Komplo

Uykuya Dalış.

Annemin " Uyan tembel kız, saat kaç oldu hâlâ uyuyorsun. " deyişiyle tatlı uykumdan uyandım. Yanağına buse kondurup üstümü giyinmek için izin istedim, malum okul sabahı. Hemen telefonu elime alıp, whatsapp'tan Eceme mesaj atayım derken telefon titredi mesaj gelmişti ; " Günaydın kankaların bitanesi, güzelim benim. " " Günaydın " yazdım bende. Sonra üstümü giyinip kahvaltı etmek için mutfağa gittim Derya sultan yine döktürmüştü. " Annemm , babam bugün aradımı? " " Aradı prensesim benim, seni çok özlemiş ve sana onu hatırlaman için bir hediye göndermiş. Vitrinin üstündeki kutuyu aç. "

Kutuyu açmak için vitrine doğru yürüdüm , babamı 16 yıldır görmüyorum annemin dediğine göre ben 4 yaşındayken babam bizi geçindirebilmek için İsviçreye gitmiş. Babam Hakan Demir , eskiden Demir holdingin en büyük hissedarlarındanmış. Sonra şirketin işleri kötü gitmeye başlayınca şirket batmış. Babamda bu yüzden İsviçreye yeni bir iş kurmaya gitmiş. Annem Derya Sultan şekermi şeker, güzelmi güzel, merhametli bir Edebiyat öğretmeni.Acaba babam bana ne hediye göndermiştir diye düşünürken vitrinin yanındaydım çok heyecanlıydım babam, canım babam acaba bana ne göndermişti? Kutunun üstünde bir not vardı;

Canım Asum..

Umarım bu hediyeye her baktığında beni hatırlarsın, biliyorum pek sana layık bir hediye değil ama bu günlüğü kabul et prensesim. Ne zaman bana ihtiyacın olursa , ne zaman beni özlersen yada bir derdin olursa bu günlüğe yaz. Ben her gece onları okuyacağım ve sana destek olacağım. Şunu unutma prensesim sen benim hiç bir zaman solmayacak en güzel çiçeğimsin, nerede olursam olayım, ne kadar uzakta olursam olayım her zaman senin yanındayım her an, her saniye tıpkı gölgen gibi. Lafı çok fazla uzatmayacağım çünkü eğer biraz daha uzatırsam, ikimizde ağlayacağız. Seni seviyorum fındığım benim.

Sevgilerle Baban.

Öyle mutluydum ki seviçten ağlıyordum, annem bana araba kullanmayı öğretmişti ,arabayı sürmeme pek izin vermiyordu. Ondan gizli arabanın anahtarlarını aldım ve okula gittim. Aman Allahım! Barış yine çok tatlıydı, Barış 1 yıllık platonik aşkım, onu sevdiğimi biliyor olmasına rağmen kalbimi kırmadan ümit vermemeye çalışıyor, tatlı bir tebbesümle günaydın dedim " Günaydın Asu bakıyorum yine annenin arabasını kaçırmışsın " dedi sınıfa doğru yürürken " Evet biraz öyle oldu " dediğim an zil çaldı o sınıfına ben sınıfıma girdim. Ecem yine herzaman ki gibi yerimizi kapmıştı pek zeki olduğum söylenemez o yüzden en arka sıra daima bizim ortam olur. Ecem bana sana çok önemli birşey söylemem lazım dedi yüzündeki ifadeden ciddi olduğu belliydi. " Barış bana sevgilin varmı " diye sordu bende " Yok seninki varmı? " dedim " Sevgilin yoksa öğle arası yanına gelebilir miyim? Yada sen gel " dedi haberin olsun. Şoktaydım sevdiğim çocuk en yakın arkadaşlarımdan birine aşık olmiştu! Hiç bozuntuya vermeden " İstediği kadar söylerse söylesin, senin bana böyle birşey yapmayacağını bildiğim için benim açımdan sorun yok " " Ya ben biraz hastayım hocaya rahatsızlandı eve gitti dersin " der demez sınıftan dışarı çıktım , ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Okulun bahçesinde oturup biraz nefes aldıktan sonra çantamı sınıfta unuttuğumu farkettim. Sınıfa çantamı almak için döndüğümde gördüğüm manzara karşısıda şok oldum Ecem ve Barış ele ele tutuşmuş, gülüyorlardı. Olayın şokuyla ne yapacağımı şaşırdım en yakın arkadaşım, kardeşim dediğim kişi bana bunu nasıl yapabildi? Beni gördüğünde ise pişmanlık yerine Barışı kendine çekip öptü! Öptü hani ağlamamak için kendinizi tutarasınızya çeneniz ağırır ne yapacağını bilemezssiniz. Çantamı alıp hışımla sınıftan çıktım. Gitmek istiyordum , sadece gitmek nereye olursa olsun gitmek, arabayı son süratle sürüyordum önüme bir tır çıktı onu çarpmayabilirdim ama ölmek istedim anlıyormusunuz sadece ölmek!Bu dünyadan bu sahtekarlıklarda kurtulmanın çaresinin sadece ölüm olduğu düşündüm, ve arabayı tırın üstüne sürdüm. Gerisi koca bir boşluk. Bir ses duydum