2.BÖLÜM
"merhaba arkadaşlar" bu ses hiç yabancı değil, bakışlarımı sesin geldiği yöne çevirmem ile donup kalmam bir oldu. Bu oydu, pis ukala onunda gözleri beni bulduğunda, göz göze gelmemiz bir oldu. Elini hafif kaldırdı, selam verir gibi pis, pis sırıtıp göz kırptı, sınıfa göz gezdirdi.
O sırada bende ayağa kalktım. "arkadaşlar kendimi takdim edeyim, Emir Köksal bundan sonra dans derslerini beraber yürüteceğiz. Gerçi 3 ay ama yinede iyi anlaşacağımızı düşünüyorum." deyip bana tekrar göz kırptı. Kahretsin işimiz var bununla, "ben kendimi tanıttığıma göre sıra sizde" deyip eliyle sağ tarafta en başta duran, Yasemin'e buyur der gibi işaret verdi. Ben o sırada Başak'ın yanına gittiğimde başak şaşkın bir şekilde kulağıma eğildi. Tedirgin bir ses tonuyla , "ben mi yanlış görüyorum yoksa bu gerçekten oto parktaki taş mı?" Başak'ın kulağına tıslayarak, " hayır hayatım parktaki ukala dümbeleği" ukalaya bakındığımda bana bakıp pis, pis sırıtıyordu. Başak'a döndüm, "3 ay mecbur idare edeceğiz."dememle kolumdan dürtülmem bir oldu. Arkama baktığımda murat, hadi der gibi baktı. ne anlamında başımı salladım murat, "sıra sende tanıt kendini" ah bir rezil olmam eksikti. "ben...benim çıkmam gerek" deyip çantamı aldığım gibi sınıftan çıktım.
Arabama ilerlerken telefonumun sesini duymamla elimi çantama attım. Telefona bakmadan açıp kulağıma götürdüm.Sıkkın bir ses tonuyla, "efendim" yiğit neşeli bir ses tonuyla, "nasılsın fıstık" sinirli bir ses tonuyla, "iyi değilim yiğit, bir şey mi oldu?" endişeli bir ses tonuyla, "ne oldu, babam mı yine?" çantamda anahtarımı ararken,"hayır, okulla ilgi canım sıkkın biraz" demesiyle "hım o zaman bir tanecik kardeşimle, yemek yiyelim diyorum ne dersin?" Arabanın anahtarını bulduktan sonra kilidini açtım ve arabaya bindim. "iyi olur vala yiğit" keyifli çıkan ses tonuyla, " tamam o zaman tatlım, her zamanki yere geç, bende 15 dakikaya gelirim yanına" demesiyle " tamam görüşürüz" "görüşürüz canım" dedikten sonra telefonu kapattım. Emniyet kemerimi bağladım, arabayı çalıştırdım.
Yiğitle şehir merkezinin dışında kalan, bütün Ankara'yı rahatlıkla izleyebileceğimiz bir mekanda buluşacaktık. Mekan'ın önüne geldiğimde, içeri girer girmez üst kata çıktım. Her zamanki gibi manzaranın olduğu masaya oturdum. Ankara'yı izlemeye daldığımda Yasin'in sesini duymamla ona döndüm. Yasin neşeli çıkan sesiyle, " oooo ikra abla hoş geldin, ne alırsın, ne vereyim sana" demesiyle tebessüm ettim. "nasılsın Yasin?" gülümseyerek, " iyim abla sen?" "iyi olamaya çalışıyorum." Yasin tebessüm ederek, " tek misin abla bugün?"demesiyle " yok yiğit'i gelecek birazdan" diğer masalardan, bir el kaldırıldı. Yasin 1 dakika dercesine sağ elinin işaret parmağını kaldırdı. "yiğit abi gelmeden bir şey alır mısın?" gülümseyip," yok canım yiğit gelince alıyım, sen müşterilerinle ilgilen" dememle tebessüm edip başını olumlu anlamında salladı.
Yarım saattir yiğit'i bekliyorum. Hala yok acaba bir şey mi oldu? elime telefonu almamla arkamdan gelen sesle arkamı döndüm. Yiğit üzgün bir ses tonuyla, " fıstığım kusura bakma geciktim." Gülümseyerek "az kalsın arayacaktım." Oda gülümsedi, " çok mu beklettim" demesiyle Yasin'in sesini duymam bir oldu. "hoş geldin yiğit abim ne alırsın?"yiğit bana baktı. " ne alırdınız leydim?" gülümseyip Yasin'e döndüm. " Yasin sen bana bol yoğurtlu her zamanki nazife ablanın mantısından büyük porsiyon, yanına da ayran olsun." dememle
" durum kritik galiba" yani der gibi kafamı salladım. Yiğitte benimle aynı siparişi verdi. Elimden tutu. " ee anlat bakalım, benim prensesimi kim bu hale getirdi?" yemekler gelene kadar kısa bir özet geçtim. Mantılar geldi, " anlayacağın yiğit bu aralar bol, bol buraya geleceğiz gibi" gülümseyerek, "desene mantı komasına sokacaksın 3 ay boyunca"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİM
Teen FictionArabadan indiğimde uzun boylu, iri yapılı, bir taş görüntü alanıma girdi. "araba kullanmayı bilmiyorsan neden o sürücü koltuğuna oturuyorsun" aaa hem taş, hem küstah " Ne diyorsun sen be, ben bir kere arabamı park edecekken sen geldin, vurdun bana...