Marmara Denizi:
Bilinmiyor, garip ama gerçek bazı kaynaklarda benzeri başka olaylar da var ve belki de hiç duymadıklarımız. Örneğin, Çanakkale Savaşı'nda kaybolan Norfolk Taburu belki zamansız bir boyutta hala savaşta olduklarını zannederek yaşıyorlardır, eğer UFO'lar tarafından kaçırılmadılarsa tabii ki, aynen Bermuda Şeytan Üçgeni'nde anlatıldığı gibi.. Zamanı yitiren ve aradan saatler geçtiği halde, kollarındaki saatlerin sadece 15 dakika ilerlediğini farkeden insanlarda olduğu gibi.. Bir deniz albayı anlatmıştı, kaptanı olduğu savaş gemisiyle Marmara'dan Çanakkale'ye doğru yaklaşırlarken gemi birden aşağıdan dev bir yumruk yemiş gibi havaya kalkıp yine suya düşmüştü. Hiçbir aygıt hiç bir şey kaydetmemişti, deniz ise çarşaf gibiydi. Ne olmuştu? Birçok araştırmacıya göre Çanakkale olayı bir UFO olayıdır. Eğer, UFO'ların kaçırma olaylarının gerçekliğine inanırsak, acaba olabilir mi? Daha eski olaylardan söz edilse de, Türkiye UFO olaylarının çıkış noktası Çanakkale olabilir.
1981 yılında, İzmirli iş adamı ve mercan avcısı Refik Tanergün'ün gazetelerde bir açıklaması çıktı. (Kaynak:Türkiye UFO Raporu/Haluk. E. Sarıkaya-Bilim Araştırma Merkezi-1985/İst) Tanergün, Ege Denizi'nde garip olayların oluştuğundan söz ediyordu. Midilli, Sakız adaları ile Karaburun arasında yer alan üçgen şeklindeki alanın Bermuda Şeytan Üçgeni'ne benzer özellikler taşıdığı görüşündeydi ve bu bölgede yoğun UFO olayları yaşanıyordu.1980 yılının Temmuz ayında Karaburun açıklarında avlanan balıkçılar Midilli yönünde parlak bir cismin suları 40 metreye kadar fışkırtarak sulara gömüldüğünü gördmüşlerdi. Tanergün'e göre, bu olaylar 1981 başına kadar sürmüş ve Tahsin Kalkavan şilebiyle, Tenya 2 adlı Yunan gemisi benzeri olaylara hedef olarak batmışlardı. Gerçekten de, aynı bölgede kaybolan şileplerin sayısı az değildi. Yine aynı kaynakta anlatıldığına göre, Ege Üniversitesi'nden bir grup uzman, bölgedeki yoğun UFO olaylarını veya niteliği açıklanamayan manyetik bir alanı onaylamışlardı. Mayıs 1979 ve Nisan 1980'de İzmir üzerinde iki yoğun UFO olayı yaşandı. 1981 yılı başında ise, Karşıyaka üzerinde ortaya çıkan iki ışıklı cisim, Yamanlar Dağı üzerinde kayboldular, birçok kişi olayı gözlemlemişti. Belli bir açıklama yapılmadı veya yapılamadı.
Gölcük UFO Resmi:
28 Ekim 1981'de Gölcük'de emekli bir deniz yüzbaşısı olan Doğan Sum, Gölcük üstünde uçan bir uçan daireyi çok net olarak fotoğrafladı ve resim Hürriyet Gazetesi'nde tüm manşet olarak yayınlandı. Gazeteye göre yayından önce fotoğraf, laboratuar testlerinden geçirilerek sahtekarlık veya imalat hatası olmadığına karar verilmişti. Bu arada, meteoroloji ile de temasa geçilerek, atmosferik durum da incelenmiş ve koşulların normal olduğu anlaşılmıştı. Ve sonunda on kadar uzman biraraya gelerek fotoğrafı incelediler ve tartıştılar, yanısıra da UFO görgü tanıklarını dinlediler. Sonuçta pek net bir yorum yapılamadı ama Doğan Sum, bilinmeyen bir gök cisminin fotoğrafını çekmişti.
Aksaray'ın Çılgın UFO'ları:
1981 yılı Türkiye tarihinde en yoğun UFO olaylarının yaşandığı yıldır yani Niğde Aksaray olaylarından söz ediyoruz. Aksaray olayları o kadar çok yazılıp çizildi ki, bir kez daha tekrarlamaktan kaçınıyor ve daha az duyulmuş olayları belirtmek istiyoruz. Fakat, Niğde Aksaray olayları gerek tanık sayısının yüksekliği, gerekse de gök cisimlerinin netliği yönünden dikkat çekicidir ama kabul etmek gerekir ki her kitlesel UFO olayında olduğu gibi anlatılan olayların yarısından fazlası da yalan ve yanılgıdır. Aksaray olayları 1982 yılının Şubat ayı'nda da tekrarlandı ve İzmir, Tire, Eceabat, Edirne, Trabzon, Yalova, İstanbul ve Balıkesir'de de UFO gözlemleri yapıldı. Ama kaçı gerçekti? Bu bilinmiyor çünkü o dönemde tam bir UFO çılgınlığı ve modası vardı. Buna rağmen, yaşanan bazı gerçek daha da uygunu açıklanamayan dürüst olayları şarlatanlık ve yanılgı ile karıştırmamak da mümkün değildi.
UFO vs THY:
En garip olaylardan birisini yine 1984'ün Nisan ayında, THY pilotları yaşadılar. İstanbul-Ankara arasında uçan DC-9 tipi uçak İnegöl üzerinde 9000 m. yükseklikte uçarken bir UFO ile karşılaştı. Pilot, yardımcısı ve uçuş mühendisi olayı şöyle anlatıyorlardı; "Çok yukardan ışıklı bir cismin yere doğru çok hızlı bir pike yaptığını farkettik, bir uçağın düştüğünü sanarak üzüldük fakat cisim o inanılmaz hızına karşın bizim çok ilerimizde, aynı hizada birden durdu ve havada asılı kaldı. Yeşilköy'le haberleşerek, o bölgede uçan bir araç olup olmadığını sorduk, cevap negatifti. Öyleyse, bu bir UFO'ydu. Farlarımızı yakarak sinyal verdik, işte tam o anda cisimden öyle bir ışık parlamasıyla cevap verildi ki, dünyada bu tür bir ışık kaynağının olabileceğini sanmıyorum, Güneş kadar parlaktı. Daha sonra bulutların arasına yükselip kayboldu. Birçok pilot arkadaşlarımız UFO'ları gördüklerini söylerlerdi, pek inanmıyorduk ama o gece karşımızdaki cisim gerçekti. Ama en önemlisi, bildiğimiz tüm fizik kurallarına aykırı olarak uçuyordu. Böyle bir uçuş aracını kıskançlıkla izledik.." "Yumurta biçimindeydi.." Benzeri bir olay bir başka THY uçağının da başından geçti. 27 Ekim 1989 günü Boeing 727 ile Zürih-Antalya seferini yapan Kaptan Pilot Selahattin Sivri anlatıyor: "Gece saat 23:00 civarıydı, Yugoslavya üzerinden uçuyorduk, birden sol üstümüzde çok ışıklı bir cisim gördük ve uçak zannettik. On dakika sonra cisim önümüze geçti, bu arada Belgrad ve Sofya alanlarıyla yapılan telsiz konuşmalarını dinliyorduk ama uçuş bölgemizde bulunan böyle bir gök cismi ile yapılan konuşmaya tanık olmadık. Uçuş mühendisim Pertev Arıkan beni uyararak, bu cisim konuşma yapmıyor, sürekli kırmızı, yeşil ve çok parlak beyaz ışıklar yayıyor, dedi. Artık önümüzde uçuyordu, şekli tam bir yumurta biçimindeydi, inanılmaz bir renk cümbüşü içinde yol alıyorduk. Bulgaristan üzerinden Türkiye'ye yaklaşırken, Yeşilköy'ü aradık ama radarlarında hiçbir hava trafiği görmediklerini söylediler. Hava sınırımıza yaklaştığımızda cisim beyaza dönüştü ve yükselmeye başladık artık sadece beyaz bir ışık topu görüyorduk, derken kayboldu.." Kaptan Pilot Sivri ve arkadaşları dünyadışı bir cisim ile karşılaşmışlardı ve onların da yaşamları artık değişmişti.
Gerçekten de, ünlü astronotlarda da olduğu gibi, UFO'larla cidden karşılaşan insanların yaşamlarında değişimler oluyor, dünyayı ve yaşamı bir başka yorumlamaya başlarken, karekteristik değişimler görülüyor. Neil Armstrong, Ay'a ayak basan ilk dünyalıydı ve bu kolay taşınacak bir ünvan değildi fakat Armstrong'u toplumdan koparan, mistik bir yaşama yönlendiren temel nedenlerin ilk ikisi evrenin sonsuzluğunun içinde varolduğunu fark etmesi ve tanık olduğu UFO gözlemleriydi. Artık dünyada olanlar, yaşam kavgaları ve hatta İnsanlık ona çok anlamsız ve daha da ötede aptalca geliyordu. Bu psiko-şok daha birçok insanda ortaya çıkmış ve çıkmaktadır, öte yandan UFO deneyi yaşamadıkları halde çok fazla bu konuya giren insanlarda da benzer sendromlar görülmektedir. Aslında bu olayın ardında, makrodan mikroya bakıldığında, yaptıklarımızın anlamsızlaştığı ve bir noktada da gereksizliği gerçeği saklıdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyalar Savaşı
Fiksi IlmiahHerkesin bir teorisi var. Peki ya öyle birşey yoksa ? Ya hepsi birer düzmeceyse ?