●2.Bölüm●

55 8 0
                                    

2.Bölüm

Bazen hayat sen kafandaki düşüncelerle boğuşurken yol gösterir. Hayat sürekli yol gösterendir.
Bu hayatta yaşayan bir insan karşısındaki bir insanı nasıl acımasızca parçalayabilir? Herşeyin bir nedeni vardır öyle değil mi? Peki ya herşeyin bir bedeli var mıdır? Hayat nedenlerle dolu bir denizdir. O zaman düşünceler...
Düşünceler ise nedensizlikle dolu bir nehirdir. Belki denize ulaşır içimizdeki nehirler birgün ve bizde öylece oturur izleriz.

İçimizdeki düşüncelerin nehire ulaşması iyi midir kötü müdür bilinmezliktir. Kaderde varsa birgün denize ulaşmak hangi yolu seçiceğini kim bilebilir. Sonuçta nehirde denizde bir sudur. O zaman suda akıp yolunu bulur.

"Akşam ne giyeceksin?"

Bir kere daha aynı soruyu duymamak için kafamdaki yastığı alıp yüzüme bastırdım.

Acaba kendini boğarak öldürmek günah mıdır?

"Yağmur saçını nasıl yapacaksın?"

Kafamdaki yastığı çekip hızla periye attım.

"Ayy yeter be sabahtan beri başımda car car. Başım şişti be !"

Peri gülerek mavi yastığı tekrar bana attı ve ayakta durmaktan vazeçip yerine oturdu.

Ben ve peri rüzgar ve ediyi bırakıp eve gelmiştik. Peri akşam için ne giyeceğimi düşünürken ben ayaklarımı duvara dayayıp kafamdaki yastıkla oynuyordum.

"İlk defa gitmiyorum peri'm", tebessüm ederek lafıma devam ettim. "veya ilk defa şarkı söylemiycem..."

Peri başını kaşırken "biliyorum ama bu... Bu..."

Doğru kelimeyi ararken yerine oturmuştu ve bende olmayıp onda olan heyecanını anlatan kelimeyi bulmaya çalışıyordu.

"Güzel?" dedim sorarcasına.

"Evet ya da hayır. Peri bu güzelden de güzel farklı birşey. Ya orada biri çıkıpta sesini beğenir ve seni ünlü bir şarkıcı yaparsa?"

Onun bu dediğine gülerken duvardaki ayaklarımı indirdim ve ayağa kalkıp;
"Hayallerle yaşamayı bırakalı çok oldu peri!" dedim ve dolabın başına geçip gri yün kısa kollu ama boğazlı elbiseyi çıkardım.

Elimdeki elbiseyi üstüme koyup periye gösterdim ve "nasıl?" diye sordum.

Peri dudak büktü ve "güzel ama hep aynısı..." diye mızmızlandı.

Elimdeki elbiseyi yatağa bırakıp isteksizce konuşmaya başladım.

"Peri içimden gelmiyor anladın mı? Benim yaşam enerjim yok. Ölü..."

"Haydaa! Yağmur kendine haksızlık ediyosun. Senin yaşam enerjinde var hayatta yaşama nedeninde!"

"Off peri. Rüzgarda sende anlamıyorsunuz beni..."

Ellerini havayı kaldırdı ve ;

"Pes sana başka birşey demiyorum cidden pes. Hatta belki yuh..."

Peri konuşmaya devam ederken kapıyı açtım ve arkamdan açık bırakıp salona doğru gitmeye başladım. Arkamdan adım sesleri duyuldukça seslerde geliyordu.

"Biraz da çuş. Oha sonraaa yok artık. Yuh demiş miydim?"

Arkam dönük bir şekilde kafa salladım ve parmaklarımla üç işareti yapıp

"En az üç kez" diye bağırdım.

Salonda koltuğa otururken bir elimde tv kumandası perinin yanıma gelmesini bekliyordum.

PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin