Kaçırılanlar

34 3 0
                                    


En Ünlü Kaçırılanlar; Biyolojik Deney mi?

Üçüncü Tür İlişkiler'in en ünlü olayı Betty ve Barney Hill çiftinin başına gelenlerdir. Hill çifti, 1961 yılının 19 Eylül'ünde akşam saatlerinde, ABD'de New Hampshire, Portsmouth yaklaşıyorlardu. İki geniş penceresi olan silindir biçimli bir UFO tarafından yolları kesildiUFO yolun tam ortasına inmişti, Hill çifti korkularına rağmen dışarı çikarak, ne olduğunu anlamak istediler ve karşılarında 6 insan benzeri canlının durduğunu gördüler. Korkuyla kaçmak istedilerse, garip bir ses ve titreşim sonrasında kendilerini kaybettiler. . Ayıldıklarında iki saat geçmişti ve UFO kaybolmuştu. Hill çifti iki saatlerini yitirmişlerdi. Sonraki yıllarda yapılan soruşturmalar ve hatta hipnoz deneyleri Hill çiftinin yalancı olduklarını kanıtlamadı. 1964 yılının Ocak-Haziran döneminde hipnoz altındayken, UFO'nun içine alındıklarını ve bazı tıbbi deneylerde kullanıldıklarını anlattılar. Ve olay orada kalarak UFO literatüründe liste başı olarak yerini aldı. Kaçırılma olayları, UFO tarihçesinde çok geniş ve etkili bir yer tutmaktadır. Yüzlerce olay vardır ve UFO'lar tarafından kaçırılan insanlar inanılmaz öyküler anlatmaktadırlar. En çok raslanan tür ise, insanımsı canlılar tarafından kaçırılanların muhakkak birkaç dakika ile birkaç saat arasında değişen Amnesia yani bir çeşit bellek kaybı yaşamalarıdır. Hatta seksüel deneyler yaşayan ve hamile kalan kadın tanıklar da vardır ama hiçbirisi doğum yapamamış ve hamilelikler hep düşüklerle sonuçlanmıştır.

Ufo olaylarında zehirlenenler ve yaralananlar

Yananlar ve radyasyondan zehirlenenler..
1957'de Kasım ayının dördünde, saat iki civarında ABD'de Atlantik kıyısındaki Itaipu Askeri üssünde, iki muhafız denizin üstünden portakal renginde bir diskin alçalarak geldiğini görünce hemen alarm verdiler. Bu arada hızla gelen cisim askerlerin üstünden geçerek, bir an durakladı. İki asker ani bir ısı dalgası hissettiler, sanki yanıyorlardı. Çığlıkları diğer askerlerin gelmesine kadar sürdü, o sırada UFO uzaklaşmıştı. Olay sürerken üssün tüm elektrik enerjisinin kesildiği anlaşıldı. İki asker hastaneye kaldırıldılar ve ikinci derece yanık tedavisine alınarak haftalarca bakım gördüler.

Ama olay bu kadar değildi, aynı gün İtaipu kentinde, yüzlerce araba yollarda kaldı, aküler aniden boşalıyor, motorlar çalışmıyordu. Birçok insanda güneş yanığı benzeri izler ortaya çıktı. İki gün sonra, 6 Kasım'da Indiana Merom'da Rene Gilham yolda yürürken, gökten gelen bir ışıkla adeta yıkandı, yüzünde ciddi yanıklar oluştu. 10 Kasım'da Madison Ohio'da, garajina doğru yürüyen Denise Bishop adlı kadın, garajın damının üstünde beliren cisimden yayılan ışıkların içinde kaldı, sonraki günlerde şiddetli ağrılar ve görme bozukluğu çekmeye başladı. Teşhis yoğun radyasyon zehirlenmesiydi. Beş yıl sonra da öldü.

Uzaylı çiftçinin hikayesi

Valensole küçük bir Fransız köyüydü. 1965 yılının 1 Temmuz'unda sabah 5:45'de çiftçi Maurice Masse günün ilk sigarasını yakarak çalışmaya hazırlanırken, garip bir cisim gökden süzülerek tarlanın ortasına indi. Masse, cismi helikopter sanarak, izinsiz tarlasına inilmesine çok kızdı ve o öfkeyle cisme doğru gitti. Derken cismin helikopter olmadığını farketti, dört ayaklı oval bir cisimdi. Önünde iki kişi duruyordu, boyları yaklaşık bir metreydi, gri-yeşil renginde, bedenlerine sımsıkı oturmuş giysileri vardı. Başları büyük, saçsız ve köşeliydi, iri, simsiyah gözleri vardı ve gözbebekleri yoktu. Parazite benzeyen bir ses çikarıyorlardı. Masse tutulup kalmıştı, parmağını dahi oynatamadığını farketti. Bu sırada iki yaratık UFO'ya dönüp, girdiler. Ve biraz sonra cisim havalanıp yokoldu. Masse ancak 20 dakika kadar sonra hareket edebildi. Cismin durduğu yere gidip baktı. Yerde derin oyuklar vardı ve çevredeki bitkiler yanmıştı. Sonra yapılan deneylerde yerde çok yüksek dozda kalsiyum bulundu. Valensole olayı, klasik UFO olaylarının en belirginlerindendir. Yapılan soruşturmada, Masse'nin kişiliği olumlu ve güvenilir bulundu. Laboratuar deneyleri bitkilerin alışılmadık nedenlerden yandığını ortaya çıkardı. Kısacası Valensole olayı gerçekti.

Uzaylıların çiftçiye yolladığı gerçek dökümanlar

Spencer'la konuştuğumuz can alıcı noktalardan birisi buydu, bu arada Meier-Pleidas ilişkisi tartışılabilirdi çünkü üstün bir uygarlık ilişki kurmak için neden sıradan bir çiftçiyi tercih ediyordu? Verilen cevap inandırıcı değildi; "Seni hep izledik, güvenilir ve dürüstsün, bizi dinle ve söylediklerimizi yayınla." Neden Meier, örneğin New York Tımes'ın başyazarı veya BBC haber müdürü ile görüşseler çok daha etkin bir sonuç almazlar mıydı? Neyse, Spencer bunun üzerinde pek durmadı çünkü Meier, bir yılın sonunda 3000 sayfa not tutmuş, yüzlerce fotoğraf ve birkaç saatlik film çekmişti. Ve bunların testlerden geçirildi, özellikle de 1990'da bir grup Japon fotoğraf, film, elektronik ve optik uzmanı tüm dokümantasyonu aylarca laboratuarlarında incelediler.

Bir kısmı yorumsuzdu ama çoğunluğu için sahtekarlık yoktur, bu malzeme gerçektir sonucuna ulaştılar. Spencer, atalarımızın bir olduğu düşüncesine sıcak bakıyordu, en azından benim gibi geçmişimizi çok az bildiğimiz konusunda hemfikirdik. Daniken'cılık oynamamak kaydıyla, bu konuda fazla söze gerek yok, arkeolojinin bizzat anlatımıyla daha henüz dünya yüzeyini tırmalıyorduk. Bilinmeyenler, bilinenlerin birkaç yüz kat üzerindeydi.

Uzaylı sarışının hikayesi

1975 yılının Ocak ayında İsviçreli bir çiftçi olan Eduard Billy Meier'ın başından garip bir olay geçti. Ve bu olay yaklaşık bir yıl sürecek olan bir öykünün ilk adımıydı. Bir sabah evinde otururken, kafasının içinde çınlayan bir ses, çevredeki belli bir yere gitmesini istedi, rahatsız olan Meier aldımamaya çalıştıysa da, olay tekrarlanınca denilen yere gitme arzusunu yenemedi. Belli yere geldikten sonra bir saat kadar bekledi, tam dönmeye hazırlanırken, gökten gelen garip sesle duydu, başını kaldırıp baktığında tipik disk biçiminde bir UFO'nun yere doğru indiğini gördü. Yanında aracından hiç ayırmadığı kamerası vardı, ilk olarak cismin inişini görüntüledi, sonra yanına doğru gitmeye çalıştı ama yapamadı, engelleyen bir güç vardı. Sonra aracın ardında bir kadın belirdi, sarışın, uzun boylu, güzel bir kadındı, kulak memelerinin uzunluğu dikkat çekiyordu. Garip aksanlı bir Almanca ile konuşan kadın İsminin Sam Jase olduğunu ve Erra adlı bir gezegenden geldiğini söylüyordu. Erra gezegeni Boğa Burcu'ndaki Pleidas Takımyıldızı'nda bulunuyordu. Sam Jase'nin söylediğine göre Erra uygarlığı, bizden 13.000 yıl ilerdeydi, Erralılar anlaşmazlıkları saf düşünceye ulaşma yöntemiyle ortadan kaldırmışlardı. Teknolojileri çok ileriydi, 430 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan Pleiades Takımyıldızı'ndan dünyaya 7 saat gibi akılalmaz bir sürede geliyorlardı. Sam Jase, beş tip uzay araçları olduğunu anlatıyordu, üç tipi yıldızlar arası yolculuklar için, birisi gezegenler arasında, beşincisi ise zaman yolculuğu amacıyla kullanılıyordu. Sam Jase, Pleidas ilişkisinin ilk adımıydı, daha sonra ziyaretler sürdü.

Ptaah ve Asket adlarında iki Pleidaslı daha geldiler, anlattıklarına bakılırsa asıl anavatanları Erra değildi, daha önce Lyra Takımyıldızı'nda yaşıyorlardı. Toplum yoldan çıkmış ve sonunda nükleer bir yıkım herşeyi yok etmişti. Kıyımdan kurtulan bir grup, Erra'ya yerleşerek yeni bir uygarlık kurmuşlar, binlerce yıl sonra da uzaya açılarak Güneş Sistemimize ve bize ulaşmışlardı. Meier, neden sorusunu sorduğunda en çarpıcı cevabı aldı; "Biz sizlere karşı sorumluluk duyuyoruz çünkü sizin atalarınız bizim atalarımızdır."


Dünyalar SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin