Bölüm: 1

260 18 17
                                    

Directed by: Yağmur&Serkan

_________________________

GÖREVDE GELEN AŞK (1)

#25.05.2010/Salı #Saat 21.20 #Fransa/Paris

Yağmurlu ve hafiften sisli bir Paris gecesiydi. Gökyüzünde dolunay tüm ışığı ile yalnız kalmış Paris sokaklarını aydınlatıyordu. Yıldızlar gecenin güzelliğini bizlere sunmayı her zaman ki gibi çok iyi beceriyordu. İlginç ve kulağa bi' o kadar da güzel gelen Fransız aksanı, 2002 model BMW ile arkamızda ki ne olduğu belirsiz siyah bir Porsche'den kaçarken Yağmur ve benim kulağımızda çınlıyordu.

Yağmur: Se-Serkan, dikkatli ol kaza yapacağız. (Aşırı telaşlı görünüyordu.)

Serkan: Şu heriflere izimizi bi' kaybettirsek... (Derin bi' nefes almıştım.)... hepimiz de rahatlayacağız da.

Yağmur: Peki, kim bunlar? Ve biz neden onlardan kaçıyoruz?

Serkan: En son girdiğimiz ev... delil toplamak için Bay McClain'in evine girmiştik ya, galiba onun adamları olmalı.

Yağmur: Ve biz de kaçıyoruz öyle mi? AĞHH!

Serkan: İzimizi kaybettirmeye çalışıyoruz diyelim.

Yağmur: Londra'ya haber yollayıp yardım istesek?!

Serkan: Saçmalama, olmaz öyle şey. Bay Brantley bize böyle mi güvendi Yağmur? Unutma, üzerimizde çok büyük bir yük var.

Yağmur: Özür dilerim, telaştan ne söyleyeceğimi şaşırıyorum. Gerçekten.

Serkan: Soğukkanlılığını korumalısın.

Yağmur: Se-Serkan, önüne bak, karşıdan araba geliyor... SERKAN!

-1 Hafta Önce-

...

#18.05.2010/Salı #Saat07.30 #İngiltere/Londra

Bay Brantley: Sana güveniyorum Serkan.

Serkan: Ama efendim... Siz benden imkansızı istiyorsunuz.

Bay Brantley: Seni imkansızı başarasın diye yanıma aldığımı sanıyordum.

Serkan: Peki, bunun için benden ne istiyorsunuz?

Bay Brantley: Onu al, ve Paris'e git... Sonra da bitirin şu işi.

Serkan: Onu???

Bay Brantley: Yağmur... Yeni Ortağın. Bu işi onunla halledeceksiniz. O adamın işini beraber bitireceksiniz.

Ve işte... Bir kadın oda kapısını 'Tıklatarak' içeri girmişdi. Küçük, kahverengi sırt çantasını kucağına alıp içinden beyaz bir zarf çıkartana dek bana bakıyordu. Sonra ise zarfı Bay 'e uzattı. Boş olan koltuğa geçti, soluklandı.

Bay Brantley: Hoş geldin Yağmur. Biz de seni bekliyorduk. Görmüş olduğun kişi Serkan. İşinde başarılı bizim örgütün ajanıdır. Sana bahsettiğim yeni ortağın.

Yağmur: Yaa ^^ Pek şaşırtıcı olmadı doğrusu. Yeni işler ve yeni ortaklar... Bunlar hep değişkendir. Öyle değil mi Serkan?

Serkan: Elbette. Bizim mesleğimiz garip bir iş aslında. Gizlisindir. Ama aslında bir sürü kılığa girip, bir sürü insanla çalışmışsındır. Mesleğimizi yaparken kendi kişiliğimizi de unutabiliyoruz.

Yağmur: Doğru... Peki Bay Brantley, bu sefer hangi kılığa bürünüyoruz?

Bay Brantley: Bu sefer ki durağımız Paris. İkiniz... İngiliz evli bir çift olacaksınız. Avenue Bosquet Caddesin'e yeni taşınmış olan evli bir çift. Serkan, sen doğa fotoğrafçısısın. Ve Yağmur sen de ev hanımı. Avenue Bosquet caddesinde tutacağınız ev Bay McClain'in evi olacak. Ve hedefimiz de elbet ki Bay McClain. Kendisi dünyaca ünlü bir numaralı uyuşturucu pazarlayıcısıdır. Uyuşturucunun hammaddesinin Fransa'da bulunmasıyla birlikte bu kaynaklar Bay McClain'e bağlıdır. Kendisinin, tanınmamak ve bilinmemek için Fransa'nın birçok bölgesinde depo şeklinde ofisi vardır. Saklanmak için mütevazi evlerde yaşadığını biliyoruz. Ve o yerini belli etmemek için sürekli ev değiştirir. Bu evlerden biri de Avenue Bosquet caddesinde. Ve onu satılığa çıkarmış durumda. Haa, unutmadan şunu da söyleyeyim. Bay McClain, hayvanlara ve doğa fotoğraflarına düşkünlüğü vardır ;) Bizim hedefimizi de anlamışsınızdır diye umut ediyorum çocuklar.

Görevde Gelen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin