3. Bölüm

75 5 1
                                    

Saat sabah, daha doğrusu öğlen 13.14'te uyanmıştım.

" Hadi Bee.13.13'ü kaçırmışım."

Evet bu saatte uyandığıma değil, 13.13'ü kaçırdığım için üzülüyorum.

Savaş'ı aramak geldi içimden. Daha bir gün falan olmuştur görüşeli. Banane... Özledim...

İkinci çalışta açtı.

"Günaydın." dedim. Kahkaha attı.

" Lan sen yeni mi uyanıyon? O zaman günaydın uyuyan salak tembel uykucu güzel."

Suratına kapattım telefonu. Tamam birazcık geç uyanmış olabilirim. Bu lakapta fazla. Yani biraz geç... Üf tamam çok geç...

Telefonum çalınca Savaş'ın aradığını gördüm. Açtım ama cevap vermedim.

"Ne suratıma kapatıyon?! Tamam özür dilerim... Hadi konuş... Bak konuşmassan ne olacağını biliyorsun."

Evet biliyordum. Buraya gelecekti, beni kucağına alıp arabaya bildirecekti ve beni uçurumun kenarına götürecekti. Uçurum... Sanırım en korktuğum şey.

Nedeni ise küçükken daha 9 yaşındayım. Haberlerde bir kızın tecavüze uğradığı için uçurumdan atlayıp intihar ettiğini görmüştüm. Bende hep banada aynısı olur diye düşünüp kendime fobi yaratmıştım.

"Şşş... Bak 10 saniyen var."

" Tamam tamam. Of Savaş hep güldürebiliyorsun beni... Sihirbaz mısın sen?"

" He beyninin %7'sini kullanan bir sihirbazım ben. Bu arada... Fatih'le konuştun mu?"

Suratım asılmıştı bu dediğine. Fatih'i unutmak için kendimle savaşırken onun gelip beni tekrar sevdiğini söylemesi kafamı allak bullak etmişti. Aslında Savaş'layken unutuyordum birazcık. O iyi geliyordu bana. Onun sanki özel bir büyüsü varmış gibi hissediyordum. Ne bileyim işte...

" Ben seni çok özledim ha." dedi Savaş.

" Kalp kalbe karşıymış."

"Buluşalım mı?"

" Olur evdeyim alırsın."

" Şey..."

" Tamam sen adresi mesaj at bana ben taksiyle giderim." deyip telefonu kapattım. Dolabımın karşısına geçip lacivert kombin yapıp aynamın karşısına geçtim. Saçımı da yandan salaş bir örgü yapıp bıraktım. Hazırım...

*****

Savaş'tan

Gece'ye bir süpriz yapmak istedim. Bir kuyumcuya girdim ve kolyeler baktım. Gözüme kelebekli mavili bir kolye takıldı. Gece'ye yakışacaktı.

Gece'yle 13 yaşımdan beri arkadaşım. İlk sınıfıyla maç yaparken tanışmıştık. O arkadaşlarına destek oluyordu. Arada bana sövüyordu... İyi oynadığım için... Aslında o gelip tanıştı benimle. ' Çok güzel oynuyorsun bana da öğretsene' demişti. O zaman aşık olmuştum ona... Başlamıştım öğretmeye... Gani derler ya boynuz kulağı geçer diye... Ha işte benden iyi oynuyor.

Kolyeyi elime alıp iyice inceledim. Evet alıyorum.

Kolyeyi hediye paketi yapıp cebime attım. Buluşacağımız cafeye gidip boş bir masa bulup oturdum.

Bir kaç dakika sonra karşımdaki sandalye çekildi. Gece diye düşünürken başkası olduğunu gördüm.

İnci... Eski sevgilim...

" Ne işin var burada?"

" Sana da merhaba Savaş. Uzun zaman oldu..."

" Gider misin? Birini bekliyorum."

" Gece'yi mi?"

" Onu nereden tanıyorsun?"

" Ah Savaş... Seni düşündüğünden daha iyi tanıyorum."

" Her neyse artık gider misin?!"

Sakinliğimi korumaya çalışsam da beceremiyordum. Nereden çıktı bu ya!

" Konuşmamız lazım." deyip yanıma sokulmaya başladı. Ah orospu seni..

Onu kendimden çekmeye çalışsam da beceremiyordum. İyice yaklaşmıştı.

" Seni özledim..." dedi göğsüme dokunarak. Yaklaşıp dudaklarımı öpmeye başladı.

Hemen onu itip ayağa kalktım.

" Gitme..."

O an bizi izleyen bir Gece gördüm. İki gözü iki çeşme ağlıyordu. Beni görünce koşmaya başladı.

*****

Gece'den

O kız onu öptükten sonra sol gözümden bir yaşın çeneme doğru süzüldüğünü hissettim. Hayır ağlamamalıyım. Savaş onu itip ayağa kalkınca beni gördü. Görmemesi lazım! Filmlerde böyle olmuyordu!

Hemen koşmaya başladım. Muhtemelen arkamdan geliyordum. Bir taksi çevirip bindim ve evin adresini verdim.

*****

Koşa koşa eve girdim ve kapıyı kapatmadan banyoya koştum. Arkamdan kapının kapandığını duydum. Annemdir.

Soğuk suyu açıp kıyafetlerimle girdim duşa. Bir kaç dakika içinde sırılsıklam olmuştum zaten. Kapı açıldı ve içeri Savaş girdi. Benim ağlamam hızlandı onu görünce. Kabinin kapağını açıp o da girdi içeri. Oturdu ve cebinden r şeyler çıkardı.

" Bunu sana almıştım."

Hı hı tabi.

Kelebekli mavili bir kolyeydi bu. Ne yalan söyleyeyim müthişti.

" Sağol." dedim duyulmayacak sesimle.

" Neden bu kadar üzüldün?"

İşte kilit soru.

" Kalbime milyonlarca iğne bakıyormuş gibi hissediyorum. Ne demekse o."

" Biz ona kıskanma diyoruz?"

Öyle miydi? Kıskanıyor muydum onu?

" Yapma Gece... Bana ümit verme n'olur..."

" Ne için ümit vereceğim ki?"

" Hayır... Eğer benden... Benden hoşlanıyorsan açık açık söyle... Ama eğer dostluk içinse ağla... Ağla dök içindekileri."

Hoşlanıyor muyum? Of...

Kabinden çıktım ve odama gittim. O da arkamdan geliyordu. Dolabımdan kuru kıyafetler ve fön makinesi çıkardım. O da odaya girince konuşmaya başladık:

" Seni... Seni sevmiyorum."

Biraz sessiz durduktan sonra devam etti.

" Kanıtla..."

Özür dilerim Savaş. Kalbinden vuracağım seni.

" Fatih'in teklifini kabul edeceğim!"

Bu dediğimden sonra bana delici bakışlar attı. Tam arkasını dönüp gidecekti ki onu engellemeye çalıştım.

" Gitme..."

Kapının ardından bakıp kapıyı hızlıca çarpıp çıktı odadan. Bense ağlamaya başlamış, ıslak kıyafetlerle yatağa uzanmıştım. Ne yani? Savaş beni mi seviyor?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 20, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Adını " Aşk" KoydumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin