*Arkadaşlar hikayeyi beğenip, yorum atarsanız çok sevinirim. Hikayenin içinde umarım kendinizden bir şeyler bulabilirsiniz. öpücükler:)
Yüzüme yağmur damlaları düşerken bir yandan da gözümden düşen yaşlar eşlik ediyorlardı onlara. Nerede olduğumu ve nereye gideceğimi bilmeden sokağın ortasında sadece kendi sesimi duyuyordum. Ağlamalarım yankılanarak bana geri dönüyordu bir kabus gibi. Başımı yukarı kaldırdım ve titreyen bedenime hakim olamayarak yere çöktüm. Üşümeme rağmen duruyordum. Hissettiğim soğuk bana gerçekliği hatırlatıyordu. Yoksa kendi içimde kaybolup gidecektim.
O GÜNÜN SABAHI
Günlerdir beklediğimiz hayır için yapılan okul balosu vardı. Katılım tamdı ve çok büyük bir organizasyon olacağa benziyordu. Hayatım için önemli bir gündü çünkü balo ve ben aynı cümlenin içinde ilk defa yer alıyorduk. Tabi ki bende deli cesareti olduğu için değil kardeş yerine koyduğum arkadaşlarım da gidiyor diye ben de gidiyordum. Başbelam kapıyı çaldı:
-Ya arkadaş bir gün de beyaz atlı prensim çalsın şu kapıyı ya!
-Neremi beğenmiyorsun bebeğim fıstık gibi kızım, dedi. Ha bide sapık. Kendisi grubumuz içinde en deneyimli olanı. Çıktığı kişi sayısını üçle çarpınca anca çıkma teklifi sayısını bulabiliyoruz. Aynı zamanda kuzenim olan Selin yanaklarımı öpe öpe kızartınca
-Kanka işimiz gücümüz var ya hadi gel odaya diyerek içeriye geçtik.
Bu konuda Selin'e güvenebileceğimi biliyordum. Kendimi onun ellerine teslim ederek sıkılma komalarına girdim. Ay arkadaş şimdi anlıyorum erkeklerin neden bakımlı kadın sevdiklerini. Vallaha biri benim için de bu kadar acıya katlansa ayıp olmasın diye severdim yani.
Ortalıkta annem ve babam görünmüyorlardı. Zaten şu bir kaç haftadır beni tınlamıyorlar. Gerçi benim işime geliyor ne desem 'tamam' diyorlar. Yine de kendim kaşındım aradım merakıma yenik düşüp. Soğuk bir sesle açınca ciddileştim
-Nasılsın anne? Haberler sende. Sesiniz soluğunuz çıkmıyor!
-Akşam konuşuruz,dedi
-Anne ben bu akşam baloya gidiyorum biliyorsun nasıl akşam konuşacağız? Ayrıca ne bu gizemli konuşmalar? Söylesene yine ne ceza vereceksiniz bana? Bak eğer yine telef-
-Akşam geç kalma 12'de en geç evde ol, diyerek lafımı yarıda kesti. Gerçi ben bir konuşmaya başlayınca dur durak bilmiyordum ama neyse... Telefonu kapattık.
-Özür dilerim kankacım, canım, bitanem! Hadi sen devam et, diyerek masum masum yerime oturdum. Bir kaç göz devirmesinden sonra kaldığımız yerden devam ettik. Diz kapaklarının biraz daha altında, ışıltılı bir süslemeye sahip açıkçası daha önce benzerini hiç giymediğim bir elbiseyi makyajım bitince dolabımdan giyinip aynanın karşısına geçtiğimde gözlerime inanamadım. Bu ben miydim yoksa içime başka biri mi kaçmıştı. Selin sonuçtan memnun bir şekilde baktı ve taksiye binip balo solonuna doğru yola çıktık.
Diğer kızlarla da orada buluşmuştuk. Hepsi fıstık gibiydi maşallah. Tabi beni görünce baya şaşırdılar aynı pantolonu bütün kış giyen biri olarak bildikleri için. Salona girdiğimizde gözüm bizim sınıfa kaydı. Biri dışında diğer herkesi seviyordum. Gamze dışında. O kıza bulaşmak bile istemiyordum. Arkadaşlarla sarılıp öpüştükten sonra yemek yedik ve baloların benim için olan korkulu rüyası kısmına geçtik. Hayır küçükken hayat ne güzeldi ya babanla dans ediyodun yada kızkıza. Şimdi sap. Aman be büyümek zor iş!
Galiba benimle aynı kaderi paylaşan bir çocuk yanıma yaklaştı ve dansa kaldırdı. Başka çaresi olsa kaldırmazdı tabi ama kader napcaksın... Hiç konuşmadan dans ederken hem kurtulmak için hemde okulumuzun yakışıklısı Selim'i kesmek için içeceklerin olduğu kısıma geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Fısıltısı
ChickLitHayatın sıradanlığından yakınan bir genç kız. Her şeyin bir anda değişmesiyle kendini bile bulamazken ruhunu hapseden bir aşk hikayesi. Bu Derin'in hikayesi!