ALFA DEVRİ BAŞLANGIÇ

biz biriz

Yavaşça gelen gıcırtılar ve sallanma ile gözlerini açtılar.

Thomson, etrafını kontrol edip arabadan dışarı baktı. Hızlıca uyanan luna'yı süzüp tekrardan sallanınca yüz kası gerildi.

Aklındaki planı uygulanmak için tekrar luna'ya döndü ve konuştu.

"arabadan ineceğim, ne olursa olsun, sanada zarar geldiği anda, koltuğun altındaki, bölgede bulunan, asayı al ve "tmitrosefran" diyeceksin neymiş? "

Dikkatle dinleyen luna, titrekçe konuştu.

"tmitrosefran "

Başını sallayan thomson, arabadan indi.  Sağını ve solunu kontrol ettikten sonra önüne baktı, hafif esen rüzgar ile gerilemeye başlamıştı,su damlasına benzer sese doğru  ilerledi, bir anda önüne inen kişiye asasını tuttu.  Derin bir nefes bırakıp, en kuvvetli şaplağını arkadaşına attı.

"Daniel, üstte kalman gerekiyordu, neden buradasın !"

Yediği şaplağın  acısıyla, yüzünü buruşturan genç, kafasını ovuşturarak arkadaşına baktı.

''o burada mı ? Bilirsin onu korudum, babam gibi,onu korudum nerede o?''

''daniel, bu çok yanlış. Bilirsin ki ailesi ile ilgili hiç bir şey bilmiyor...''
daniel kinaye ile "ah dostum yapma hepimiz biliyoruz alfaların soyundan gelen kişilerin olmadığını " yüzüne takındığı sırıtmayı gören thomson buz gibi bakışlarını daniel'e döndü .

"dalga geçiyor birde ah  unutmamak gerek aptal bir melez olduğunu  " thomson sert yüzünde bir titreme oluştu en sonunda gülmeye başladı .
"şakayı bırakıyorum dostum onu görmem lazım o benim kuzenim "
thomson düşünür gibi çenesini sıvazladığında daniel hızla araca koştu ve arka kapıyı açtı.
o sırada etrafı bir ışık kapladı.
"tmitrosefran"
Daniel geriye sendeleyip yere düştü. Daniel'in düştüğünü gören thomson kahkahalar atmaya başladı ve daniel'in yanına yürüdü.
"Al senin kuzenin "

Thomson'un kurduğu cümle ile yerinde kaldı genç kız ve az önce olanları düşünmeye başladı.

Yere düşen çocuğu inceledi bir süre. Sarı koyu saçların hafif kıvırcık şekli,sert yüz hatları olan çocuğun biraz daha çocuksu gösteriyordu. Yüz hatlarına tam oturan burnu ile orantılı büyüklükte grimsi göz bebekleri ve hafif kalıplı vücudunun yanında uzun boyu ile tipik bir kızlar bana hasta görüntüsü sunuyordu, tabi kavisli kaşının kenarından elmacık kemiğine doğru yol alan kan olmasa ve gözü hafifçe morarmış olmasaydı.

Thomson daniel'e yaklaşarak elini uzattı .
Olduğu yerde kalan daniel,başta aracın arka kapısından kendini inceleyen kuzenine baktı.Kızın korktuğu belli oluyordu. Görüş açısına el girince kafasını thomson'a çevirdi ve elini tutarak kendini çekmesine izin verdi.

Bir iki dakika boyunca sessizlik thomson'un ilgisini iki kuzen arasında gidip gelmeye başladı. En sonunda bu işe el atmaya karar verdi.
"Luna bu daniel senin kuzenin .Annen ile babası kardeşler,üzülme böyle düşük zekalı kuzen milyonda bir karşılaşma şansın var ."
Söylediği sözler aralarında olan buzların erimesine yetmişti.
"Demek bana düşük zekalı diyorsun,öyle mi aşkım ?"
Diyerek kırgınlığını belli eden daniel, o sırada elini luna'ya atmış onu kolları arasında tutmuştu.

"Küçük kuzenim artık yanımda ,sonunda!"
Heyecan ve mutlulukla luna'ya sarılmaya başladı.

Luna ise kendisine gösterilen bu sevgi ile ne yapacağını şaşırdı , sonunda o da ellerini kuzeninin sırtına koyup sarıldı . Luna'nın yüzünden belli olan hafif sarsılmayı fark etti thomson .