Begüm' ün Ağzından Bir Bölüm...
Hatırlıyorum... Hem de hepsini... Bizi götürmelerini, annemin hıçkıra hıçkıra ağlamasını, babamın arkamızdan bağırmasını... O sıralar daha çok küçük olmama rağmen anılar aklımdan hiç gitmiyor.
Geçmiş...
Sıcak bir yaz günüydü. O yıl ortaokula başlayacaktım. Annemden zorla da olsa sakız almak için para almıştım. Uzun sokakta yürümeye başladım. Bu sokağın sonunda Bakkal Sami Amca' nın dükkanı vardı. Bir süre yürüdüm. Ama daha sokağın sonuna varmama çok vardı. Yani kısacası sıkılmıştım. Son bir gündür dilime takılan şarkıyı mırıldanmaya başladım.
Çayırın derinliklerinde, söğüdün altında,
Bir çim yatağı, yumuşacık bir yastık,
Başını yasla, uykulu gözlerini kapa,
Tekrar açtığında, güneş doğacak artık.
Burası güvenli, burası sıcak,
Papatyalar seni kötülüklerden koruyacak
Burada rüyaların tatlı, yarın gerçek olacak,
Burada sana olan sevgim her daim yaşayacak.
Çayırın derinliklerinde, gizli bir köşede,
Yapraklardan bir pelerin ve ayın ışıkları,
Sıkıntılarını unut, dertlerini ötele,
Sabah olduğunda kalmayacak tek kırıntı.
Burası güvenli, burası sıcak,
Papatyalar seni kötülüklerden koruyacak
Bakkal' ın önüne gelmiştim. Son iki satırı da söyledim.
Burada rüyaların tatlı, yarın gerçek olacak,
Burada sana olan sevgim her daim yaşayacak.
Ve ardından dükkanın içine adımımı attım. Hemen sakızların olduğu yere yöneldim. Şimdi çok önemli bir karar vermeliydim; çilekli olan sakız mı yoksa naneli olan sakız mı?
Ve ardından çok müthiş bir yazı gördüm; Bir sakız alana bir tanesi bedava.
Hızlıca sakızlara saldırdım ve onları alıp dükkandan çıktım. Hemen ambalajlarını yırtıp ikisinden de bir tane alıp ağzıma tıktım. Bu tat çok değişik ve güzel bir tattı. Kesinlikle denemelisiniz.
Sakızlarımı şortumun cebine atıp eve doğru yürümeye başladım. Sakince yürürken bir anda yanımdan siyah bir araba geçti. Şaşkınlıkla sıçrarken bu arabanın nasıl bu kadar sessiz geldiğini anlamaya çalıştım. Daha sonra arabanın bizim evin olduğu yöne doğru döndüğünü gördüm. İşte şimdi meraklanmıştım.
Hızlıca koşarak arabanın peşinden evimizin bahçesine girdim. Araba yavaşça durdu ve kapısı açıldı. İçinden beyazlı kişiler inerken gözlerim ellerinde donup kaldı. Ellerinde silahlar vardı. Peki onlarla ne yapıyorlardı veya yapacaklardı?
Hızlıca evin arka kapısını yöneldim ve içeri girdim. Annemlere haber vermeliydim.
" Anne," diye seslendim. Annemin " Efendim?" dediğini duyunca annemin mutfakta olduğunu anladım. Mutfağa girdim ve anneme beyazlı kişilerin eve geldiğini söyledim. Tam annem bir şey söyleyecekti ki kapı zili çaldı.
" Geldiler. " dedim. Annem kapıyı açmaya gitti. Biraz sonra ise annem onlarla konuşmak için salona gitti. Babam da salondaydı. Ben de peşlerinden salona gittim. Gizlice onları dinlemeye başladım.
Beyazlı kişilerden biri konuşmaya başladı. Sesi kalındı ve sertti. Demek ki bu bir erkekti. Adam, " Çocuklarınızı almamız gerekiyor. Onları 1. Açlık Oyunlarına hazırlayacağız. " dediğinde dilim tutulmuştu.
Bir süre sessiz kaldılar. Sessizliği bozan, babamın sesiydi. " Açlık Oyunları nasıl bir şey?" Babamın bu sorusuna bir kadın cevap verdi. " Açlık Oyunları' nda bir arenaya kapatılıyorlar ve hayatta kalmaya çalışıyorlar. Birbirlerini öldürüyorlar ve son hayatta kalan lüks bir şekilde yaşamaya başlıyor. Fakat en sona sadece bir kişinin yaşaması gerekiyor. Aslına bakarsanız bu iyi bir şey. Yani onları eğitmek için almamız. Sahaya güçlü bir şekilde gidecekler. "
Bir süre sonra annemin hıçkırık seslerini duymaya başladım. Fakat durmadım. Gidip abime söylemem gerekiyordu. Abimin odasına doğru yürüdüm ve kapıyı tıklatmadan pat diye açıverdim.
Abim, yatağında uzanmış, dergisinin sayfalarını çeviriyordu. Kapı açılınca gözlerini bana çevirdi. Mavi gözlerim artık nasıl bakıyorsa dergisini hızla kapattı. Ben de kapıyı kapattım ve yanına gittim. Bana ne oldu diye sorunca da olan biteni kısa bir şekilde anlattım. Anlatmam bitince gözlerimden damlalar düşmeye başlamıştı bile. Abim bana sarıldı ve bende kollarımı boynuna doladım. Abim beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama sakin olamıyordum. Bir süre sonra gözyaşlarım dinmişti.
Şu anda ise hiç bir şey konuşmadan etrafı inceliyorduk. Bir süre sonra kapı açıldı ve içeri annem girdi. Bizi öyle durgun görünce bildiğimizi anladı. Annem titrek bir sesle konuştu. " Bir haftanız varmış. Bir hafta sonra, sizi almaya geleceklermiş." Konuşurken kekeliyordu. Abim ile başımızı salladık ve yemek yemek için aşağıya indik.
Bir hafta sonra
Bu bir haftayı arkadaşlarım ve ailem ile geçirmiştim. Arkadaşlarım bilmiyordu gideceğimi... Bu yüzden onlara her gün sımsıkı sarılmıştım. Şaşırsalar da bir şey demiyorlardı. Bir haftanın bitmesine son bir gün kalmıştı. Bu günü tek başıma geçirecektim. Annemler ise fazla uzağa gitmemem şartı ile izin vermişlerdi.
Kumsala gittim ve sıcak kumlara oturdum. Etrafımda insanlar gülüşerek denizde yüzüyorlardı. Ben de son günümde eğlenmeye karar verdim. Kıyafetlerimin altıma mayomu giymiştim. Hemen şortum ile tişörtümü çıkardım ve kimsenin bulamayacağı bir yere sakladım. Sonra da koşarak denize atladım ve yaz olmasına rağmen soğuk olan suda rahatladığımı hissettim. Bir süre yüzdükten sonra geri çıktım ve şehrin her yerini hatırlamak üzerine aklıma kazıdım. Ardından da eve doğru yürümeye başladım.
Ertesi gün
Gelmişlerdi. Aynı dedikleri gibi... Ve abim ile ben de hazırdım. Kıyafetlerimi küçük bir valize koymuştum. Araya da küçük bir kaç oyuncak sıkıştırmıştım. Üzerimde siyah bir şort ve siyah bir tişört varfı. Uzun saçlarım da omuzlarımdan dökülüyorlardı. Annemlerden öğrendiğime göre de bizi götürecekleri yerde sakız, şeker veya çikolata yokmuş. Bu yüzden gitmiştim ve bir sürü kutu sakız, şeker ve çikolata almıştım. Onları da bir diğer çantaya koymuştum. Hepsini idareli kullanacaktım.
Valizimi çeke çeke alt kata indim. Pencereden baktığımda kapıda siyah bir araba gördüm. Birkaç hafta önce gördüğümün aynısıydı. Ama itiraf etmeliyim güzel bir araba.
Annemle vedalaşırken gözüme bir beyazlı kişi takıldı. Varsa yoksa 18 yaşındaydı. Kafasını yere eğmiş elleriyle oynuyordu. Demek ki o da memnun değilmiş işinden.
Babamla da vedalaşınca önüme bir kişi çıktı. Bir kadındı. Çok uzundu. Aklıma gelen fikir ile kadına eğilmesini işaret ettim. O da merakla eğildi ve ağzımda balon yaptığım sakızı yüzüne patlattım. Kadın neye uğradığına şaşırmıştı. Ben de küçük bir sırıtma fırlattım. Arkamdan iteklediklerinde istemeyerek de olsa yürüdüm. Siyah arabaya doğru...
Ve o siyah arabaya binmeden önce arkamı döndüm. Ve inanamayacaksınız ama... Gülümsedim. Annemler de karşılık olarak güvenle gülümseyince rahatlamıştım. Ardından arkamı dönüp arabaya bindim.
Elveda anne, elveda baba ve elveda evim.
***
Selam ^^ İki bölüm ardarda yayınladım. Sjsjsh kapak istiyom ağağağa. Her neyse bu bölüm biraz kısa oldu. Çünkü bugüne yetiştirmek istedim. Bu kitabı geçen yıl ilk üye olduğum zamanlarda yazmaya başladım ve şu an yayınlıyorum jskfjfjndhxjchchdjbdbdnskxhxhjxsjh umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşürüz !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kariyer Haraçları #Wattys2016
ActionKatniss ve Peeta artık Açlık Oyunları' nı kaldırdıklarını sanıyorlardı, fakat yanılıyorlardı. Başkan Snow, başkentteki karışıklıktan, ajanları ile birlikte Türkiye' ye kaçmıştı. Ve Katniss ve Peeta' ya ceza vermek amacıyla artık Türkiye' de de Açl...