Bölüm 3

1.7K 158 134
                                    

"Hey, at suratlı." dedim sırtüstü yattığım sıradan tavana bakarken, sınıfın diğer köşesindeki sıranın üstüne oturmuş Jean'a. "Ne var?" diye homurdandı, artık bir şey demiyordu böyle dememe. Sınıf bomboştu, okuldan kaçanlar dışında geri kalan kısım bahçede falandı herhalde. Biz ise iki gerizekalı, okula girip sınıftan telefonu aldıktan sonra geri çıkmaya çalışırken yakalanmıştık. Bir kere disiplin tehdidi aldıktan sonra, tekme tokat birbirimize dalmış ve ikinci bir kere daha tehdit edilmiştik. Galiba üçüncüde cidden göndereceklerdi, biz de tüm o dışarı çıkma uğraşlarımızdan vazgeçmiş ve hayattan bezmiş bir halde bu duruma gelmiştik.
"Sence de bizimkilere, gelemeyeceğimiz hakkında haber vermemiz gerekmez mi? "
"Doğru." dedi boş boş duvara bakarken. "Boşuna beklemesinler. Sen hallet."
Telefonumu elime aldım ve Levi'a onlara yetişemeyeceğimizi belirten bir mesaja attım. "Onların devam edeceğini söyledi." dedim hayal kırıklığıyla. 'Tamam, biz sizi okul çıkışına kadar bekleriz' falan diyeceklerini düşünmek bile saçmaydı tabi.
"Hepsi senin suçun, telefonunu niye unutuyorsun hem?" dedim hışımla, uzandığım sıradan doğrularak. "Şimdi onlarla birlikte eğleniyor olurduk."
"Sanki kasıtlı olarak yaptım, lan ben telefonumu niye bilerek burada bırakayım? Seninle burada yalnız kalmayı çok istiyormuşum gibi.. " oturduğu sıradan kalkarak yere doğru zıpladı."Ben sınıftan çıkıyorum, gidip biraz bahçede takılacağım."
Başımı tamam anlamında salladım. Kaçmayı tekrar deneyebilirdik fakat birkaç denememizin ardından sanırım bir hocayı kapıya dikme gereği hissetmişlerdi.
Canım sıkıldığında yana doğru döndüm fakat boşluğa düşerek yere alnımı da çarparak yapıştım. "Lanet-" alnımı tutarak yerimde doğruldum ve arka cebime tıktığım, muhtemelen ben sırada yattığım sürece altımda ezilmiş olan telefonumu elime aldım. Yeni mesaj gelmişti. Bizimkilerin olduğu whatsapp grubuna girdim.

WhatsApp Sohbeti

Connie: Öldünüz mü lan ahdjahsjahdjahd 💩
Marco : Jean ne durumdasınız??
Connie: Marco selam
Marco: Connie yanındayım ama olsun sana da selam
Krista: Arkadaşlar
Krista: Bir şey diyeceğim de biri gelse ya
Connie: Tuvalette misin sen hala lan
Krista: Kilitli kaldım ben burda
Connie: DHAKEHAKDHJAWHJAHEWJ BEN DE DİYORUM BU KIZ NİYE GELMEDİ FKALDJAKDJAJDJ
Connie: Ymir çıktı yola geliyor 💩
Connie: Bok emojisi sizce de çok hol değil mi 💩

Konuşmalarda pek de kayda değer bir şey göremeyince ben de sınıftan çıktım ve bahçeye inmeye karar verdim. Hava fazla bunaltmayacak şekilde sıcaktı, genelde oturduğumuz, okulun yan tarafında gözden uzaklarda kalan banka doğru ilerledim . Jean görünürde yoktu ama pek de umursadığım söylenemezdi, onun yüzünden bu durumdaydım sonuçta.
Banka oturmuş çimenleri sayarken, telefonum popomda titremeye başladığında ben de onunla birlikte titreyerek yerimden sıçradım. Telefon olduğunu anladığımda çıkardım ve ekrandaki Levi yazısını görür görmez açtım.
"Levi?"
"Eren! " diye bağırdığında telaşlandım."İyi misin? Bir sorun mu v-"
"Hayır, gerizekalı, kafanı kaldır bir.. "
Başımı kaldırdığımda duvarın üstünden bana orada olduğunu işaret eden Levi'ı gördüm. Okulun tel örgüsüz, arka bahçedeki tek duvarıydı bu. Pekala, o boyuyla nasıl oraya çıkmıştı bilmiyorum... Her neyse, bunu düşünmek kötü hissettiriyor.
" Sen.. Ne..? "
" İki saattir buradan sana işaret vermeye çalışıyorum, sense gitmiş çimenlere bakıyorsun bok beyinli... " şu an birbirimizi gördüğümüz halde telefondan konuşmamız cidden komik bir durumdu, bunun üzerine hızlıca yerimden kalktım ve üzerinde bulunduğu duvarın yanına gittim. Tamam, duvar o kadar da yüksek değilmiş.
" Üzgünüm, dalmışım. " dedim telefonu kapatıp cebime geri tıkarken. Duvardan bana doğru eğildi."Her neyse, sorun değil. Hadi" elini uzattı. Şaşkınlıkla önce ona baktım, ardından hocanın buraya bakıp bakmadığına. "Şey, beni kaldırabilecek misin?" bu saçma sorum üzerine ciddi misin sen? şeklinde bir bakış attı. "Soru sormadan elimi tutsan hoca görmeden çıkarırım seni buradan, hadi." dedi sabrının sonuna geldiği belli olan bir ses tonu ile. Tam onun elini tuttuğumda, kapıda durmuş olan coğrafya hocasının bize baktığını fark ettim.
"Lan- Oğlum napıyosunuz siz inin ordan! " bu tarafa doğru hızlıca gelmeye başladığını fark ettiğimizde önce ikimiz de birbirimize korku dolu bir bakış attık, ardından Levi kolumu da kavradı ve ondan beklemediğim bir güçle beni yukarı doğru çekti. Duvardaki bir boşluğa basıp destek alarak yukarı çıktım ve kollarımı duvarın üstüne koydum. Kendimi duvarın üstüne doğru çekerken, hala azıcık aşağıda kalmış bacaklarımdan bir tanesine zombi gibi yapıştı hoca. Ben korku oyunlarında böyle bir şey görmedim, bu ne lan?
"Hop, dön bakayım oğlum bir bana! "
Hayatta dönmezdim, suratımı bir görse ayvayı yerdim zaten, bütün sene boyu sözlü notları yerlerde sürünürdü. Zaten hoca benden pek hoşlanmıyordu, bir de okuldan kaçmaya çalışan öğrencinin ben olduğumu anlarsa hiç acımadan götürürdü müdüre.
" Gel lan buraya! " bacağımdan hayvan gibi çekerken Levi tutmasaydı az daha geriye, hocanın üstüne düşüyordum. Boşta kalan ayağımla hocanın diğer bacağımı tutan elini tekmelediğimde -kafasını tekmelemek elbette daha mantıklıydı, ama yemedi. - bırakmak zorunda kaldı. Ben de bu sürede Levi'ın da yardımıyla kendimi jet hızı ile yukarı çektim. Fakat çıkınca onun üstüne çullanmam sonucu ikimiz de yere -neyse ki bu sefer okulun dışına- kapaklandık.
" Ah- sırtım!! " yere sert bir şekilde çarptığım sırtım zonkluyordu, üstüme düşmüş olan Levi yukarıdan bana baktı.

Follow YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin