Akşam Üstü

48 1 1
                                    

Akşam herkes terastan aşağı bakıyordu. Dede en aşağı katta jipin gelmesini bekledi. Pek fazla sürmeden geldi. Aradan sadece on dakika geçmişti. Karanlıkta sadece iki tane far belli oluyordu. Arabanın içi renkliydi. Ve arabayı kapatıp dedeyle bir iki cümle edip, en aşağı kata yönlendi. Herkes aşağı kata geldi. Bütün apartman, yani Rüya'nın ailesinin hepsi oradaydı resmen. Kapıyı çaldılar. Kimse açmadı. 2 dakika sonra bebek ağladı ve pışpışlamasının sesi geldi. Orada olduğunu anlamıştılar. Feride hiç dikkate almıyordu. Ama Samet ve Ahmet'in babası Serdar Eniştesi kapıyı kırdı. Feride'nin kolunu tuttu. Feride sinirli bır şekilde adama baktı. Feride kendini tuvalete kilitledi. Bebeğini Rüya'nın annesinin kucağına verdiler. Anne süt getirmek için en yakın yere, halasinin evine gidip süt verdi. Dede adama sordu:
-Delikanlı adın ney senin?
Adam bir of çekerek Faruk dedi.
Faruk Feride'yi seviyormuş gibi görünmüyordu. Sanki ona karşı bir kin besliyordu. Feride de farksızdı. Bebeğinin babası olduğunu düşünmek büyük güçlük. Hiç alakaları bile yok gibi. Feride daha yirmi üc yaşında. Kocası otuz dokuz gibi gösteriyor. Evet, babası gibi duruyor. Zaten Rüya'nın ablasıda söylemişti. Ablası Sena on dört yaşında. Abisi Melih te on dört. Aralarında iki yaş bulunmaktadır. Bi ara bütün kuzen ve kardeşler aynı okuldaydı. Şimdi ise sadece Ahmet, Samet, Melek ve Rüya aynı sınıfta. Hepside en iyi arkadaşlar. Hep beraber takılıyorlar. Farklı arkadaşlar da ediniyorlar. Fakat ayrılmaz dortlulerdir onlar. Sena ve Melih aynı lisedeler. Sena bayağı çalışkandır ama Melih için aynı şey geçerli değil. Kopya falan mı çekti, veya birisi mi söyledi bilmiyorlar. Zaten Sena ve Melih te kankalardı. Aynı lisede olması için Sena ona kopya vermiş olabilir. Çünkü ayni liseye giriş sınavına girmişlerdi. Amerika'dan kuzenler gelirse aynı sınıfta olacakları 2 kişi daha olacaktı. Ceren ve Yiğit. Amerika'dan buraya gelecekler yarın. Konumuza dönersek Kapıyı kırdılar. Feride eşyalarını toplarken babaannesi ve anneannesi onu sövüyordu:
Babaanne:Yazıklar olsun sana yaptıkların yetmedi öyle değil mi? Evlenmiş. Birde çocuk yapmış. Cehenneme kadar yolun var.
Anneanne: Arkamızdan çevirdiğin işler yetmiyordu zaten. Şu küçücük çocuğa yazık değilmi. Utanmaz..!
Anneanne ve babaannesi en iyi arkadaşlar. Çok nadir bulunur böyleleri. Dedeleride öyle.
Babaanne: Topla ve git buralardan. Oğlum birazdan gelecek. Yaptığın pislikler yetmedi. Belasın başımıza.
Anneanne: Hadi git.! Birdaha görme bu apartmanın yüzünü...!
Feride'nın eşi Faruk eliyle selam verip bebeği annenin kulağından aldı. Feride de hemen arkasına baktı. Ve hiç konuşmadan arabaya bindi.
Tam kapının yanında, birinci daireydi evleri. Şimdi ise kuzenler, amca ve yengesi gelecek oraya.

ÇİLEKLİ DONDURMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin