Sınavdan adeta bir zombi gibi çıkmamın ardından, sıramın alt gözünde bulduğum matematik defterime tiksinerek baktım. Aslına bakarsanız, matematik defterime hep böyle bakarım. Bu sefer tiksinerek değil, tiskinerek baktım. Çok daha beteri.
Kısacası sınavı elime yüzüme bulaştırdım. Ve Levi büyük ihtimalle notumu duyunca (hatta matematikten kaldığımı duyunca) ağzıma edecektir. Onu o kadar uğraştırmam ve üstüne bir de sınavda kopya istememe bakılacak olursa haklı tabi.
Evet ondan kopya istedim.
Vermedi.
Karnımın gurultusu sessiz sınıfı adeta inletince, birkaç kişi dönüp baktı. Eh haklılar şimdi ben de sınıfta öyle dinazor sesi gibi bir ses duyunca dönüp bir bakarım. Sanırım teneffüste acilen gidip Armin'den para dilenmeliyim. Şimdi diyeceksiniz fakir misin, hayır değilim sadece çantamı evde unuttum. Hocanın ''Kendini de unutsaydın'' dediğini duyar gibi oluyorum..Keşke kendimi de unutsaydım...
Öğle arasına girdiğimizde, elimde Armin'in verdiği parayı sıkıca tutarak kantine adımımı attım. Neden o kadar sıkı bir şekilde tuttuğumu birazdan anlayacaksınız.
Hızlı davranmalıydım. Zilin çalması ile yaklaşan ayak seslerini duyabiliyordum. Yüzlerce... Yüzlerce ayak sesleri.. Her yerde..
Tam sandiviçlere yaklaşmışken, kantini öğrencilerin sesleri doldurdu. Yeterince hızlı davranamamıştım, gelen sürü ile geriye doğru sürüklenmeye başladım. Sandiviçimden çok çok uzaklara..
Ve sonra bu sürünün sebebini anladım, bugün pizza vardı. Elbette param ona yetmeyeceği için sandiviç ile yetinecektim. Tabi eğer bugün almayı başarabilirsem.
On beş dakika geçmesine rağmen, sıra (sıra bile yoktu artık, herkes birbirini itip kakıyordu ) çok az ilerlemişti. Sanırım bugün aç kalacağım, ha?
''Hey, Eren.''
Boynumda hissettiğim nefes ile yerimden sıçradım, döndüğümde Levi'ın elinde parası ile yanımda dikiliğini gördüm.
''AA SELAM.'' dedim ve gülmeye çalıştım. Sabahtan beri ondan uzak durmaya çalışıyordum çünkü eğer konuşursak sınavın nasıl geçtiğini soracağını biliyorum. Ve şu an dibimde olduğundan, o sorunun her an gelebileceği gerçeği bulunmakta. Buradan kaçmalıyım. HEMEN.
Sonuç olarak kaçma girişimlerim başarısızlıkla sonuçlandı, ilerlemeye çalışmamla geriye itilmem bir oldu.
'' Ee sınav-''
''Sen de mi pizza için geldin?'' dedim sözünü kesip. Bundan hoşlanmadığını biliyordum fakat en azından bir süre daha yaşamak istediğim için bunu yapmak zorundayım.
O ise kötü bir şekilde baktı, ardından başını evet anlamında sallayıp önüne döndü.
*
Pizza.
PİZZA.
Artık benim de bir pizzam var.
Elimdeki pizzaya ağzımın suyu aka aka bakarken bir yandan da Levi'ın peşinden ilerliyordum. Bahçeye çıktığımızda kim bilir kaç kere teşekkür etmeme rağmen tekrar teşekkür ettim. O da yine başını sallamakla yetindi.
Sandiviçlerin yanına bile yaklaşamamıştım, Levi bir şekilde insanların arasından geçerek iki dilim pizza almayı başarmıştı. Ben ise tüm bu süre boyunca sandiviçlere ulaşmaya çalışmış, yerimden çok az bile kıpırdayamamış ve geri kalan süreyi de Levi'ın elindeki pizzanın ikinci dilimine bakarak harcamıştım. Ve sanırım bakışlarımdan rahatsız olarak ikinci dilimi bana verdi.