Filikada sessizlik hakimdi yola cıkalı 1 saat olmuştu herkes süper lüks kamaralarına yerleşmiş sıra gemiyi gezmeye gelmişti. Genç,kıza "hava almaya cıkalım mı?"dedi. Kız "yakalanırız" diye çıkıştı. Genç gülümseyerek "gemide binlerce yolcu var ve bundan sonra bilet bile sormazlar rahatızz" dedi. Filikadan çıkmadan önce iyice göz gezdirdiler ortalığı kolaçan ettiler. Önce genç dışarı çıktı. Daha sonra kıza seslendi "gelebilirsin"diye. Ortalıkta sessizlik hakimdi belliki herkes akşam yemeği için gitmişti. Kız "başardık galiba" dedi. Arkadan ince yozlaşmış bir ses "sizi küçük yaramazlar sizi" gencin yüzü bembeyaz olmuştu. Ses konuşmaya devam etti "demek yaramazlık yapıyosunuz bizde gençliğimizde böyle şeyler yapardık" dedi ve gülümsedi. Genç "kimseye söylemeyin lütfen" dedi endişeli bir ses tonuyla yaşlı kadına bakarak. Yaşlı kadın yine o tatlımtrak gülümsemesini takınarak "yemeği kaçırıyoruz hadi gidelim"dedi kartlaşmış ses tonuyla. Genç ve kız kadının peşine düştüler. yaşlı kadınla aralarını iyi tutmalı yakalandıklarında onları savunacak birisi olmalıydı.
Yemek salonu kocaman avizelerle çevrili 19. yüzyıldan esinlenerek hazırlanmış masalardan oluşuyordu. Genç ve kız salona girdiklerinde içlerinde hafif bir korku vardı. Yaşlı kadın bunu görmüş "korkmayın her yaşlı ve çirkin olan kadın cadı değildir" dedi ardından kahkaha atarak. Yaşlı kadın boş bir masaya yöneldi genç ve kızda peşi sıra masaya oturdular. Yaşlı kadın garsonlardan birine seslenerek "heeeey buraya 3 servis açalım lütfeeeen"dedi emredici bir ses tonuyla daha sonra genç ve kıza dönerek "ee anlatın bakalım hangi rüzgar attı sizi bu gemiye" dedi. Genç "gezmeyi, değişik yerleri görmeyi herzaman sevmişimdir" dedi günü kurtarmak istercesine. Yaşlı kadın "ah gençlik ah gezin tabi" dedi iç geçirerek. Sonra "peki adınız ne?" dedi. Bu sırada genç ve kız göz göze geldi henüz birbirlerine bile adlarını söylememişlerdi. Genç kızın gözlerinden gözlerini ayırmadan "Toprak" dedi. Kız ise "Aleda" dedi. Yaşlı kadın araya girdi "ne güzel isim Aleda anlamı ne?" dedi heyecanla. Aleda gülümseyerek "kaprisli, nazlı demek adımı babam koymuş" dedi. Yaşlı kadın Toprağa dönerek "senin ismini kim koymuş delikanlı?" diye sordu. Toprak hüzünlenmişti nasıl söyleyebilirdi ki kendisine bile itiraf edemiyordu annesinin onu dondurucu bir günde çöpe attığını, kağıt toplayan insanlar tarafından bulunduğunu ve ona "Toprak" adını verdiklerini. Önce Aleda'ya baktı merakla bekliyordu ne diyeceğini. Toprak bu düşüncelere dalmışken garson yemekleri getirdi. Konu dağılmıştı çünkü yemekler en önemli konuyu bile defeder cinsten güzeldi. Bu stres ve aksiyon Aleda ve Toprak'ı
Acıktırmıştı. Yemeğin ardından herkes kamarasına çekildi. Toprak ve Aleda dışında herkes. Onlar ne yapacaklarını bilmiyodu evet gündüzleri farkedilmeden dolaşabiliyor yemek yiyebileceklerdi ama geceleri biri onları gördüğü an işleri biterdi. Aleda radikal bir teklif sundu "geminin arka kısmında bir gece kulübü var ama bugün açılmamış yarın gece orada takılırız sabaha karşı büyük havuzdaki şezlonglarda uyuruz kimse farketmez."dedi. Toprak bunu onayladı. Birlikte denizin karanlık yüzünü seyretmeye başlamışlardı. Sessizliği Aleda bozdu ve "ismini kimin koyduğunu hala söylemedin" dedi denize bakarak. Toprak artık kendiyle ilgili gerçekleri açıklaması gerektiğini düşündü "benim adımı beni bulan insanlar koydu... Beni çöpte bulmuşlar sonra dilendirdiler en sonunda beni dilenirken sosyal hizmetler buldu 18 ime girdikten sonra beni sokaklara saldılar 1 hafta kadar dayanabildim sonra kendimi uçurumun kenarında buldum"dedi. Aleda Toprağa baktı ve onu uçurumun kenarına iten sebebe ve kendisini iten sebebe. Toprak "ben kendi öykümü anlattım sıra sende" dedi gözlerinde yıllardır yaşadığı acının yarattığı buğuyla. Aleda "benim hayatım geçen yıla kadar normaldi. Geçen yıl babam öldü bunu annem kaldıramadı delirdi. 1 ay kadar hastanede yattı çıktı ama değişen birşey olmamıştı. İçki içmeye başladı sürekli durmadan içti içti içti bu durum dayanılmaz hale gelmişti. Bende çözümü uçurumun kenarında buldum."dedi iç geçirerek. Toprak hüzünlü bir biçimde "en azından annen yanında benim annem onu bile bilmiyorum"dedi. Aleda "bir söz vardır bizim durumumuzu tam açıklıyor aslında 'atlamadan uçmayı ögrenemessin' biz orda uçmayı özgür olmayı ve yeni umutlarla yaşamayı öğrendik"dedi kendinden emin bir biçimde. Toprak "korkmuyor musun? " dedi ortamdaki buğulu havayı yok eden bir ses tonuyla. Aleda "uçabildiğime göre korkacak birşey yokki" dedi kahkaha atarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SULARIN SESSİZ SOĞUKLUĞU
RomanceNefesleri bi kuşun kanat cırpışı kadar hızlıydı.Kalbinden kopan bi damla yaş dudaklarını siliyordu.Ayakları isyan edercesine kendini geri cekiyordu ama o kararlıydı özgürlüğe kanat cırpıp icindeki ucsuz bucaksız ruhun zincirlerini çözecekti .Gözleri...