Çantamı kim bilir kaçıncı kez karıştırıp defterimi bulamamamın ardından, odamın kapısını açtım ve bağırdım.
"Armin!"
Cevap yok.
"ARMİN!!"
Hala cevap yok.
Oflayarak odadan çıktım ve salondan gelen güneş ışığı ile yerimden sıçradım. Hayır, vampir değilim. Yalnızca uzun süre karanlıkta kalarak mutasyon geçiriyorum.
Ya da o bana geçiriyor.Gözlerimi kısarak Armin'in kapısının önünde durdum.
Kapıyı çalacağımı düşünmediğinizi umuyorum.İçeri daldım ve Armin 'i ders çalışırken buldum. İçeri dalmamla kafasını kaldırdı ve korkmuş gözlerle bana baktı.
"Hey, kapıyı çalabilirdin."
"İki saattir sana sesleniyorum be. Yarın matematik sınavı var ve defterim hiçbir yerde yok. Sende mi?"
Pekala, sınavlara son gün çalışmak hobimdir. Dersi dinlemeye çalışırım ama pek bir şey anlamam, genelde tekrar da etmem. En azından not tutuyorum fakat şu an tek umut kaynağım olan matematik defterim ortada yok. Eğer bulamazsam boku yedim arkadaşlar. Çünkü gerçekten de hiçbir şey bilmiyorum.
"Bende değil."
Yavaşça yürüyerek ona yaklaştım ve dibine girip şirin yavru köpek bakışları atmaya çalıştım.
"Bana birkaç şey anlatırsın değil mi canım arkadaşım?"
Geri çekildi ve kitabını da beraberinde götürdü.
"Yarın benim de sınavım var Eren."
"Armin çalışmana bile gerek yok senin. Onun yerine bana bir şeyler öğret yoksa sınavdan kalacağım."
"Levi ile konuş. Aynı sınıfta değil misiniz zaten? Birlikte çalışırsınız işte. Çünkü benim gerçekten kendi dersime odaklanmam lazım. "
Kendi dersinin de amk.
" peki. " diyerek somurttum ve odadan çıktım. Ne kadar da yardımsever bir arkadaş ama.
Ayaklarımı yere süre süre odama yavaş bir şekilde geri döndüm. Önce bi an donakaldım, sonra kendime geldim ve yatağımın üstündeki telefona ilerledim.
Neden mi donakaldım?
Ev o kadar düzenliyken sadece benim odam çöplük gibi olunca insan ortam değiştirirken bir şok geçiriyor. Az önce yerdeki donlarımdan biri hareket etti. Eminim.Telefon rehberinde aşağı kaydım ve Levi yazısını gördüğümde durup aramaya bastım.
ÇalıyorÇalıyorÇalıyor
"Alo?"
"Levi! " diye bi anda bağırdığımda hemen sustum."Naber?"
"Ne var?" dedi bıkkın bir şekilde.
"Ben de iyiyim teşekkürler. Şimdi bizim yarın sınavımız var ya hani. Benim defterim sende mi diye soracaktım da."
"Bir bakayım." dedikten bir süre sonra sessizlik oldu. "Üzgünüm." dedi birkaç dakika sonra.
Sıçtım.
"Sanırım kalacağım.. "
...
"Hey Eren, " dedi Levi ben bir süre sessiz kalınca - bu süre içinde ben içimden kendime saydırıyordum- "Bilgisayarını aç."
"Ha?
"Hadi. " dedi ve telefonu kapattı.
Ne planlıyordu?
Şu an başka bir umudum olmadığından hızlıca bilgisayarı açtım ve yatağımda oturacak boş bir yer buldum - diğer kısımları kıyafet yığınları kaplıyor.. -Bir süre boş boş ekrana baktıktan sonra, görüntülü arama isteği belirdi ekranda bir anda.
Kabul etmemle kamerada Levi'ı görmem bir oldu. Ben onu görebiliyordum fakat odam o kadar karanlıktı ki büyük ihtimalle beni göremiyordu.
"Selam."
"Selam,"
"Eren,seni göremiyorum, aç şu perdelerini. "
Demiştim ben. Acaba vampir olduğumu söylesem ışığın böyle kalmasına izin verir miydi ki?
Homurdanarak oldukça zor bir şekilde yerleştiğim yerden kalkıp perdeleri açtım.
Aman Tanrım. Güneş...
Geri döndüğümde Levi 'ın önündeki bir kitapla uğraştığını fark ettim. Geri geldiğimi anlayınca başını kaldırdı ve kameraya baktı, fakat bakması ile kaşlarını çatması bir oldu. Böylece arkamdaki çöplüğü hatırladım.
"Odanı hiç toplamıyor musun sen? Ve bu halin ne? "
" Ne var ki halimd... " derken aynada kendimi gördüm ve yerimden sıçradım.
Özetle, darmadağan olmuş saçlar, altlarında siyah halkalar oluşmuş gözler ve üstümde bulunan pijma.
Bir süre baktıktan sonra konuşmaya devam etti,
" Şey için aradım, " dedi önündeki kitabı karıştırarak."Sınava çalıştırabilirim seni,"
"TEŞEKKÜR EDERİM "
" Tekrar etmeyeceğim iyi dinle. Ve şu arkandaki çöplük göz huzurumu bozuyor. "
~
Uyandığımda bir süre tavan ile bakıştım. Hava hala karanlık gibi görünüyordu, saat kaçtı ki? Ve yattığım yer oldukça rahatsızdı -üstünde yattığım tişört yığını yüzündenmiş-
Geç saate kadar çalışmıştık ve sanırım sonunda uyuyakalmıştım.
Soluma baktığımda bilgisayarın hala açık olduğunu fark ettim, hatta kameranın bile.
Levi da benim gibi uyuyakalmışa benziyordu, onu da aynı durumda gördüğümde gülümsedim.
Başını, masanın üstüne koyduğu kollarının üzerine yaslamış, ağzı hafif açık bir şekilde uyuyordu. Büyük ihtimalle derin bir uykuya dalmıştı.
Uyurkenki yüzünde olan masum ifadeye baktım. Hayır. Bu ifadeye aldanmayın, yemin ederim içinde bir şeytan var. Ciddiyim.
Kabul, dersi az çok anlamıştım ama soruları çözeceğimden şüphem vardı. Belki biraz daha çalışmalıydım fakat ses çıkarmadım, zaten yorgun görünüyordu.
Başımı yine aynı şekilde kıyafet yığınının üstüne koydum-yastığım nerede hiçbir fikrim yok- ve onu izlerken yeniden uykuya daldım.