Ben insanların dünya dediği büyükçe bir salondayim. Salonun bir kısmında insanlar egleniyor ve ote kısmı can pazarı. Eğer gözlerim gamsizca gülenlere takılırsa kendi dertlerim gulemeyisim; öte yerdeki cansizliklara takılırsa nefes alisim, hiçbir şey yapamayisim beni derin bir melankoliye sürüklüyor. Salonun ortasında boydan boya bir perde olması gerek diye düşünüyorum, yok oysa; olsaydı neden insanların birbirini göremediğini anlayabilirdim belki. Belki de benim henüz vakıf olamadığım bir sirra ermişti tüm bu insanlar. Ve ben de bir gün tüm insanlar için tek tek acı çekmekten kurtulacak kadar şanslı olabilecektim-cehennemi garantiye alacak kadar sansli- bilemiyorum, ben insanların dünya dedikleri koca bir salonda siyah bir lekeyim yalnızca.
1.2
Yazabilmek için bir şeyleri yaşamak gerekiyor galiba. Sırf bu yüzden aşık olmayı diliyorum. Yoksa hayatım boyunca su anda olduğum gibi sevgi üzerine yazmaya çalıştıkça kelimelere yabancılaşacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*
Randomİçimin bir kısmını acı çekmeye ayırmış Tanrı, bundan eminim. Daha hiç kimsenin canını yakmadan, daha kalbim beyazken ileride işleyeceğim günahlar için cezalandırılmış böylesi bir acıya mahkum edilmiş olmalıyım. Annemin sıcaklığının yerini alan boşlu...