Çizim Aşkına

40 1 2
                                    

Sabah yine bir ton düşünceyle uyandım. Dalgın dalgın okula giderken Merve bir şeyler olduğunu anlamış olacak ki Buğra'nın yanından ayrılıp koluma girdi. 'Söyle bakalım Bayan Picasso bugün yine ne entrikalar dönüyor'  Başımı iki yana sallayıp 'Zengin ölü babam bilin bakalım bu doğum günüme ne alıyor' dedim dalga geçer bir ses tonuyla. Merve hayretler içinde bana bakarken '18. yaş gününü bile düşünmüş mü sahiden bu adam? Ne baba ama be' diye cırladı Buğra'ya bakarak. Daha sonra aklına gelmiş olacak ki 'Yine tatil dimi ' diye sordu heyecanla. Gözlerimi devirip 'Hayır bu sefer ki bir araba' dedim düz bir ses tonuyla.

Okula gidene kadar konu hakkında yorum yaptı Buğra ve Merve ikilisi. Okula geldiğimizde kafamı dağıtmak adına resim defterimi ve kalemlerimi alıp kantinin en köşe masasına geçtim. Söz vermiştim kendimi kapıdan giren 3. kişiyi çizecektim bugün. Beklemeye başladım sabırla. Nihayet birisi girdi. Turuncu kıvırcık saçlı çilli oldukça şişman bir çocuk. eğer ilk sıradakini seçseydim işim zormuş anlaşılan. Kapıdan ikinci giren ise yelloz Kübra oldu. İyi ki buda değil çünkü ona baktığımı görse kesinlikle kavga çıkarırdı. Son olarak ise yani benim çizeceğim mankendeydi sıra. Meraklı gözlerle beklerken içeriye birisi adım attı. Yüzüne baktığım da gelenin Yağız olduğunu gördüm. Şu bizim Kübra yellozunun sevgilisi Yağız. Sıradakini beklesem mi çizsem mi diye ikilem yaşarken kendime verdiğim sözü tutmam gerektiği geldi aklıma. Alt tarafı bir resimdi sonuçta. Resim aşkına. Şöyle bir göz ucuyla baktığımda çizmeye çalıştım Mankenim Yağızı.. Çizerken fark ettim yüz hatlarını daha önce ona hiç bu kadar uzun bakmamıştım. Sert yüz hatları ona özgü bir karizma yaratıyor gibiydi. Düzgün kaşları, uzun kirpikleri, ufak burnu ve dolgun dudakları.. Gerçekten de yakışıklı birisiydi Yağız. Kumral saçları kahverengi gözleri, uzun boyu.. Gerçekten mankenlere taş çıkarır cinstendi. Gözleri ışıl ışıldı. gözleri mi ? Şuan Yağız kafasını kaldırmış o güzel gözlerini gözlerime dikmişti. Utançtan önümdeki resme odaklandım. Tam da gerçeği gibi çizmiştim. Resimde çizilmiş Yağız'da bana öyle bakınca toparlanıp gitmem gerektiğini düşündüm. Herşeyi toparlamış kantinden tam çıkıyordum ki ellerim kaslı bir göğüsle buluştu. Birine çarpmıştım sanırım eliyle sırtımı tutup düşmemem için denge sağlarken kafamı kaldırıp bu yumuşak elin kime ait olduğunu görmek istedim. Işıl ışıl bir çift göz hiçte yabancı değildi. Bilindik bir kahveydi bu. Okşayan nefesi, inip çıkan göğüs kafesi beni kır bahçelerine götürürken bir cırlamayla irkildim. Bizim Yelloz Kübra'nın cırlaması.

'Sevgilimin kemiklerini kırdın pislik çek şu pençelerini aşkımdan' Çarptığım kişinin Yağız olduğunu anlamak zor değildi. Ben utanmışçasına ondan uzaklaşmaya çalışırken Yağızın sesini duydum. 'İyi misin'.. ve daha sonra Yellozun 'Yağız aşkııım canın yandı mı? Önüne bakmayı bile bilmiyorlar şuna bak' Kendimi dışarıya güç bela atmıştım. En çokta kendime kızıyordum dikkatsizliğim yüzünden.

Elimde ki resme baktım gerçektende çok güzel olmuştu. Gerçek gibi.. En beğendiğim resmim bu oldu birden bire. Eve gidip çizimlerimin olduğu masaya koydum resmi elbet bir gün işe yarardı. 

Merve'yle sözleşmiştik bugün sinemaya gidecektik daha sonra Merve'ler de kalacaktım. Dışarı çıktığımda beklemeye başladım sözde Merve hanım gelip beni alacaktı. Caddenin köşesinden nihayet sesler duydum daha sonra da gözümü alan bir çift far. Merve'nin ehliyeti olmadığına göre Buğra da mı bizimle gelecekti yoksa? Yanımda duran aracın içine doğru baktığımda Merve arkada tek başına oturuyordu. Direksiyonda ise abisi Cenk vardı. 

Kapıyı açıp arka koltuğa yerleştim. Merve'ye uzaktan bir öpücük atıp Cenk'e başımla selam verdim. Kız kıza olacaktık sözde bakışımı Merve'ye gönderdiğimde Merve savunmaya geçti. 'Valla ben abime gelme diye ısrar ettim ama neymiş efendim bu saatte bizi yalnız bırakması doğru olmazmış. Sanki ilk defa dışarıya çıkıyoruz ' diye sitem etti abisine.




Mayıs PapatyalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin