Gözlerimi hiç istemeyerek de olsa açtım ve yatağımdan kalkıp lavaboya yürüdüm, musluğu açıp ellerimi buz gibi soğuk olan suyun altına sokup yüzümü yıkadım aynaya baktığımda uzun gri saçlarımın gereğinden fazla dağılmış olduğunu fark edip lavabonun yanında duran küçük beyaz tarağı elime alıp saçlarımı taramaya başladım hiçte doğum günü olan bir kıza benzemediğimi fark ettim sonuçta on sekiz yaşına basan beyaz ve siyahlar bu durumu kutluyorlardı ve hepsi çok mutlu görünüyorlardı "Artık özgürüm " diyerek çığlık atan bir siyah bile görmüştüm bir keresinde ama ben hiç mutlu değilim çünkü grilerin doğum günlerini kutlamaları yasaktır. Grilerin hiçbir şey yapmalarına izin verilmez. Onlara göre griler bir kusurdur , hiçbir şekilde kapatılamayan, yok olamayan bir kusur.
Üzerime yıllardır aynı olan gri kazağımı ve siyah pantolonumu giydim , saçımı at kuyruğu yapıp yatağıma oturdum ve buradan çıktıktan sonra beni nelerin beklediğini düşünmeye başladım bayan Beyaz Melva dersler de bize hep "köleler" diye hitap ederdi "buradan çıktıktan sonra hepiniz birer köle olacaksınız!" diyerek bizi aşağılardı.
Korktuğum gün gelmişti, bugün on sekizinci yaş günüm başkaları için özgürlüklerinin ilk günü, benim için ise özgürlük diye adlandırdığım günlerin sonu birazdan kapı açılacak ve yıllardır kaldığım odamı bir daha asla göremeyeceğim.Odamı sevdiğimden söylemiyorum bunu, odamı hiç sevmem çok küçük ve iğrenç dekore edilmiş, duvarları önceden beyazdı zamanla kirlendi ve griye dönmeye başladı küçük bir tekli koltuğum bir çalışma masam ve sandalyesi, kıyafetlerim içinde ahşap bir dolap ve birde küçük bir banyosu hepsi bu benim dünyamdaki eşyalar bunlardan oluşuyordu odada geçirdiğim günleri düşünürken, kapıya sertçe bir kere vuruldu, uzandığım yatağımda sıçramama sebep olan "tak" sesinden sonra, kapı aralandı bayan beyaz Melva yanında iki tane siyah koruyucu ile kapıda beni beklemeye başladılar bende yatağımdan kalkıp dün geceden hazırladığım küçük valizimi alıp kapıya doğru yürümeye başladım, kapıya vardığımda arkamı dönüp yıllarımı geçirdiğim odama baktım, burada geçirdiğim yalnız günlerim saniyeler içinde gözümün önünden geçti. Kapıyı kapattım ve dar koridorda yürümeye başladık bayan beyaz önümden gidiyor, koruyucular da arkamdan geliyorlardı. Yol boyu süren sessizlik hiç bozulmadı, salona yaklaştığımızda yurttan ayrılanın sadece ben olmadığımı hatırladım bugün on sekiz yaşına basan benim dışımda iki kız ve bir erkek gri daha vardı kızları tanıyordum aynı sınıfta eğitim almıştık, biri sıska kısa boylu k- 316 diğeri de ondan biraz daha uzun olan gri saçlarından utandığı için iki gün önce kazıtan k-315, diğer erkek olan griyi daha önce görmemiştim adının, daha doğrusu numarasının e-334 olduğunu sonradan öğrendim. Erkek grilerin eğitim saatleri kızlarınkinden daha erkendi bu yüzden çoğu zaman erkek grileri görmezdik. Onların yanındaki yerimi aldım bayan Melva bize,
"Bugün burada son gününüz bundan sonra hepiniz birer hizmetkârsınız. Buradan ayrıldıktan sonra farklı ailelere teslim edileceksiniz ve onların yeni hizmetkârları olacaksınız. Hiçbir şekilde hata yapamazsınız eğer olurda sizi beğenmeyip geri gönderirlerse çöplüğe gönderilirsiniz bunu aklınızdan çıkarmayın anlaşıldı mı?"
"Evet efendim." diyerek başımızı salladık. Kimse çöp olmak istemezdi çöp olan griler buradan çok uzağa dünyanın diğer tarafına gönderilirmiş ve ölene kadar orada aç ,susuz kalırlarmış.
Bayan Melva salondan ayrıldıktan sonra siyah korumalar bizi ailelere teslim etmek için bir araca bindirdi ve hayatımızın on sekiz yılını geçirdiğimiz yurda son kez baktık. Hissettiğim şeyleri nasıl tarif edebilirim bilmiyorum tuhaf bir şekilde üzgünüm ayrıca buradan kurtulduğum için de mutluyum ve heyecanlıyım bundan sonraki hayatımı düşünüyorum, karışık duygular içinde boğulmak üzereyim beni bekleyen hayat aslında ben doğduğumda belliydi tüm grilerin bellidir, griler sadece köle olabilirler bunu ret edersen çöp olursun.
Yurttan uzaklaşırken, kendi geleceğini kendisi yaratan bir gri olacağım ve bunu gerçekten başaracağıma yemin ettim.
Bugün benim için mutlu olduğum günlerin sonu gibiydi ama gelecekte yaşayacağım şeylerin yanında yurtta yaşadığım mutluluğun bir hiç sayılacağını nereden bilebilirdim ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ 317
FantasyAdeston 'da "gri" olanlara yer yok ve ben Adeston'un 317. grisiyim... Gri olmak, ölmekle eşittir çünkü ikisinde de kimse yaşamını önemsemiyor. Bir tercih şansım olsaydı doğmadan ölmeyi seçerdim çünkü her gün yaşayan bir ölü olmaktansa bir defa ölmey...