2 Hafta Sonra
Soo Yun ölmüştü ve Joo Ran kendini çok kötü hissediyordu. Okula bile gitmiyordu. Sınıfta kalmak onun için önemli değildi. En yakın arkadaşını kaybetmiş olması daha önemli.
Min Jung, Joo Ran'a bakmakla yükümlüydü. Kendiside istemişti bunu.
"Birşeyler içmek ister misin?"
"Kalem"Duvarlara Soo Yun'un resimlerini yapıyordu. Ona yanındaymış gibi hissettiren birşeydi bu.
"Kendini fazla üzüyorsun. Bu iyi değil!"
"Özledim ama.."
"Bizde senin neşeni özledik"
"Yardım et bana!"
"Tamam, gel mutfağa gidelim. Sana yardım edicem"***
"Su ister misin?"
"Evet, lütfen"Min Jung suyu uzattı ve birini aradı. Sonra telefonu Joo Ran'a uzattı.
"Açınca konuş, sevdiğini biliyorum"
Neyden bahsettiğini anlamamıştı, ama merak ediyordu.
"Alo?"
"Luhan? B-ben.."
"Joo Ran, iyi misin? Birşeyin yok değil mi? Gelmemi ister misin?"
"Yardım et bana! Min Jung senin yardım ediceğini söyledi."
"Geliyorum Joo Ran"***
Kapının çalmasıyla Joo Ran yerinden kapıya doğru azimle ilerledi. Çok yorgundu ve iki-üç adımda bir düşüyordu.
"Luhan!"
"Joo Ran, iyi görünmüyorsun."Hızla içeri girip onu kucağına aldı ve salona götürdü.
"Luhan ben mutfaktayım"
"Tamam"Joo Ran yine Luhan'ın omzuna yatmıştı. Onu rahatlatıyordu Luhan'ın yanında olmak. Ama bu sefer ağlamak istiyordu.
"Bana yardım edicek misin?"
"Evet. Biraz dinlenmelisin ama."
"Tamam. Uyumam için şarkı söyler misin?"
"Elbette"***
Joo Ran -Min Jung'ın da yardımıyla- hazırlandıktan sonra Luhan'ın yanına gitti kendini daha mutlu hissediyordu. Eskisi kadar olmasada güzel bir gülümseme vardı yüzünde.
"Ben evde olucam Joo Ran"
"Tamam"***
Yine aynı yere gelmişlerdi. Luhan bir piknik örtüsünü yere serdi. Her yeri görebiliyordu Joo Ran, görülmesi gereken onlarca güzelliği.
'Artık Soo Yun'da bunlardan biri olabilir' diye düşündü.
"Geçen sefer göremediğin birşey var."
"Merak ettim doğrusu"Luhan'ın aklına yüzük ve çıkma teklif edeceği gelmişti. Ama önce bu olayı atlatmalıydı, değil mi?
"Ne yapmak istersin beklerken?"
"Bana biraz daha şarkı söyler misin?"***
"Sesin gerçekten de çok güzel Lulu!"
"Senin kadar değil"
"Yah! Utandırıyorsun beni!"
"İyi bir haberim var"
"Evet?"
"İşte şimdi tam şuraya bak!" dedi ve harika gözüken günbatımını gösterdi."Lulu bu.."
"Çok mu hoş?"
"Hı-hı. Peki bunun benimle ne ilgisi var?"
"Sanki güneş batınca sıkıntılarımda onunla birlikte gidiyormuş gibi hissediyorum, sende de işe yarar diye düşündüm"Haklıydı. Hafiflemiş hissediyordu.
Luhan'a sarıldı ve;
"Teşekkürler Lulu'm, kendimi daha iyi hissediyorum!"Joo Ran'ın duyamıcağı kısık bir sesle;
"Bencede öyle güzelim" dedi.***
Hava kararmıştı, Joo Ran kulaklıklarını takmış müzik dinliyordu. Luhan arabayı sürmekle meşguldü.
"Luhan bugün için teşekkür ederim. Sen çok iyi bir arkadaşsın.
"Önemli değil. Sen güldüğün sürece mutluyum.
"Eve ne kadar zaman kaldı tatlı ayıcık? Uykum geldi de"
"Çok değil sadece 10-15 dakika falan.***
Arabadan indiklerinde Joo Ran ayağındaki ayakkabıları çıkardı ve;
"Yarışa var mısın ayıcık?"
"Evet"Biraz birbirlerine baktıktan sonra koşmaya başladılar. Joo Ran çok hızlıydı. Luhan biryerlere çarpabiliceğini düşünerek elini tuttu ve kendine çekti. Yüzleri arasında sadece birkaç santim vardı.
Luhan kendisine şaşkınca bakan kıza bir açıklamada bulunması gerektiğini hatırlamıştı."Çok hızlıydın ve biryere çarpabiliceğini düşündüm."
"Um.. Teşekkürler"Joo Ran'ın gözleri ellerine kaymıştı. Luhan elini çekeceği sırada ellerini birbirine kenetledi.
"Böyle daha iyi"
***
Joo Ran pijamalarıyla birlikte salona gitti ve Luhan'ın karşınında durdu. Yılbaşı için aldığı geyik boynuzlu tacı Luhan'ın başına taktı.
"Bence boynuzlar sana daha çok yakıştı geyikcik!"
"Hahahahah!! Gerçekten de öyle!"***
"Joo Ran?"
Çok yorgun olmalıydı, yüzündeki telefonu umursamayacak kadar yorgun.
Luhan onu biraz sarstı. Uyandığında kaşları çatık haldeydi. Çok tatlı küçük bir çocuğa benziyordu.
"Yaah~!! Ben tekrar nasıl uyucam?!"
"Yatağına yatarak."
"Telefonuma ve kulaklıklarıma ihtiyacım var!"
"Sana bir hikaye anlatsam?"
"Evet, lütfen."***
Joo Ran, Luhan'ı yanına çekmişti.
"Nasıl bir hikaye bu?"
"Bir oğlan varmış. Mucize onun için saçma bir kavrammış, hayatta öyle. Gerçekten de kötü bir ailesi varmış.
Şans eseri bir kızla tanışmış ve ona aşık olmuş. Onu düşündükçe üzülmüyor, aksine daha da mutlu oluyormuş. İkiside herzaman birbirinin yanında olmuş.
Oğlan dayanamamış ve kıza kendisiyle çıkmasını söylemiş.
Kız, ona aşık olduğundan kabul etmiş. Sonra düşünmüş, onun kendisi için bir 'mucize' olduğunu anlamış."
"Woah! Bende mucizelere inanırım. Şimdi benim kurtarıcım da sen misin ki?"
"Uyu ve yarın aç kalkmaya çalış. Zayıflamışsın."
"İyi işte!"
"Ah! Ama sana böyle sarılamam, kollarımdan kayıp gidersin"
"Birşeyler mi yesek? Acıktım ben ya"
"Sabah olmasını bekle"***
Joo Ran uyanmıştı. Luhan'a çarpmadan yataktan atladı. Bunun için kendini ödüllendirebilirdi. Min Jung'ı aramaya başladı. Telefonunu odasındaydı ama o yoktu. Birden mutfaktan sesler geldiğini fark etti. Eline bir yastık aldı ve mutfağa doğru ilerledi.
"Ki-kimsin?"
Elinde olmadan kekeliyordu. Birden soluk yüzlü birini gördü. Tam vuracağı sırada,
"Benim Min Jung!" demişti.
"Ha?"
"Un döküldü!"
"Sen temizlen sonra mutfağı temizleriz"
"Teşekkürler"
"Lafı mı olur?" dedi ve güzel gülümsemesini gösterdi."İşte benim için güneş doğdu"
***
Joo Ran televizyonun karşısında bıkkınca otururken Min Jung vardı yanında. Min Jung, Luhan ve Joo Ran'dan daha büyüktü.
"Luhan'ın derse yetişmesi gerekiyormuş"
"Uh! Benimde gitmem gerekirdi!"
"Yarın gidersin"
"Peki"
"Luhan ile aran nasıl?"
"Ne? Biz sadece arkadaşız"
"Tabii! Bakışlarınızı gördüm! Açılsanıza siz. Hem zaten çok yakınsınız"
"Yah! Biz arkadaşız!"
"Aşıksın ama kabul et"
"Belki!" dedi ve gözlerini kaçırdı.Min Jung çöpçatanlık yapmayı çok severdi. İkisinin arasını yapabiliceğine çok emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçbiri Bize Engel Değil! // Luhan
Fanfiction"Umrumda degil Joo Ran!" "Ama..." "Sen benimsin hiçbirşey bize engel değil!"