İlginç Bir Tanışma

854 54 26
                                    

''Eminim burayı seveceksin, siz ucubelerin bulup bulabileceğinin en iyisi bu.''

Hermione yanındaki yetkili adama soğuk gözlerle baktı. Adamın suratına tükürmek istedi ama yapmadı.

''Telefona ihtiyacım var.'' dedi onun yerine. Ron'u aramalıydı. Her şeyi onun için yaptığını ve deli olmadığını söylemeliydi. Aslında söylemişti de, ailesini onun için öldürdüğünü söylemişti. Ama Ron ''Sen delisin!'' diyip onu ihbar etmişti.

''Benim de bir tabancaya ihtiyacım var, şu siz delileri hizaya getirmek için. Ama yok.'' dedi adam ve sinir bozucu bir şekilde sırıttı.

Seni alaycı piç, diye geçirdi içinden Hermione.

''İçeri geç ve muhteşem otelimizin (!) tadını çıkar!'' dedi yetkili, hastaların ortak bulunduğu bölüme geldiklerinde.

Hermione içeri geçti. Kapıya yakın olan masada bir kadın oturuyordu. Saç tellerini tek tek yolup parmaklarına bağlıyordu. Diğer taraftaysa bir adam, Hermione'nin hemşire olduğunu varsaydığı biri tarafından sakinleştiriliyordu. Ne kadar eğlenceli bir yer.

Hermione en köşedeki masaya geçti. O, bu insanların arasında olmayı hak etmiyordu. Deli değildi o, sırf hapise atılmamak için harika oyunculuğundan faydalanmış olsa bile. Aslına bakarsanız cidden sorunları vardı ve tam olarak aklı başında sayılmazdı.

Onun gibi biri daha vardı burada. Draco Malfoy. Diğerlerine nazaran daha aklı başındaydı ama tuhaf bir tipti. Psikopat olarak nitelendirilirdi genelde. Ama öyle basit bir şey değildi bu, hapise atılması gerekirken akıl hastanesine getirilecek kadar kafayı yemişti. Tabi o kendini zeki sanıyordu. Öyleydi, ama bir zamanlar.

Daha kız içeri girer girmez, Draco bu kızda bir şeyler olduğunu sezmişti. Cakalı bir yürüyüşle kızın yanına gitti, bir sandalye çekip oturdu.

''Merhaba hayatım, ben Malfoy. Draco Malfoy.''

Hermione ona baktı. Bir deliyle iletişim kurmak, şuan isteyeceği son şeydi.

''Benim adım da Seni-İlgilendirmez.''

''Sadece kibar olmaya çalışıyordum.'' dedi Draco ve sesi neredeyse tehlikeli bir tona büründü, ''Neden buradasın?''

''Annemle babamı öldürdüm.'' diye kestirip attı Hermione.

''Ben de!'' dedi Draco gizemli bir coşkuyla. ''Gerçi sadece babamı öldürdüm, ama ne fark eder ki?''

''Neden öldürdün?'' diye sordu Hermione. Çocuğun diğerleri gibi aptalca hareketleri yoktu en azından. Sadece ses tonu biraz ürkütücüydü.

''Bilirsin, babalar her zaman baş belası olmuştur. Hele de annenin ölümünden sonra ayyaş olup, her gece eve orospu getirip, sürekli sana dayak atıyorsa!'' diye öfkeyle sesini yükseltti ve yumruğunu masaya vurdu.

Bu hareket Hermione'yi kısa bir anlığına korkuttu ama sakin kalmayı başardı.

''Annen ne zaman öldü?''

''Geçen yıl.'' dedi öfkesi biraz dinmiş olan Draco, ''Karşıdan karşıya geçerken araba çarpmış. Şanslı kaltak, öldü ve kurtuldu.''

Daha sonra delice, sağlıksız bir kahkaha attı. Hermione başını sallamakla yetindi.

''Biraz da sen kendinden bahset, güzellik.''

''Hermione Granger. On sekiz yaşındayım ve-''

''Aynı yaştayız.'' diyerek lafını böldü Draco.

''-ve annemle babamı öldürdüm. Çünkü aşık olduğum kişiyle evlenmeme izin vermiyorlardı, ondan nefret ediyorlardı.'' diye devam etti Hermione kaşları çatık bir biçimde. Lafının bölünmesinden hiç hoşlanmazdı.

Draco yine o sağlıksız kahkahasını attı.

''Komik olan ne, Malfoy? ''

''Bu çok acınası, Granger.'' dedi Draco ve devam etti, ''Sen ailene bağlı olan eziklerden misin?''

Hermione iyice sinirlenmişti.

''Ailemi severdim! Onlar benim için her şeyden önce gelirdi ve kararları benim için önemliydi! Bu beni ezik mi yapar sence?! Onların benim için hep en iyisini istediğini düşünürdüm fakat-''

''-fakat sırf senin sevdiğin kişiyi onaylamadılar diye onlara olan sevgin zedelendi, hatta onlardan nefret etmeye başladın. Bu yüzden de onları öldürdün. Etkileyici bir hikaye.'' dedi Draco alaycı bir ses tonuyla.

''Masamdan kalkman için beş saniyen var. Beş, dört-''

''Burada bir arkadaşa ihtiyacın var, Granger. O kişi ben olabilirim. Çok ortak noktamız var.''

''Üç, iki-''

''Sana yardımcı olabilirim.''

Hermione ona baktı. ''Mesela?''

''Telefon, sigara, uyuştu-''

''Telefona ihtiyacım var.'' diyerek Draco'nun lafını böldü heyecandan soluğu kesilmiş olan Hermione.

''Peki o zaman. Benimle arkadaş olmayı kabul ettiğin anlamına geliyor bu.''

''Evet, aynen öyle, Malfoy.'' dedi Hermione kibar bir ses tonuyla.

''Malfoy mu?'' diyerek gücenmiş gibi yaptı Draco, ''Samimi olduğumuzu sanıyordum, Hermione.''

''Ah, şey, evet, eh... Draco.'' dedi Hermione. Çocuğun adını son anda hatırlaması büyük şanstı.

Draco garip bir şekilde gülümsedi.

''Telefon? Bana şimdi lazım.''

''Sakin ol, acele etme. Kolay mı sanıyorsun?'' diyerek payladı onu Draco, ''Şu kel kafalıyı görüyor musun? Onun telefonu var. Tabi bedavaya sana kullandırttıracağını sanmam...''

Bunun bedelinin ne olacağını tahmin edince kusacakmış gibi oldu Hermione.

''Ama endişelenme. Kendim içinmiş gibi alacağım. Karşılığında ona yarım paket sigara vereceğim. Bazen herif gay olmadığı için tanrıya şükrediyorum.'' dedi Draco ve kahkaha attı.

Bu muhabbet iyice çirkinleşmeye başlamıştı.

''Dediğim gibi, telefonu alacağım. Akşam olduğunda, herkes odalarına götürüleceği sırada çaktırmadan telefonu eline vereceğim. Bu yüzden yanımdan ayrılma ki işimiz kolaylaşsın. Anlaştık mı?''

''Anlaştık.'' dedi Hermione ve sormadan edemedi, ''Bunu neden yapıyorsun? Yani, bir karşılık beklemeden?''

''Karşılık beklemediğimi kim söyledi?'' dedi Draco ve yine o ürkütücü kahkahasını attı.

Hermione korkuyla yutkundu.

''Korkma, sadece senin sadakatini istiyorum. İş partneri olacağız.''

''İş partneri mi?'' diye sordu Hermione.

''Evet. Ama henüz bunu konuşmak için çok erken. Emin ol ikimiz de kârlı çıkacağız. Bizi üzen ve bizi sinirlendiren her orospu çocuğundan intikamımızı alacağız. Sen ve ben... Harika bir takım olacağız.''

''Bunu bir akıl hastanesinde mi yapmayı planlıyorsun?'' dedi Hermione alayla.

''Elbette hayır. Uzun zamandır bekliyordum bu anı, benim gibi birinin gelmesini. Öfkeli, kalbi kırık ve en önemlisi de zeki. O kişi geldiğinde birlikte bir takım olacaktık. Tanrının bizden esirgediği adaleti biz yaratacaktık ve tüm dünyadan intikamımızı alacaktık. O kişi sensin işte. Buradan çıkacağız, merak etme. Bir planım var.'' derken gözlerinde tehlikeli bir parıltı vardı.

Hermione'nin kafası karmakarışık olmuştu.





Tear You Apart / Dramione AUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin