Hollywood ünlülerinin bir bir sperm bankasından donörünün kim olduğu belli olmayan spermle hamile kalarak tek ebeveyn olmasına özenen, biseksüellikle lezbiyenlik arasında git-gel yaşayan, 30 yaşını geçmiş, kendince doğru insanı bulana dek 90 küsür sevgili devirmiş, 4 kez kürtaj yaptırmış, radikal feminist protestolara katılmış, her türlü naneyi yemiş, kariyer peşinde, maddi durumu yerinde, sosyete bir hatun olan annem, her yerin karla kaplı olduğu bir yaz günü, sperm bankasından sperm alarak tek ebeveyn olmaya karar vermiş. Bu iş o zamanlar Türkiye'de karaborsa olduğu için Londra'nin yolunu tutmuş ve orada adını bile bilmediğim, hiç görmediğim binlerce kardeşimin de tohumluğu olan donör babamdan laboratuar ortamında hamile kalmııış.
Gittiği klinikte uzman doktor, scream metal rockçı bir donörün spermiyle kendisini döllemiş. Annecim, donörden aldığı spermle hamile olduğu dönemde, alkolü ve uyuşturucuyu fazla kaçırdığı bir diskoda tanıştığı, geniş bünyeli, laikliğin yılmaz savunucusu bir işadamı olan modern, godoş üvey babamla evlenmiiiş. Evlendikten birkaç ay sonra Luis Vitton çantayı ve çivava'yi kolundan düşürmeyen her yeri estetikli annem, alkolle, kokainle besleyip, 7 ay karnında taşıdığı beni doğurmuş. Hemşire, benim kendinden olduğunu sanan geniş bünyeli godoş üvey babama hemen "dark topu gibi bir kız çocuğunuz oldu" müjdesini vermiş. Doğuştan siyah tırnaklı olan ben, yani Emo Prenses, doktordan popoma aldığım ilk darbeyle "inga" yerine "bir lira" diyerek ağlamış. Yani sen ilk değilsin bir lira dilendiğim...
Ben var ya doğar doğmaz görünüşümdeki diğer farklarla da herkesin dikkatini çekmişim. Doktorlar, gözlerimin siyah sürmeli; tek gözümün saçla kapalı, Allah tarafından dilimin, burnumun ve kulağımın delikli olduğunu görünce 2000'lerden sonra 10 da 1 görülen "emolus depresyonus bir lira verinus" hastası olduğum tehsişini koymuş. Daha sonra Sosyete annem, doğduktan hemen sonra kulağıma üç kez metallica'dan "nothing else matters" isimli parçayı dinletir dinletmez hayata gözlerini yummuuuş.
Ölen annemin sosyetik kocası biraz vicdanlı birisiymiş. Beni kendi bebeği sanmış. (Halbuki ona hiç benzemiyorum). Bana sahip çıkıp nüfusuna kaydettirmiş. Bakıcı tutarak, tüm masraflarımı karşılamış. Aradan 1 yıl geçmeden üvey babam, Bodrum'da Türkbükü'nde Ship Ahoy'un önünde Beach Party'de tanıştığı başka bir hatunla evlenmiş. Yeni evlendiği hatun yani benim üvey annem, çok gençmiş ve aynı zamanda tiki kılığında gezen wanna be posh olan ex kezbanmış. Bir gün babam da üvey annemi en yakın arkadaşıyla basınca, kalp krizi geçirip ölmüş. O ölünce benim velayetim üvey anneme kaldı. Tabi babamın mirası da şimdilik...
Neyse lafı fazla uzatmayayım, aradan 18 yıl geçtikten sonra annem ile aramda bazı hadiseler yaşandı. Birgün benim yani nam-i diyar Emo Prenses'in üvey annesi olacak bu karı, Mini Cooper'ına atlayıp spa merkezine cilt bakım yaptırmaya gitmiş. Cilt bakım uzmanı kendisine cildinin PH değerinin çok düştüğünü ve bilgisayarla yapılacak analiz sonucunda, cildinin hangi krem setine ihtiyacı olduğunun belirleneceğini söylemiş. Estetikten yüzü Michael Jackson'un mezardaki suratına dönmüş üvey annem panik yapmış ve hemen tavsiye edilen testi yaptırmış. 1500 lira bayılarak yeni bir krem seti ve 2200 liraya cilt bakım kürleri almış.
Uvey annem, cildinin eskisi kadar güzel olduğunu umarak 1 ay sonra güzellik merkezine geri dönmüş . Cilt uzmanı bilgisayarda özel programla yaptığı teste cildin eski haline geldiğini söylemiş. Bunu duyunca havalara girip özgüveni yerine gelen üvey annem:
"Cilt uzmanı, cilt uzmanı söyle bana, benden güzeli geliyor mu bu spaya" diye sormuş.
Cilt bakim uzmanı biraz düşünmüş ve sonra "valla hanfendi ne yalan soyleyim sizin kızınız Emo Prenses geliyor, o sizden daha güzel, çünkü o, tüm cilt bakım ürünlerimizi kullanıyor. Size tavsiye ettiğim ve sizin almadığınız 1250 liralık gece bakım seti, 2100 liralık gündüz bakım setini de kullanıyor. Bu yüzden Emo Prenses sizden daha güzel" demiiiş. Bunu duyan üvey annem, çılgına dönmüş ve kamyon dolusu cilt bakım ürünü sipariş etmiş. Eve geldiğinde siniri geçmemiş tabi. Kıskançlıktan beni öldürmeye karar vermiş. Bu iş için mafyaya gidip bir kiralık katil tutmuş. 10 bin avroya anlaştığı kiralık katilden beni öldürüp parçalamasını ve cesedimi çöp konteynırına atmasını istemiş. Delil olarak da benim piercingli kulağımı ve hizmalı burnumu kesip kendisine getirmesini istemiş. Kiralık katil herşeye "tamam" demiş ve anlaşmışlar.