Luhan bugün erkenden uyanmıştı. Heyecanlıydı. Çünkü Joo Ran gelicekti. Aslında Luhan onu eviden almayı ve birlikte yürümeyi düşünüyordu.
***
Luhan tarih dersinde uyurken arada bir 'Joo Ran' diyordu. Sıra arkadaşı aynı zamanda Luhan okula geldiğinden beri ona aşık olan Ha Sup bu durumdan hiç hoşnut değildi.
***
Sıra Joo Ran'daydı. Resimleri gösterdi. Bir, iki küçük hata dışında mükemmeldi. Akademiyi rahatça geçebilicek durumdaydı. Bu ona büyük bir avantaj sağlıyordu.
***
Joo Ran okul çıkışında arkadaşlarını es geçip hızla eve gitti. Ne de olsa Luhan ile olucağı için bolca hazırlık yapmalıydı.
Hızlı bir duşun ardından dolabının önüne geçti. Beyaz bir gömlek ve siyah bir kumaş pantolon giydi. Saçını yandan hafif bir örgü yaptı.
Yanına gerekli malzemeleri aldı. Saate baktığında yarım saati olduğunu fark etti. Müzik dinlemeye karar verdi.
***
Luhan eve girdi ve dağınık yerleri toplamaya başladı. Heryeri düzenledikten sonra üzerini giyinmek için yukarı çıktı. Rastgele ama etkileyi birşeyler giydi. Saçını da düzeltti. Artık hazırdı.
Sıra Joo Ran'ın evine gitmekteydi.
***
Joo Ran müzik dinlemeyi bırakmış guruldayan karnını susturmakla uğraşıyordu. Bu sırada kapı çaldı. Şarkı söylemeye devam ederek kapıyı açtı. Gördüğü kişi karşısında donmuştu. İşin kötüsü yanakları hızla kızarmıştı. Kimsenin karşısında veya sesini duyabilecekleri şekilde şarkı söylemezdi.
"Uh! Birlikte gideriz diye düşünmüştüm. Seni yanlız bırakmak istemedim."
"I-mm.. Teşekkürler. B-ben çantamı alıp geliyorum."
"Tamam!"***
"Sadece küçük hatalar.. Ama onları da görmezden geldiler."
"Oh! Bu iyi! Peki resim yapmak sana nasıl hissettiriyor?"
"Kendimi herkesden ayrı bir yerde gibi hissediyorum. Şarkı dinleyerek yapmayı daha çok seviyorum. Bence daha iyi yapmamı sağlıyor."Konuşma böyle uzayıp gitmekteydi ta ki Joo Ran'ın ayağında hissettiği ağırlıkla birden durmasına kadar. Luhan arkasına döndü ve baktığında Joo Ran tedirgin bir halde 'beni kurtar!' dercesine ona bakıyordu. Joo Ran yavaşça yüzünü ayaklarını görebiliceği şekilde eğdi. Ayağında yavru bir kedi vardı.
"Joo Ran, iyi görünmüyorsun. Ne oldu?"
" Ke-ke-kedi"
"Korkuyor musun?"
"B-ben.." sesi çıkmaz hale gelmişti. En sonunda ağzını 'yardım et!' diye oynattı.Luhan hızlı adımlarla Joo Ran'a doğru ilerledi ve kediyi aldı. Joo Ran dayanamadı. Gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu.
Küçükken yüzüne kedi attıkları için özellikle de kedilerden çok korkardı. Hayvanlara dokunamıyordu.
"Ah! Ağlama! Lütfen.."
Sarıldılar. Kedicik onları üzgün bir halde izliyordu. Yaptığı şey karşısında pişman olmuş gibi görünüyordu.
Joo Ran kediye döndü.
"Üzülme! Bu senin suçun değil." dedi
***
Luhan Elindeki kahvelerle Joo Ran'a doğru ilerledi. Joo Ran da malzemeleri hazırlamaya ara verip Luhan'a içten bir gülümseme sundu. Elindeki bardaklardan birini aldı ve teşekkür etti.
"Bu kadar büyük bir evde tek başına mı kalıyorsun?"
"Evet."
"Çok zor olmalı"
"Hayır. İşime gelmiyor değil"
"Oh! Temizlemek veya düzenlemek zor olmuyor mu?"
"İşte o kısım gerçekten de zor!"Joo Ran tekrar Luhan'ın mükemmel gözlerine takıldı. Tatlı suratını daha da harika hale getiriyorlardı. Yıllarca susuz ve aç hatta şarkı bile dinlemeden izleye bilirdi.
"Başlayalım mı?"
"Ha?"
"Resim. Başlamaya ne dersin?"
"Ah! Evet, evet başlayalım"Bu kadar şapşallık Joo Ran için bile fazlaydı.
Kalemliğinden bir kalem çıkardı.
"Ne çizmeliyiz?" dedi ve kalemi Luhan'a uzattı. Ardından kendi içinde aldı.
"Bir güle ne dersin?"
"Güzel!"İkiside aynı sayfaya çiziyordu. Bu yüzden çok yakındılar birbirlerine.
İkisi de aynı anda silgiye uzandı. El ele tutuşuşmuş gibilerdi. Ellerini çekip birbirlerinden özür dilediler.
Joo Ran içinden 'utançtan ölücem' diye geçirdi. Ardından kahvesinden bir yudum daha aldı.
"Joo Ran, okulu bitirince ne yapmayı planlıyorsun?"
"Huh? Ah! Eğer hayatıma biri girerse onunla evlenip güzel bir aileye sahip olmak istiyorum öncelikle. Sonra da ünlü bir ressam.."
"Güzelmiş. Peki 'hayatına giren' veya hoşlandığın biri var mı?"Joo Ran Birden gözlerini büyülttü ya kim olduğunu sorarsa?
"Evet, hoşlandığım birisi var"
Ne dediğinin farkına varması uzun sürmüştü.
"Ah! Yani büyük ihtimalle beni sevmiyor. Yok da denilebilir. Peki senin planların var mı?"
"Önce iş bulmalıyım. Böylelikle sevdiğim kişiyi mutlu edebilirim ve güzel bir aile"
"Seninki de güzelmiş. Rrsmin ne durumda?"
"Bitti sayılır."Joo Ran baktığında bir şakaya kurban gitmiş gibi hissediyordu. Resmi harikaydı!
"Luhan.. Bu müthiş!"
"Senin kadar değil"
"Teşekkür ederim"***
"Saat geç oluyor gitmeliyim. Her ne kadar yarın tatil olsa da."
"O zaman hazırlanmana yardım ediyim."
"Teşekkürler"
"Lafı mı olur?"***
"Luhan?"
"Evet?"
"Neden giyindin?"
"Seni eve bırakıcam."
"Kendim giderdim"
"Saat çok geç. Seni ben bırakırım."
"Ama buraya uzak."
"Gece yürüyüşlerini severim."***
JOO RAN'IN AĞZINDAN
Yürürken yüzüme düşen su damlası ile irkildim. Ve ondan sonrakilerle Luhan'a döndüm;
"Luhan, koş!" dedim ve elini tutup çekiştirdim.
***
Eve girdiğimizde ikimiz de sırılsıklamdık.
"Biraz bekle. En azından yavaşlar. Sanırım oppam birkaç kıyafetini bırakmıştı. Gel"
***
İkimizde kıyafetlerimizi değiştirdikten sonra koltuklara oturduk. Sessizlik canımı sıkmaya başlamıştı ki;
"Sence yavaşlamış mıdır?"
"Benden kaçmaya mı çalışıyorsun Lulu?" dedim ve aegyo yaptım.
"Oh! Tabii ki de hayır, sadece sana yük olmak istemiyorum."
"Ben sevdiklerimi yük olarak görmem!"Söylediklerimle varılan sonuç.. Olamaz!
"Yani ben arkadaşlarımı severim ve benim için asla yük olamzlar" dedim.
Ah! O mükemmel gülüş..
"Tamam, biraz daha durabilirim."
"Yaşasın Lulu!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçbiri Bize Engel Değil! // Luhan
Fanfic"Umrumda degil Joo Ran!" "Ama..." "Sen benimsin hiçbirşey bize engel değil!"