alışverişe çıkmadan önce giydikleri kıyafetler
**
Sabah uyandığımda bambaşka kokularda bana eşlik ediyordu. Son zamanlar da ne kadar da yeniliklere imza atıyordum. Hala bayıldığımda gördüğüm rüyanın etkisinden kurtulamamıştım. Tam bir hafta geçmişti olayın üzerinden. Bana yıllar gibi gelen yedi gün. Kendimi yarım hissediyordum. Tüm varlığımı kaybetmiş gibi. O kadar çaresiz bir o kadar da yalnız. Buse'nin kıpırdanmalarını hissedebiliyordum. Ranzanın en kötü özelliği de bu olsa gerek. Sanırım uyanmadan önce son haraketleriydi bu. Hala alışamadığımdan evde o uyanmadan dolaşmayordum. Yanlış birşey yapıyormuş gibi hissediyordum. Saçma ama öyle.
Sanki şey gibi ım.. Evlerine gizlice girmiş gibi hissediyordum. Bir nevi hırsız gibi. Yanımda olduğu için yangından arta kalan tek eşyamı-telefonumu - yastığımın altından çıkarıp wifiya bağlandım. Bir haftadır düzenli olarak yaptığım şeyi yineliyordum. Ablamın profilindeki aile fotoğraflarımıza bakıyordum. Hem Buse'yi beklemek böylece işkenceye dönmüyordu. Tek sorun ara ara transa geçmemdi. Sanırım zihnimin bana bir oyunuydu bu. Ailemi unutmamak için gün içinde bol bol düşünmemin de sonucu olabilir. Artık eskisi kadar ağlamıyordum. Söz vermiştim kendime. Güçlü olacaktım. Ben düşüncelerimin içinde boğuşurken Buse'nin "Günaydın! " demesiyle gülümsedim. Yataktan kalkıp ona sıkıca sarıldım. "Sen olmasaydın dayanamazdım biliyor musun? Kardeşim (!)"
"Seni çok seviyorum biliyor musun kardeşim(!)?" İkimizde gülüşüp sohbet ederken Sevim Teyze kapıyı çalıp cevap beklemeden içeri girdi.
"Ne konuşuyorsunuz bakayım? Birde hakır hakır gülüyorsunuz. Üstelik bensiz(!) Kırıldım vallaha. Hıh!" Dedikten sonra elini önünde birleştirip kafasını yana çevirdiğinde oldukça sevimli gözüküyordu ve ben gülmemek için kendimi zor tutuyordum . İkimizde gülüp Sevim Teyzeye sarıldığımızda "Ah hayranlarım!" Demesiyle zorla bastırdığım kahkahamı sonunda özgür bırakmıştım. Sevim Teyze de gülüyordu. Ona dönüp hayranlıkla "Bir imza alabilir miyim? " diye koluna yapışmamla " İkinizde hazırlanıp hemen kahvaltıya inmezseniz benden bir terlik alacaksınız. 5 dakikanız var." Diye gülerek odadan çıktığında terlik espirisiyle Buse'yle ikimiz aynı anda yüzümüzü buruşturduk. Ardından bir kahkaha daha. Buse yaralarıma merhem oluyordu.
"O zaman Selin Hanım Sevim sultanı daha fazla sinirlendirmeden üzerlerimizi giyinelim. Sen kendine kıyafet seç bende düzleştiriciyi getireyim."
Tamam anlamında kafamı sallarken telefonum çaldı. Arayan teyzemdi. Her gün beş kez aradığı için bıkkınlıkla telefonu açtım.
"Efendim teyze.. Evet teyze.. Şimdi kahvaltı yapacağım.. Evet bugün alışverişe çıkacağız.. Gerek yok.. tamam.. tamam.. Günde beş kere aramasan?.. Hoşçakal."
Sonu triple biten telefon görüşmemin ardından Buse'de elinde düzleştirici ve makyaj malzemeleriyle içeri girdi. "Buse makyaj yapacak modda değilim. "
"Selin senin makyaj yapmayı kendine bakmayı çok sevdiğini biliyorum. Lütfen özüne dön ve beni korkutma daha fazla."
"Özüme döndüğümde sizi bıktırmaktan korkuyorum "
"Gel benimle." Kolumdan çekiştirip beni Mert Amca ve Sevim Teyzenin yanına götürdü.
"Baba Seline birşey söyler misin? Makyaj yap diyorum 'olmaz.' Dışarı çık gez hava al diyorum 'olmaz' Ya Selin özüne dön diyorum ' ozomo donorsom bondon bokorsonoz doyo korkoyorom' " bu haliyle o kadar komik gözüküyordu ki hepimiz kahkahalara gömülmüştük. Ardından Mert Amca ciddileşip "Kızım ben sana sen de benim evladımsın demedim mi? Sanki Buse'yi tanımıyorsun. Yaşına aldırmadan kız barlara bile gidiyor. Kızmıyorum merak etme. Seni de tanıyoruz. Ailenin izin vermediği çoğu şeyi, biz oldukça normal karşılıyoruz. Daha fazla bizi üzme ve özgür ol." Mert amcaya ve en içten samimiyetiyle gülümseyen Sevim Teyze'ye sarıldım. Buse ise parlayan gözlerle bana bakıp "Hadi makyaaj makyaaj makyaaj " diye garip garip dans ediyordu. Tekrar gülüşüp odaya gittik. Siyah deri etek üzerine bordo renginde bir kazak giydim. Buse de bordo etek siyah kazak giymişti.Saçlarımı düzleştirip, ağlamaktan mosmor olmuş gözlerime bakarken kendimden iğrendim. Cidden sefil bir haldeydim. Fondoten ile güzelce morluklarımı kapatıp eyeliner çektim. Rimele ihtiyaç duymuyordum çünkü kirpiklerim uzun ve kıvrımlıydı dudağıma krem ruj sürdükten sonra aynadan tekrar kendime baktım. Şimdi insana benzemis hatta güzel olmuştum. Hayatım da ilk kez şort giydiğimden daha bi farklı gelmiştim gözüme. Cidden güzel gözüküyordum. Buse hala makyaj yaptığım için sevinç nidaları atıyordu. Kahvaltımızı ettikten sonra Mert amca cebinden bir tomar (!) Para çıkarıp bana uzattı. "İhtiyaçların vardır kızım. Yetmezse söyle ben ek takviye yaparım. Size iyi eğlenceler " dedi. Teşekkür edip hemen oradan ayrıldım. Çok utanıyordum. Buse farketmiş olacak ki "Selin abartma. Artık babamın sorumluluğundasın. Yani devlete göre şuan babam senin de baban. Bunu yapması gayet normal. Bak bana, biz senin aileniz rahat ol biraz lütfen. "
"Çıkalım mı?" Giderken bizim sokağın önünden geçmiştik. Harabeden farkı kalmamıştı. Bir an rüyam aklıma gelince içim ürperdi. Buse'yi bırakıp apartmana(!) -ki ne kadar apartman denilebilir bilemiyorum - doğru ilerlemeye başladım. İçeri girebilir miyim diye bakınıyordum ama mümkün gibi gözükmüyordu. Sahi neden temizlememişlerdi burayı?
"Yangının sebebi aranıyor hala. Kasıtlı olmuş olabileceğini düşünüyorlar." Yanımda beliren silüete baktığımda gözlerimi devirdim. Sesli düşünmüştüm ve bana açıklama yapan da bir polisti. Yanıma gelen Buse'ye gözlerimle 'Hadi gidelim '
dercesine baktığımda o da beni gözleriyle onayladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
Genç KurguBir an herşey rüya olsun istemiştim. Şimdiden özlüyordum onları. Ne yani bu kadar çabuk mu karar vermiştim . Bu kadar çabuk mu inanmıştım öldüklerine. Hayır.. Sadece imkansızdı biraz. Şuan gözlerimin önünde apartman küle dönüyordu. İçinde ailemle be...