Daha önce böyle şeyleri hiç yaşamamıştım. Buraya geleli daha bir gün bile olmamıştı ama burayı sevmeye başladım. Aslında burayı mı yoksa birini mi tam karar veremedim ama neyse.
Dawson'a sarılıp ağladığımı fark edince hemen geri çekildim yine özür dilemeliydim biliyorum ama içimden gelmedi. "317 yine söylüyorum ağlamaman gerek mutlu olmalısın" gerçekten mutluydum hayatımda ilk defa böyle bir mutluluğu yaşıyordum çok farklıydı. Göz yaşlarımı sildim başımı kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim yüzü çok güzeldi ve yine gülümsüyordu. Bende güldüm. "Mutluyum, gerçekten çok teşekkür ederim. Daha önce hiç böyle olmamıştım" derken güldüm. "Tamam o zaman ben sana ne yapman gerektiğini anlatayım hemen. Annemler uyanmadan odandan çıksam iyi olucak." İnanılmaz güzel gülüyordu.
"Bak şimdi aslında pastanda mum olmalıydı ve sen onu üflemeden önce dilek tutmalıydın ama ben mum bulamadım bu yüzden mumsuz dilek tut ve sonra pastandan ye tamam mı?"
"Tamam, dilek tutucam." Gözlerimi kapattım. Aslında bir grinin isteyebileceği seyi herkes bilirdi. Bende özgür olmayı ve kuralların değştirilmesini diledim ve gözlerimi açtım.
"Tuttun mu?" Çocuk gibi heyecanlıydı.
"Evet tuttum."
"O zaman sırada pasta var." Pasta tabağını eline aldı ve çatalla bir parça alıp ağzıma doğru uzattı. İnanılmaz mutluydum ve çok utanıyordum kıpkırmızı olduğumu yüzümün sıcaklığından hissedebiliyordum. Çatalı elinden aldım ve ağzıma götürdüm. Yemekhanede yediğim pastalar gibi değildi tadı. Daha güzel ve yumuşaktı.
"Evet şimdi yapman gereken tek bir şey kaldı." Yüzündeki gülümseme bir an olsun eksilmedi. O böyle gülerken benim gülmemem imkansızdı. "Tamam şimdi ne yapmam gerekiyor."
"Beni öpmelisin." Öpmek mi, nasıl öpmek. Şaşırdığımı anlamış olmalı ki hemen ellerini havaya kaldırıp "Yani yanağımdan tabiki, hani doğum gününü kutladım ya onun için dedim ama istemezsen öpmeyebilirsin ben sana yapılması gerekenleri anlattım sadece" yüzü kızarmaya başladı utanmıştı. Onu böyle görünce karnımın içindeki kelebekler uçmayı bırakıp yerine fırtına estirmeye başladılar. Madem bana doğum gününde yapılması gerekenleri anlatıyordu bende hepsini yerine getirmeliyim öyle değil mi?
"Peki eğer yapılması gerekiyorsa yapmalıyım." Evet onu öpmek istiyorum. Sonuçta yapılıyormuş. Yine gülümsedi. Bana doğru eğildi, bende onu kızarmış yanaklarından öptüm.
"Eee şey ben gitsem iyi olur artık annem uyanmıştır. Kimse görmeden odama dönsem iyi olur."
"Tamam." Odamın kapısına doğru ilerledi.
"İyi ki doğmuşsun ve pastanın hepsini bitir." Dedi gülerek.
"Teşekkür ederim, her şey için."dedim. Ben ona gülümsemeye devam ederken odadan çıktı. Kalbim yerinden çıkıcak gibiydi ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. O kadar mutluydum ki bunu nasıl tarif edebilirim. Yatağıma oturdum pasta tabağını elime aldım ve yemeye başladım. Yaşadığım o güzel anları düşündüm tabi yüzümde aptal bir sırıtışla. Kalktım üstümü değiştirdim ve aynada kendime baktım yüzüm hala kızarıktı. Makyaja gerek duymadım ve yatağımı toplayıp odadan çıktım. Mutfağa gittiğimde 201 kahvaltı hazırlamakla meşguldü. Ona doğru gülümseyerek "Günaydın." Dedim oda aynı samimetle bana karşılık verdi.
"Nasılsın 317, eve alışabiliyor musun?"
"Evet,alışıyorum sanırım zaten istesemde istemesem de alışmaya mecburum."
"Buraya alıştıktan sonra çok seversin inan bana" evet kesinlikle çok seviceğimden şüphem yoktu.
"Bakalım" demekle yetindim. Bende 201'in yanına gidip ona yardım etmeye başladım.
Sabah kahvaltısını 264 ve ben birlikte servis ettik. Ben yine pek bir şey yapmadım sadece 264'ün yanında durdum masadakilerle göz teması kurmamaya özen gösterdim. Ardımdan tekrar mutfağa geri döndüm.
Tüm gün böyle geçti evi temizlerken de 264 vardı yanımda hava kararınca da 201 beni odama gönderdi akşam yemeğini 264 ve ikisi servis ediceklerdi. Bende odama gittim ve odamda ki pasta tabağını aldım ve mutfağa götürdüm. Yıkadım ve kurulayıp yerlerine koydum. Odamın kapısını kapattıktan sonra içime dolan huzurun ve bugün sabah yaşadığım şeylerin tarifi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİ 317
FantasyAdeston 'da "gri" olanlara yer yok ve ben Adeston'un 317. grisiyim... Gri olmak, ölmekle eşittir çünkü ikisinde de kimse yaşamını önemsemiyor. Bir tercih şansım olsaydı doğmadan ölmeyi seçerdim çünkü her gün yaşayan bir ölü olmaktansa bir defa ölmey...