Multimedia: Özgecan'ımız
Yayın Tarihi: 11 Şubat 2016
1
Üzgün idi genç adam... Çok üzgün...
Nasıl üzgün olmasın ki? Canının yarısını, canının sahibini kaybetmişti.
Canı alınmıştı onun için. Öyle hissediyordu, genç adam...
Kardeş;
Hem arkadaş, hem damarlarında dolaşan kanın tıpkısını taşıyan kişi... Yalnız kaldığında, senin her zaman, her daim yanında olan kişi. Kardeş candır, kardeş kandır, kardeş hayattır, kardeş fedakarlıktır, kardeş dosttur, kardeş her şeydir... Kardeş yoksa, dostta yoktur, kardeş yoksa, hayatta yoktur, kardeş yoksa, hiçbir şey yoktur...
Artık genç adamında hiçbir şeyi yoktu... Hiçbir şeyi... Yazıktı, çok yazık...
Genç adam ağlamak istiyordu, ama bir türlü ağlayamıyordu, beceremiyordu. Lanet olsunki yapamıyordu. Kim bilir, oda belki çoğu insan gibi içinden ağlıyordur, kan ağlıyordur... Ağlamak onun için, kendi duygularını dışa vurmaktı. Ağlamayı aklına böyle tanımlamıştı. Oda duygularını göstermeyi istemediği için, hiç ağlamıyordu. Ama, şimdi içinden ağlamak geliyordu.
Duygulu biriydi ama, duygusuz biri olarak gösterirdi, kendisini gösterirdi, kendisini. Ondada elbet birgün duygu boşalması olacaktı. O bir günün ne zaman geleceği bilinmezdi.
Bir an ağlamak istedi, gözleri doldu, soğukta donar gibi titremeye başladı, suratı kıpkırmızı kesildi. Kendisini toparlamaya çalıştı, ama olmadı, beceremedi. İri gözlerinden, yağmur damlası gibi, hızlıca bir gözyaşı dökülüverdi.
İlk defa, ilk defa ağlamıştı. Ne fiziksel bir acıdan, ne de bir aşk acısından, sadece kardeş acısından...
Içi yanıyordu. Bir ateş parçası düşmüştü sanki, içine... Kardeş acısı, her acıdan daha beterdi, onun için... Keza, ömrünün yettiği kadar yaşayıp, kardeşinin intikamını alacaktı. Kendi hayatını zerre önemsemiyordu.
Gözlerini karşısındaki beyaz ve pürüzsüz duvara dikti. Bir hışım ayağa kalktı ve sağ yumruğunu duvara aniden geçirdi. Gücünün yettiği kadar sert ve hızlıca yumruğunu geçiriyordu. Gözlerinden ise sicim sicim yaşlar dökülüyordu.
Hiçbir acı hissetmiyordu. Ne bir sızı, ne bir yanma... Hiçbiri kardeş acısı kadar acıtmıyordu, kalbini. Elini çekti ve baktı. Derisi soyulmuş, kanı meydana çıkmış idi.
Umursamadı... Duvarın dibine çöktü ve kafasını avuçlarına gömdü. Ağladı... Tüm acılarını dökercesine ağladı... Sarsıla sarsıla...
Tam şuan 'erkek adam ağlamaz' sözünün aslında ne kadar saçma ve yalan olduğunu anladı. Çok saçma idi bu söz.
Göz yaşlarını koluyla sildi ve karşı duvardaki kardeşinin fotoğrafına dikti bakışlarını. Ve şöylesöyledi;
"Ne pahasına olursa olsun, intikamını yavaş yavaş, acı acı alacağım, Özge'm..."
***

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT HİÇ BİTMEYECEK
FanfictionBu hikaye ülkemizin nasıl bir adalete sahip olduğunu ve zor bir aşkı anlatmaktadır. Gerçekten de ülkemizde var olan bir ceza sayesinde bir aşk doğar, zor bir aşk... Bir katil hakime saygısızlık ettiği için bir ceza alır. Bu ceza, hakiminde eğer rız...