkamı dönüp ellerimi çıplak gövdesinde gezdirerek gövdesini öpücüklerime buladım.
Gülümsedi.
Lanet olsun. . O da ona benziyordu. Neden onu her gördüğümde Alp' e benzetiyordum?
Yavaşça ilerleyip banyodan çıktı. Kısa bir süre sonra arabasının sesini duydum.
Gitmişti.
Kendimi buz gibi suyun altına bıraktım. Vücudumun soğukluğu kalbimle acınası bir tezat oluşturuyordu. İçime işlemesini istercesine suyu daha çok açtım. Onu her gördüğümde böyle oluyordu.
Nasıl oluyordu da özenle beslediğim çöllerime aç yağmurlar yağdırıyordu?
Ben mi çok soğuktum yoksa o çok mu sıcaktı ?
Sanırım aynadaki kan herşeyi açıklıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Kalem
Teen FictionNeydi yalnızlık? Kimsesiz olmak.Başka? Yalnız ağlamak.Başka? Hayata tek başına açtığın gözlerini tek başına kapatmak. Aslında bunlardan hiçbiri değildi yalnızlık.Yalnızlık hayata 1-0 yenik başlamaktı. Yalnızlık sevgiye aç bir halde önündeki öfkeyi y...