5

20 0 0
                                    

Medyadaki şarkıyı dinleyin lütfen.
EXO-K_Black Pearl

JOO RAN'IN AĞZINDAN

Mısır gevreğimi aldım ve televizyonun karşısına geçip tıkındım.

Dün gece gerçek miydi? Luhan benim evimde miydi?

Telefonuma gelen mesajla irkildim, çünkü üzerine oturmuşum.

Lulu'mm ♥♥♥

Uyanabildin mi? Sanki hiç uyanmayacak gibi uyuyordun. Belki de uyandırmaya kıyamadığımdandır. Bu gün birkaç arkadaşımla birlikte olucam. Gelmek ister misin?

Ah! Tabii ki de!

***

LUHAN'IN AĞZINDAN

Joo Ran <3

Eğer sorun olmazsa çok isterim!

Mesajı okuduktan sonra Min Jung'ı aradım.

Çalıyor.. Çalıyor.. Çalıyor..

"Evet?"
"Geliyor!"
"Güzel! Bir de.. Umm.."
"Min Jung? Ne oldu?"
"Ha Sup gelebilir. Sonuçta kuzenim ve bizde kalıyorlar şu anda. Yakalanmamaya çalışırım."
"Teşekkürler!"
"Joo Ran benim de arkadaşım olur mu?"
"Anlaşıcağınıza eminim. Şimdi, hazırlanmalıyım"

Joo Ran'a mesaj attım;

Bir saate orda oluruz :)

***

JOO RAN'IN AĞZINDAN

Mesaj!

Bir saate orda oluruz :)

Hazırlanmalıyım!

Etek mi? Pantolon mu? Yoksa şort mu giysem?

"Ah! Yardım etsene Pofuduk!"

Pofuduk benim hayali arkadaşım.

"Şort mu giymeliyim?"
*Kafasıyla onaylar*
"Üzerime?"
*Bordo bir tişörtü işaret eder*
"Teşekkürler Pofuduk!"
*Eğilir*

***

YAZARIN ANLATIMINDAN

Luhan arabanın durmasıyla kalbinin maraton koşmuş kadar hızlı attığını fark etti.

"Luhan, seni seviyor, değil mi? Korkmamalısın!"

Başıyla Min Jung'ı onayladı ve arabadan inip kapıya doğru ilerledi. Tereddütle zili çaldı. Kapı hafifçe açıldı. Joo Ran'ın endişeli bakışları belirdi aralıktan.

"Hazır mısın?"
"Cık!"
"Korkmamalısın. Hadi gel!"

Birden Joo Ran, Luhan'a sarıldı. Gözleri sıkıca kapalıydı.

"Yanında olucam. Eğer bir sorun olursa söyle lütfen."

***

"Selam! Ben Min Jung!"
"Ben de Kang Dae!"
"B-ben.. Joo Ran"

Joo Ran arkadaş edinmekte çok kötüydü. Ama onların bu tatlı ve sevecen halleri hoşuna gitmişti.

"Gidelim mi?"
"Nereye?"
"Luhan'da bilmiyor. Sadece ben ve Kang Dae."

***

"Woah! Burası harika!"
"Lulu! Buraya mı taşınsak?"

Hayranlıkla etrafı incelerken Min Jung'ın sesi herşeyi bozmuştu.

"Joo Ran yardım eder misin?"
"Oh! Tabii!"
"Kang Dae, hadi. İşini biliyorsun!"
"Ne işi?"

Joo Ran her zaman şapşallık yapardı ama bu sefer yerin dibine girdiğini hissetmişti.

"Önemli değil, bak şimdi şu piknik örtüsünü ve taşları al ve beni takip et"

***

Tam da istedikleri gibi gidiyordu herşey. Kang Dae ve Min Jung birşeyler uydurup yanlarından ayrılmıştı. Gün batımı harika görünüyordu.

"Luhan, böyle güzel bir günü benimle paylaştığın için teşekkürler"
"Önemli değil. Şey.. Joo Ran aca-"

Joo Ran'ın zil sesi bölmüştü onları.

"Alo?... Ne?... Tamam da.. Geliyorum!"
"Ne oldu?"
"Annem aradı. Soo Yun.. Gitmeliyim! B-ben çok üzgünüm."

Luhan ona hayal kırıklığı ile bakıyordu. Dayanamadı ve serıldı, küçük bir öpücük olmazsa olmazdı.

"Söz veriyorum, telafi edicem" dedi ve hızla ayrıldı.

Luhan görüşünün bulanıklaşmasıyla düşündü; Joo Ran ona ne yapıyordu?

***

Soo Yun yoğun bakıma alınmıştı. Joo Ran ise ilk arkadaşını kaybetmek istemiyordu. İlk defa iyi kalpli olması onu kötü etkilemişti, ölebilirdi de. Fakat birinin hayatını kurtarmıştı, tanrı onu sevdiklerine bağışlamalıydı yaşamayı hak ediyordu.

***

Min Jung endişeliydi. Luhan üç gündür ölü gibiydi. Ne birşeyler yiyordu ne de uyuyordu.

"Luhan biraz daha zorlarsan hastanelik olucaksın! Birazcık da olsa yemek yemiceğine emin misin?"
"Ama hala Joo Ran haber vermedi."
"Mesajı duruyor değil mi?"
"Evet, neden?"
"Hastanenin adını söylemişti, gidebiliriz!"

Luhan günlerdir konuşmazken şimdi konuşuyor ve hareket ediyordu.

***

Hastanelerde genellikle insanlar sessiz olur ve koşturmazlar. Ama Luhan heyecanına yenik düşmüştü. Günlerdir haber alamadığı Joo Ran'ı görücekti, değil mi?

Danışmaya gittiler;

"Soo Yun adında birini arıyoruz. Odası nerede?"
"İleriden sağa dönün kolidorun en sonunda"
"Teşekkürler"

Kapının önünde merakla bekleyenler vardı.

"Joo Ran nerde? Biliyor musunuz?"
"Oppa o dışarı çıktı"

***

Dışarıda yağmur yağıyordu ve Joo Ran çimenlere uzanmıştı. Her yer onun hıçkırıklarıyla inliyordu.

Hızla yanına gitti. Onu yerden kaldırdı ve kuru bir banka oturttu. Tuhaf bir histi. Onu gördüğü için mutlu mu olmalıydı? Yoksa ağladığı için üzgün mü?

Sırtındaki ceketi verdi. Hiç üşümüyordu. Tek düşünebildiği Joo Ran'dı.

"Ağlama lütfen. *Kalbini göstererek* Sen ağladıkça şuram acıyor."

Joo Ran şaşkınca ona bakıyordu. Birkaç hafta önce tanıştığı bir kişi için bu kadar değerliyken istese bile üzülemezdi. Biraz Luhan'ı izledikten sonra anlatmaya başladı;

"Soo Yun.. Yetimhanede tanıştık onunla. Hep yanımdaydı, bende öyle olmak isterdim. Bir ay önce yatılı okula gitmek istediğini ve uygun bir yer bulup kaydını yaptıracağını söyleyip Amerika'ya gitmişti. Geri geldiğinde ise trafik kazası geçirmiş. Ölme ihtimalinin yüksek olduğunu söylediler."

Luhan ne yapacağını bilmez bir haldeydi, saçlarından akan su damlacıkları onu daha çekici kılıyordu.

Joo Ran, Luhan'ın mükemmel gözlerinde kaybolmak ve üzüntüsünü geride bırakmak istiyordu. Ama yanlış birşeyler yapmak ve söylemekten korkuyordu.

"Luhan, omzunda uyumamda bir sakınca var mı?"
"Hayır, yok."

Luhan'a yaklaştı ve sarıldı. Yavaşça kafasını, Luhan'ın omzuna koydu.

"Sevdiğin biri var mı?"
"Evet, neden?"
"Sevdiğin kız mı? Yoksa hayatın mı?"
"O benim hayatım"

Joo Ran esnedi ve devam etti;

"Peki neden kalbin bu kadar hızlı atıyor?"
"Endişeli olduğumdandır"
"İyi geceler Lulu"
"İyi geceler Joo Ran"

Joo Ran, Luhan'ın boynuna bir öpücük bırakmıştı. Her zaman yanında olacağını inandığı kişiyeydi bu öpücük.

Hiçbiri Bize Engel Değil! // LuhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin