Hayatımın kabus dolu günleri başlamıştı.Etrafımda ki herkes bana ya delirmiş yada cinli biriymişim gibi davranmaya başlamıştı.Oysaki aklı başında biriydim vede gayet sağlıklıydım.Ama yaşadığım sıra dışı olaydan dolayı bana normal gözle bakan kimse kalmamış gibiydi.her hafta düzenli olarak bir psikolog eşliğinde terapi görüyordum buda yetmezmiş gibi her üç ayda bir annem tarafından her yerinden sahtecilik akan hoca görünümlü hokkabazlara okunup üfleniyordum. Bu çileli günler tam üç yıl sürdü. sonun da terapiler bitti ve ben hayatımın en güzel ve en dolu yıllarını kliniklerde geçirmekten kurtulmuştum.Kalabalık bir aile oluşumuz ve evde sadece babamın çalışıyor olmasından dolayı maddi sıkıntılar hep bizimle birlikte olurdu bu nedenle odun parası vermemek için ormandan kaçak odun taşırdık.
Babam akşam yemeğini yedikten sonra hem bana hemde Emrah'a seslendi
- oğlum kalkın yatın gece erken kalkıp oduna gideceğiz uykusuz kalmayın.
Emrah la birlikte kalkıp annemin hazırladığı yer yatağına girdik ve hemen uyuduk. gece 03:40 civarıydı ve babam gelip bizi kaldırdı.
- hadi oğlum hemen birer tane çay için geç olmadan yola çıkalım.
Biz Emrah'la uykulu uykulu çayımızı yudumlarken babam dışarıda eşekleri hazırlıyordu. Bu arada ormandan odunu eşek sırtında taşıyorduk.Saat 04:15 gibi evden çıkıp yola düştük .gece zifiri karanlık gibiydi göz gözü göremiyordu .bulutların arkasından çıkan ay ışığı ancak ayaklarımızı bastığımız yeri görecek kadar ışık veriyordu.babam önde yürüyor orta da Emrah ve en sonda da ben geliyordum.gideceğimiz mesafe 12 km uzaklıktaydı ve bu mesafeyi yürüyüp odunları hazırlayacak ve geri dönecektik. bir saat kadar yol yürümüştük ve ortalama ormana 20 dk lık mesafemiz kalmıştı. hafif hafif rüzgar esiyordu ve ormana yaklaştıkça ormanın uğultusu duyulmaya başladı ama bu ses huzur vermiyor aksine beni ve Emrah'ı ürpertiyordu.bir den bir el omuzumu tuttu ve ben bütün gücümle çığlık attım.babam aniden geri döndü
- ne oldu neden bağırıyorsun volkan ?
-- baba baba biri benim omuzumu tuttu...!
- Kim tutacak oğlum senin omuzunu görmüyor musun arkanda kimse yok. saçmalama bağırma bir daha senin yüzünden ormancılara yakalanacağız.
dedi ve yola devam etti ben arkada kalmamak için adımlarımı hızlandırdım ama gizli gizli de ağlıyordum çünkü hem çok korkuyordum hemde tekrar beni hastaneye götürürler diye endişlendiğim için omuzumu birinin tuttuğunu ısrar edemedim sustum.Sonunda odun edeceğimiz mekana geldik babam hemen eşekleri iple birer ağaca bağladı ve onlar otlasın bizde odunları hazır edelim diye yol gösterdi. Emrah ince odun dallarını toplarken babamla bende kurumuş ve rüzgarın yere devirdiği çam ağacını baltalarla kırmaya başladık. ben odunun ikiye ayırıp iki tomruk haline getirdim .yorulmuştum ve biraz soluklanmaya ihtiyacım vardı aynı zamanda sıkışmıştım acilen çişimi yapmam gerekiyordu babama;
- baba tuvaletim geldi napiyim
-- şöyle ağaçların arkasına git yap oğlum napacaksın başka
- tamam baba ama siz bakmayın dedim.
babamla Emrah ta alay eder gibi gülümsediler ve arkalarını döndüler . ben tam çişimi yapmaya başlamıştım ki üç sene önce rüyamda gördüğüm o uzun boylu yüzü, elleri ve ayakları olamayan kız karşımda belirdi.Dondum kaldım hem işiyordum hem fenalaşıyordum ama bayılmamam gerekiyordu çünkü bayılırsam yada çığlık atarsam tekrar hastane ve hoca seyansları başlayacaktı.öylece çişimi yaptım ama fermuarımı çekecek takatim kalmamıştı.O görüntüdeki suret yaklaştı ve kulağıma
--- sen artık benimsin yakında ailenin başında olacaksın
dedi ve kayboldu ben artık dayanamadım ve bayılmışım.Gözlerimi açtığımda babam yüzümü suyla yıkamıştı kucağına almış oğlum oğlum diye çaresizce sesleniyordu.
- merak etme baba uyandım sadece çok acıktım o yüzünden bayıldım başka bir şey olmadı hiç bir şeyde görmedim . dedim ve babam da
-- oğlum yavrum çok korktum sana bir şey mi oldu ? sana burada bir şey olursa naparız ne ederiz çok korktum yavrum.
dedi ve ağlamaklı oldu. ortam bir anda duygusal bir atmosfere dönüşmüştü ama ben korkular içerisindeydim yaşadığım yetmezmiş gibi birde kimseye anlatamamak beni yiyip bitiriyordu.odunları kırmış eşeklere yüklemiş ve yola çıkmıştık. babam eşeklerin tam arkasında Emrah'la bende yan yana yürüyordum. Emrah bana
- Ağabeyi çok korktuk biliyor musun ? sen neden bayıldın ağabeyi yine ne oldu.
-- biraz tansiyonum düştü Emrah başka bir şey yok ama şimdi iyim merak etme sen.
dedim ama aslında o kadar çok anlatmak istiyordum ki içimdekileri ama yapamazdım eğer anlatacak olursam ve Emrah bunu evdekilere anlatırsa başıma gelecekleri biliyordum. saat 07:25 gibi eve vardık. babam hemen odunları boşaltıp içeri taşımamızı ve eşekleri aşağıdaki çayıra götürüp bağlamamız gerektiğini söyledi. biz de Emrah'la hızlı hızlı odunları taşıdık ve eşeği götürüp çayırda bağladık. eve geldiğimizde annem muhteşem kokulu bir çay demlemiş yumurta haşlamış ve kahvaltı sofrasını hazır etmişti. Annem bize hiç kıyamazdı çok duygusal çok vefalı çok emektardı. duygu dolu gözlerle bakarak
- çok yoruldunuz mu oğlum ? hemen kahvaltınızı yapın ve gidin uyun uykunuzu alın dedi.
Emrah'la kahvaltımızı yapıp hemen üzerimizi değiştirdik ve yatağımıza geçtik. uyumadan önce Emrah'a
- bu gün ormanda bayıldığımı anneme söyleme boşuna üzülmesin olur mu? dedim. oda onaylar gibi başını salladı. zaten uykusuzduk ve üzerine birde yorgunluk eklenince derin bir uykuya daldık ikimizde....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geleceğim Karanlık
Misterio / Suspensohayatınızda cinlere yada ruhani varlıklara inanırmısınız? eğer cevabınız hayır ise hikayeyi okuduktan sonra fikriniz değişebilir.iyi seyiler