"Tanrı bu şehri yaratmadan önce tam iki kere düşündü."
Diye başladı kahin rudlog. Herkes kahin rudlogun tanrıyla bir antlaşması olduğunu düşünüyordu.eskimiş paslı sözlerini sürdürdü: "evet! Burası bir zamanlar onun yürüdüğü yerlerdi. Ve her bir ayak izinden uçsuz bucaksız ormanlar yükseldi. Ve tanrı bunları görüp son düşüncesinin ne kadar yanlış olduğunu anladı." İşte herşey kahin rudlogun son cümlesinden sonra koptu.
Tanrı yanlış karar veremezdi. Bu tam anlamıyla inkansızdı! Topluluğun içinde oturan mieny, kafasında teyzesinin çiftliğinde bir zaman cirit atan hayali sotlebuck solucanları dolanıp duruyordu. "Tanrı yücedir, tanrı koca bir kahraman ve akılalmaz derecede kusursuzdur ve bu kahin tanrının yanlış düşüncelerinden dolayı şuan nefes aldığımızı söylüyor. Biri yanılıyordu. Ama bu kimdi?
İnsanın yaratılışından sonra zomadyanlar yaratılmış ama onlar kahinin dediğine göre kendilerini beğenmeyip tanrıya isyan edip insanlara savaş açmışlardı.
Mieny'nin aklında yine o solucanlar kıvranıyordu," kızıltepelerden gelen o uzun ve dondurucu sonbahardan sonra doğu ormanlarına da girişler yasaklanmıştı. İnsanlar, güneydeki gomwick tepelerinden sonra güney ormanlarının kaybı, insanları dünyadan biraz daha koparıyordu. Kasaba İnsanları eskisi gibi değildi. Daha soyut yaşıyorlardı,endişeliydiler. Ellerinden pek birşey gelmediği için durumu hemencecik kabullenmiştiler. Biri hariç MİENY!
Solucanlarla sorular, sorularla şüpheler ve onla da birşeyler başarma hissi mieny'nin iliklerine kadar işlemeye başlıyordu. "
Demek ki tanrının ilk düşüncesi bizdik sonra yarattığı bu topraklara inip yürümeye başladığında bastığı yerlerden orman çıkacağını tahmin etmiyordu. Çünkü o bu dünyaya ilk defa geliyordu. Özü yer kabuğuna damladığında ise canlılık bitiveriyordu bastığı yere. Ve tanrı o zaman düşündü. Özümün temas ettiği bu topraklar kutsal olmayı hak ediyor ve buralarda çok özel bir yaratığa can verdi. Bir şey ters gitmişti. Daha önce tanrı insanlar üzerinde çalışırken kendi çalışma odasında onlarla özellikler ilgilenmişti. Dünyada ayak bastığı yerleri görünce müthiş bir kibre tutuldu. Kendi ihtişamıyla gurur duyuyordu. O anda ikinci kutsal yaratığın içindeki bir maddeyi dünyadan ekledi çünkü kibri gözünü kör etmişti ve çalışma odasındaki malzemeleri kullanmamıştı. İşte karşısında şekilsiz ve çok değişik bir canlı vardı. Ve tanrı yanlış yaptığını ağzından kaçırdı. O anda yaratılan yaratık duydu, tanrıyı suçladı ve bir anda binlerce oldular herbiri diğerine az önce olanları büyük bir heycanla ve hışımla birbirlerine fısıldıyordu. Tanrı neye uğradığını şaşırdı ve üzerlerine lanetler savurarak ortadan hemence kayboldu"
Mieny düşüncelerinden uyanırken kahinle göz göze geldi. "Doğru yoldasın" sesi mırıldanır gibi çıkmıştı. Ve davam ederek tanrının böyle dediğini söyledi ve tekrar eski heyecanına topluluğa döndü. eskilerdeki bir hikayeyi yüzüncü defa anlatıyordu. Mieny bunun tanrının ona gönderdiği bir mesaj olarak anlamıştı. Bu his heyecanlanmasına neden oldu. Biraz sonra yine aynı şey oldu. Bu sefer bir öncekine yakın bir cümleydi. Yani aynı anlamdaydı.
Biraz sonra mieny güney ormanlarına bakması gerektiğini düşündü. Kahin bir anda alevlenip onu desteklercesine atıldı çok doğru bir karar hemen gidilmeli! Bu cümlesini heyecanla söyleyip devamında sakin bir şekilde başka bir hikayeye bağlamıştı. Ama bunu söylerken gözünü kaçırmıştı. Mieny bir an tanrının kendi işini kendisine yaptırmak istediğini düşündü ve tanrının ne kadar aciz olduğunu düşündü. Kahin bu sefer sakin bir şekilde " şansını zorlamamalısın evlat" dedi. Mieny neye uğradığını şaşırmıştı. Yarın ilk iş güneyin mühürlenen ormanlarına gidecekti.