Alarmın sesiyle gözlerimi araladım. ''Sus be aptal şey''. Dün ki olaydan sonra zaten baya bir sinirliydim. Kızlar beni rezil ettiler. O mesajı benim attığımı öğrenirse cidden beni bu sefer keser. Kızlar hala uyuyorlardı. Zaten onların yanında top patlatsan yine uyanmazlar. Üzerimdeki yorganı ayaklarımla aşağıya doğru teptim. Ayağa kalkıp kızların yanına gittim. Odada 2 tane ranza var onlar birinde altlı üstlü kalırken ben tek başıma bir ranzada yatıyorum. Eğer deli gibi yatan bir arkadaşlarınız varsa ranzayla beraber yere düşmeniz kanıtlanabilir. Camila'ya parmağımla dürtüp ''Hadi uyanın okula geç kalacağız'' çağrısını verdikten sonra lavaboya doğru ilerledim. Hala kalkmadıklarını görünce geri dönüp tekrar bağırdım. ''Uyanın artık sizi sersemler, dün tabii sabahlara kadar internetteydiniz uyanamazsınız işte böyle.'' Dedim. Francesca ''Tamam anneeee'' dedi ve yastığı kafama fırlattı. ''Kızım siz ciddi misiniz? Okula geç kalacağız kalkın şu yataktan'' dedim. ''Ya ama yatak çok sıcak sıcacık yatağı bırakıp soğuk okula gidemem'' dedi Camila yorganına sarılarak. ''İyi o zaman ben giyiniyorum ister gelin ister gelmeyin'' dedim tam gidiyordum ki dışarıda lapa lapa yağan karı görünce durdum. ''Kızlar kar yağıyor'' dedim heyecanla. İkiside aynı anda yataktan doğruldular ve cama koştular. ''Olamaz saçlarım!!'' dedi Francesca dudaklarını büzerek. ''Ne oldu saçlarına'' dedim tek kaşımı kaldırarak. ''Saçlarım ıslanacak ve bozulacak. Of daha yeni düzleştirmiştim'' dedi. ''Hayır kızım öyle deme bak belki dışarıda kartopu savaşı yaparız. İkimizde sevdiğimiz çocuğa kar topu atarız ay çok güzel.'' Dedi ellerini çırparak. ''Sevdiği çocuğu şişleyen ilk insansınız hadi giyinin. Bilseydim bu şekilde kalkacağınızı her gün kar yağması için dua ederdim.'' Dedim lavaboya yürüyerek. Lavabodaki işlerimi bitirdim ve dışarıya çıkıp giyindim. Kızlar kıyafetlerini giymişler çantalarını hazırlıyorlardı. ''Bu işi dün akşam yapmalıydınız'' dedim kaşlarımı kaldırarak. ''Üzgünüm cici kız, biz senin gibi örnek öğrenci değiliz'' dedi Francesca. ''Of iyi iyi tamam ne haliniz varsa görün'' dedim sinirle. Sonunda hazırlanma işlemlerimizi bitirdikten sonra yurttan çıkıp okulun yolunu tutuk. Yolda birbirimize kar topu atmaktan da kaçınmadık tabii ki. Favorimiz birbirimize meydan okumak. Okula geldik sınıflarımıza dağıldık. Sınıfa girdiğimde yerimin boş olması dileğiyle gözlerimi kapatıp dua ettim. Çünkü yerime biri oturunca onu kaldırmak istiyorum. Onu kaldırmak isteyince kavga çıkıyor. Kavga çıkınca müdürün yanına gitmek zorunda kalıyorum. Neyse ki kimse yerimde değildi. Hemen çantamı fırlatıp dışarı çıktım. Koridorda yürürken birine çarptım of yine sakarlığımı yaptım ya. Neyse ki karşımdaki kişinin Maxi olduğunu görünce rahatladım. Derin bir ''oh'' çekip nefesimi düzenledikten sonra Maxi'ye dönüp ''Çok özür dilerim, ben karşıma çıktığını fark etmedim'' dedim çaresizce. ''Sorun değil tamam olur öyle şeyler'' dedi ve yanımdan geçip gitti. Yoluma devam ettim kantine inip sıraya geçtim. Oldukça uzun olan sıranın bana denk gelmesi de büyük bir şans. Bir şey alacak olmadığımda burada kimsecikler olmuyordu ama.
https://www.youtube.com/watch?v=xQXeVSlXRe0
Sırada dikilirken Leon'un kapıdan girdiğini fark ettim. ''Of yine bu ukala'' diye mırıldandım içimden. Sırada olanları baştan aşağıya süzdü ve sıranın en önündeki çocuğu geri çekilmesi için eliyle işaret edip sıranın önüne geçti. İçimden '' Ya sen ne kadar saygısız bir çocuksun. Herkes gibi sende sıraya geçsene. Ay pardon insanlar sıraya geçer hayvanlar değil'' diyesim geldi ama yine korktuğum için cesaret edemedim. Sıra bana geldiğinde bir su alıp kantinden ayrıldım. Ders zili çalmıştı. Yaşasın ders tarih. Tarih dersini çok seviyorum çünkü çok güzel uyuyorum. Hocanın söyledikleri bana ninni gibi geliyor. Hemen sınıfa koştum. Yanımda oturan arkadaşımla konuştuktan sonra Maxi yanıma geldi. Yanıma bir sıra çekip oturdu. Of bu 6'lı bu kadar karizmatik olmak zorunda mı? Hepside çok tatlı. İçimdeki sesi susturup Maxi'ye odaklandım. Maxi kaşlarını kaldırmış ''Bana bir şey söyleyecektin'' bakışı attı. ''Ne oldu bir şey mi var?'' dedim. ''Camila'ya sordun mu?'' dedi kolunu sıranın arkasına atarak. ''Yok bir şey söylemedim. Sen gerçekten çok mu seviyorsun'' dedim gözlerimi kısarak. ''Seni ilgilendirmez, Camila'ya sor ve bana haber ver'' dedi tersler bir şekilde. Maxi için yanlış düşünmüşüm. Oda dengesiz, kaba bencil birinin tekiymiş. Hemen onu durdurdum ve ''Bir şey söyleyeceğim'' dedim. Sıraya tekrar oturdu ve devam ettim. ''Nata'' der demez morali bozuldu. ''Ne oldu bir sorun mu var?'' dedim ardından. ''Sinir oluyorum o kıza.'' Dedi yüzünü buruşturarak. ''Neden ama senden hoşlanıyor bence bakışları bunu kanıtlıyor'' dedim tebessüm ve omzuna hafif vurdum. Vurduğum yere tek kaşını kaldırarak ve gözünün ucuyla baktı ve ''Yapma bir daha böyle şeyler'' dedi. Yine tersledi gıcık of. ''Neyse hoca geldi ben gidiyorum'' dedi ve yanımdan ayrıldı. Bence bu ukalalık bulaşıcı hepside birbirinden ukala. Resmen yarışa girmişler bakalım hangisi kazanacak. Neyse hoca geldiğine göre o güzel sesiyle ninni söylesin de uyuklamaya başlayayım. Girer girmez tahtaya yazı yazmaya başladı. ''Hocam bir yüzünüzü görelim yaa'' dedim sitem ederek. Arkası dönük bir şekilde ''Çok mu meraklısın yüzümü görmeye'' dedi. Sınıfta küçük küçük gülmeler duyuyordum. Gören de hoca laf soktu sanacak. Anlatmaya başladığında kafamı masaya koydum. Aklıma birden Leon geldi. İnanamıyorum senin aklımda ne işin var. ''Acaba şimdi ne yapıyordur'' sorularını kendime sorarken ne kadar aptal olduğumu gizlemek istemiyorum. Ne diyorsun kızım sen unut onu çıkar aklından. Hoca'nın sesiyle uykulara dalarken;