●Tanıtım●

123 10 1
                                    

●Tanıtım●

Yanlız bayan titriyordu.Onca soğuğa aldırmadı kadın. Oysa üstü çok fazla inceydi ve üşüyordu. Fakat kalbini ısıtan adam gelmediği içindi onun titremesi. Vucüdu hasta olacağının sinyallerini vermeye başlamıştı. Kadın hapşırdı...
"Çok yaşa!"
Kadın bir cümle bekledi beklediği adamdan ama ne bir cümle geldi o soğuk gecede nede bir "Çok yaşa!"
Oysa filmlerde böyle olmazdı. Adam gelir yanlız kadının yanlızlığını çalardı kalbini çaldığı gibi.
Kadın yüzüne düşen bir yağmur damlasından dolayı irkildi ve kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı.
"Yine bir kadın ağlıyor!" diye geçirdi içinden.
Evet öyleydi de her yağmur bir kadının ağlayışı içindi...
................................

Bir kız. Papatyalara hayatını adayan kız herşeyden habersiz papatyalarıyla ilgileniyor.

Bir adam. Kızın hayallerinde yaşayan mavi gözlü bir adam...

Sıradan bir hayattan anormal bir hayata geçişi yağmurla bu kitapta yaşayacaksınız.

Yağmur geleceği hissediyor. Ailesi ve arkadaşları bu sırrı saklıyor ama yağmur kendisiyle alakalı bu büyük sırrı bilmiyor.

Kader onları nasıl karşılaştıracak?
Yağmur ondan saklanan büyük sırı öğrenecek mi?
Herşey bu kitapta...

Elindeki kurumuş papatyaları bana doğru uzatıp hiddetle bağırdı.
"Bu mu senin inancın! Bunlar mı aşkına yön veren falların!" dedi ve üstüme doğru kurumuş papatya demetini üstüme attı.

"Aşkıma yön verenin o olduğunu kim dedi?" diye bağırıp ayağımın altında bulunan papatyaları umursamadan ona doğru yürüdüm.
"Bak ayağımın altındalar. Aşkımızda mı eziliyor onlar gibi?"
Aramızda kısa bir süre sessizlik olurken geldi ve bana sarıldı benim ona sarıldığım gibi.

..................................

Fallara bir sürü insan inanır. Peki ya papatya falına?
Çoğu aşkın efsanesi belki de bir papatyayla başlamamış mıdır?

Masada duran bir sürü papatyaya bakıyorum şimdi. Dışarda lapa lapa kar var ve ben onlara seyre dalıyorum. Vazodaki suyun üstünde nede güzel duruyorlar bembeyaz papatyalar. Her bir damlası sudan dolayı parıldıyor ve bazıları topraktan kopmaya dayanamayıp suyun içine düşüyor

Aşık insanlar papatyaları alıyorlar ve onları aşkları için öldürüyorlar.
Aşık insanlar papatyalara zarar veriyorlar. Aşık insanlar tanıdığı herkese zarar veriyorlar. Hem kendilerine hem çevredekilere hem aşklarına...

Ayağa kalkıp duvarın bir köşesinde yaptığım cansız papatya koleksiyonuna baktım. Hepsi kurumuştu.

Papatyaların iki farklı kaderi vardır. Ya seviyor sevmiyor falına kurban giderler ya da kururlar ve ölürler.

Papatyalarda insanlar gibi aslında. Bizimde iki seçeneğimiz var. Ya bizde onlar gibi sökülüp atılıyoruz ya da kendi köşemizde öylece kuruyup gidiyoruz.

Her insanın efsanesi vardır. Öyle ki benim bile var. Duvarda toplamda 100 tane kurumuş papatyam var. Onlara birşey olduğu zaman bana da oluyor. Papatyalarımdan biri bile kaybolursa bende kayboluyorum insanlar arasında. Sonra yeniden kurutmaya başlıyorum. Bir kıtabın arasında 3 günün içinde kuruyor. Bende üç günlük yok olmanın ardından tekrar çıkıyorum insan içine.

Bu sırada ne mi yapıyorum?

Öncelikle kitap dükkanında çalıştığımı bilmenizi isterim. Kitapların tozunu alırım ve tavsiyelerde bulunurum. Bu yüzdendir ki kitapları çok severim. İçe kapanık bir insanım. Ailem. Ailem yanımdalar sağolsunlar ama bir insanın ruhu yanlız olunca kendide öyle oluyor haliyle.

Odamdan çıkıp Boşalan kahvemi doldurmak için mutfağa girdim. Annem mutfakta yemek yapıyordu beni görünce yüzünde tatlı bir gülümseme oluştu ve;

"Papatyan kurdu mu?" diye sordu. Yavaşça kafamı salladım.
Annem elindeki kapta birşeyi çırparken "abinden mektup var!" dedi. Bir anlık ona doğru bir bakış attım ama daha sonra önümdeki kahveye şeker doldurup konuşmaya başladım.

"Babam nerde?" annem eliyle babamın çalışma odasını gösterdi. Oraya doğru giderken arkamdan "mektup salonda masanın üstünde demeyi de unutmadı!" offf.

Mutfaktan çıktım ve babamın çalışma odasının önünde bir kaç saniye durdum. Babam koleksiyoncudur. Galiba papatyalar hakkındaki düşüncelerimi ondan aldım. Kapıyı tıklattım. İlk ses gelmedi sonra anahtar çevirildi ve babam kapıyı açtı. Hafif kırlaşmış saçları ve yeni çıkmış sakalları onu olduğundan da yaşlı gösteriyordu.

Babam kapıda geri çekilip "merhaba kızım" dedi. "Merhaba" dedim ağzımda geveleyerek ama duyuldu mu orasını pek bilmem.

İçerideki tekli deri koltuğa oturdum ve yeni koleksiyonlara bakmaya başladım.
"Günlerdir bu odadasın baba. Şimdiki konun nedir?" diye sordum.

Babam çarpık bir gülüşle "sanki senin benden kalır yanın varda?" dedi. Elimdeki kahveye bakarak "bana mı?" diye sordu. Kahveye kısa bir süre bakıp omuz silktim ve ona uzattım.

"Teşekkürler" sıcak kahveden bir yudum aldı. Baba bir yudumdu. Hani babalar çok büyük ağızlıdır ve hemen bitirir ya yemeğini o da öyle birşeydi işte.

"Süpriz. Ama çok beğeneceksin!" dedi. Gülümsedim ve ayağa kalktım.
"Sana güveniyorum baba"

Kapı kolunu tuttum.Tam açarken babam konuşuverdi.
"Abinden mektup var" gözlerim dolu dolu olurken "size iyi okumalar" diyip odadan çıktım. Kendime yeni bir kahve almadan odama girdim ve kapıyı arkamdan kilitleyip yere çöktüm.
O sırada gözüm yere doğru kaydı. Bir papatya yere düşmüştü. Kurumuş bir papatya. Gülümsedim ve üç günlük yanlızlığımın başlayacağını anladım. Ayağa kalkıp yeni bir papatya kopardım ve onun şu an okuduğum yanlızlar adlı romanın içine koydum. Ardından yere düşen papatyayı alıp camın önündeki boş toprağa gömdüm.

Kar hâlâ yağıyordu. Trafik benim camımdan çok net gözükürken camın buğusundan kendimi görmeye başladım.

Ben kim miyim?

Ben yağmur şen. 19 yaşında papatyalara aşık bir kız...

PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin