Gece saat 1, kapının güm güm çalınmasıyla fırladım yataktan. (Onlarla uğraşmaktan bitap düştüğüm için eve gelince direkt uyuyordum.) Neler olduğunu anlamak amacıyla kapıya gittim ama hemen açmadım.
"Kimsiniz?"
"Benim. Kai."
Hemen arkasından başka bir ses:
'Sessiz konuşsana biri duyacak' diyor. Galiba Sehun bu.
Rüyada mıyım ben? Yoksa gecenin bir yarısı çocuklar niye gelsin kapıma? Öğrenmenin tek yolu var. Çimdikle kendini. (Ayy, acıdı!) Demek uyanığım. Kapı tekrar çalındığına göre kesinlikle birileri dışarda bekliyor.
Korka korka araladım biraz. Gerçekten onlar.
"Sizin ne işiniz var burda?"
"Bizi içeri al, öyle anlatalım." Şaşkınlıktan tepki veremiyorum. Sehun çıkıştı:
"Biri görecek şimdi, hadi!"
Hemen çekildim kapıdan, içeri aldım ikisini. Kai'nin yüzünde acı bir ifade vardı. Sağ eliyle karnını tuttuğunu fark ettim. Canı yanıyordu galiba. Ödüm koptu. Hasta mıydı? Hemen yanına yaklaştım. Korku dolu bir sesle:
"Sen iyi misin?" dedim direkt.
"İyiyim ama yardımın lazım" dedikten sonra karnından çektiğinde elindeki kırmızı sıvıyı fark etmemek imkansızdı. Kan! Yaralanmış!
"Ne oldu böyle? Neyin var? Yaralanmışsın! Hastaneye gidelim! Kaza mı oldu? Kim yaptı bunu?" saniyeler içinde art arda zilyon tane soru sormuştum çünkü endişelendiğim zaman kendimi kaybediyorum. Sehun sakinleştirmek istedi galiba:
"Ciddi bir şey değil ama bu halde yurda gidemeyiz. Üyeler görse ya da menajer hyung öğrenirse biteriz. O yüzden buraya geldik. Eczaneden ilk yardım için bir şeyler aldım. Temizlerim ben. Sen yardım et yeter."
Bunları söylerken bir yandan Kai'nin siyah gömleğinin düğmelerini açıyordu. Belli ki Kai'nin canı acımasın diye yavaşça yapıyordu. Dikkatle çıkardıktan sonra Kai'yi yere oturttu. O an net bir şekilde görebildim. Çok fazla kan vardı. Gömlek siyah olduğu için anlamamıştım yaranın büyüklüğünü.
Kan görmeye dayanamam aslında ama o an can havli mi dersiniz nedir ben de yere oturup Sehun'la birlikte ilk yardım malzemelerinin paketlerini açmaya başladım:
"Sehun nasıl oldu bu? Silah olmasın lütfen, kurşun yarasını nasıl tedavi ederiz?" Kai girdi araya:
"Sakin ol. Silah, kurşun falan yok. Bıçak sadece. Küçük bir çizik yani. İyiyim"
Bu ikilinin makne olup sahne dışında en olgun üyelere dönüşmesine hala alışamadım. Bu şirin, bu ben gibi manyakla yaşıt iki gencin soğukkanlı ve olgun hareketlerine hala alışamadım.
"Ne bıçağı? Nasıl oldu? Kim yaptı? Ya siz nasıl böyle sakinsiniz! Hastaneye gidiyoruz kalkın!" Hemen ayaklandım. Kai uzanıp kolumdan tutup oturtayım derken çığlık attı:
"Ahh! Acıyor! Kızım otur ya! Hastane yok! Konuşturma beni, ağrıyor!"
"Aman kıpırdama. Çok mu acıyor?"
Sehun:
"İlk yardım kutusu var mı? Bir de temiz bez getir ki kanı sileyim." deyince koşarak istediklerini getirdim.
O sırada bizim makne yaranın üstüne oksijenli su döküyordu. Kai, acıdan bağırmamak için yumruk yaptığı elini, ağzına götürüp dişlerini sıkıyordu. Dayanamıyordu çocuk. Sırt üstü yere devrilecekti. Hemen oturdum. Bana yaslanabilmesi için tuttum onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EXO'nun Asistanı ✔
FanfictionEn iyi skor: EXO #1 KPOP #1 Düşünsenize en yakın arkadaşınız, dert ortağınız Sehun olmuş~ Xiumin gibi Suho gibi Lay gibi size sahip çıkanlarınız var~ D.O ve Kai gibi koşulsuzca cömert davranırken öte yandan gününüzü zehreden gül gibi arkadaşlarınız...