Kalabalık bi şehirde yaşıyordu Asya. Her gün aynı yolları geçerek gidiyordu yaşadığı eve. Ev de değildi aslında yıkık dökül bi harabeydi. Yine bir gün aynı zorluklarla okuldan eve dönerken bindiği otobüste karşılaştığı o hafif kır sakallı çocukla göz göze geldi. Aldırış etmeden önüne dönüp ilgilenmemeye başladı. Aklı o çocuğun gözlerindeydi. Ona bakışı gözünün önüne geldikçe gözlerini ona bakmaktan kaçıramıyordu. İneceği durağa yaklaşınca ufak adımlarla otobüsün kapısına doğru yaklaştı. Aynı anda çocukta adım atmaya ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Kapının önüne geldiklerinde ikiside aynı hizada aynı yere bakıyordu. Bu bi tesadüf müydü? Asya kapının açılmasıyla otobüsten fırlayıp indi. Adam kapanan kapının ardından genç kızın yolda gidişini izledi.
Otobüs uzaklaştı genç kız da gözden kayboldu. Genç adam iki durak sonra inerek evine doğru yola koyuldu. Elleri lacivert renkte kollarında birkaç yama bulunan montun cebinde yol boyunca genç kızı düşündü. Saçları onu çok etkilemişti bir de avuç içleri. Genç adamın ilgisini genç kızın avuçlarındaki çizikler çekmişti. Yol boyunca ayakkabısının ucundaki taşa vurarak evinin önüne gelmişti. Kapıya geldiğinde taşı yerden alıp içeri girdi. Önce sağ sonra sol ayakkabısını çıkardı. Montunu çıkarıp bi hayli yıpranmış askılığına astı. Genç adam bekleyen biri vardı.
Küçük kız kardeşi...
Masanın başında oturmuş ödevleriyle uğraşan minik kız ağabeyini görünce heyecanla kalkıp boynuna atladı genç adamın. Uzun bi sarılmanın ardından genç adam kız kardeşine yemek hazırlamak için mutfağa girdi. Oysa mutfakta birazcık şehriye ve bir tane limon vardı. Yapmaya çalıştığı çorbayla küçük kız kardeşinin karnını doyuracaktı. Kendi doymasa da olurdu.
Avuç içi büyüklüğündeki kaseye çorbayı koyup kız kardeşine götürdü.
Koltuğun bir ucuna yavaşça oturduğunda aklında hala o genç kız vardı. Saçları gözünün önünden gitmiyordu.
Genç kızsa çoktan eve gitmiş soğuk yatağına girmiş uykusuna dalmıştı.
Genç adam o gece genç kızı hayal ederek uykuya daldı.
Sabahın erken saatlerinde kalkan genç adam lacivert montunu ve ayakkabılarını giyip evden çıktı. İşe gitmeden önce uğraması gereken birkaç yer vardı. Bunlardan biri genç yaşta hayatını kaybeden babasının mezarıydı. Sabahın erken vaktinde mezarının başına geldiğinde buz tutmuş mezar taşının başında soğuktan rengi değişen ellerini açıp dua etti. Genç adam babasına dün akşam gördüğü genç kızı anlattı uzun uzun. Mezarlıktan ayrılıp işe gitmek için yola koyuldu...
![](https://img.wattpad.com/cover/53790654-288-k945187.jpg)