Üç

97 23 5
                                    

  Ertesi gün her yerim tutulmuş bir şekilde uyandım. Lanet olsun, iki dakika kıçımı kaldırıp yatağa gidemedim ve bedeli ağır oldu. Söylene söylene banyoya gittim ve kendime geldim. Yumurta pişirdim ve kahvaltılık bir şeyler çıkardım. Yemek yapmaktan hiç anlamazdım, bu konuda çok beceriksizim. Üstümü başımı değiştirip dağ evinden ayrıldım, bugün bara da depoya da gitmeyeceğim. Sahra' yı arayıp okula gelmelerini istedim. Okula neredeyse hiç uğramazdım, niye uğrayayım ki ben zaten yolumu seçtim. 'Şuan niye gidiyorsun' derseniz arada bir gözüküp patronun hep ben olduğumu unutturmamam gerek. Ben olmayınca kendilerini bir şey sanıyorlar, ben kendimi ortaya çıkarınca da yavru kedi gibi oluyorlar. Okulun giriş kapısınında önünde durdum ve bunları beklemeye başladım tabii o sırada da boş durmayıp bir sigara yaktım. Ben sigaramı içerken okula girenler bana bakıyor ve fısıldaşıyordu ee uzun zamandır yoktum beni beklemiyorlardı kesin. Dışarıda olduğu gibi okulda da çok belalıyım. Her okula gelişimde muhakkak bir kavga çıkıyor ve birileri yaralanıyor. Genellikle (her zaman) ben kazanıyorum ve herkes kimin patron olduğunu görüyor. Sonunda Sahragil gelebildi. Onlar gelince vakit kaybetmeden okul kapısından içeri girdim tamda beklediğim gibi okuldaki herkes bize bakıyor. Kızların bir kısmı kıskançlık bir kısmı korkuyla bakıyor. Onlar dahada kıskansın diye Koray'ın koluna girdim, bunu gören Sahra da diğer koluna girdi ve öyle ilerlemeye başladık. Koray Bey'in keyfine diyecek yoktu tabii iki güzel ve sert kız kolları arasında. Tam kapının önüne gelince hiç beklenmeyecek bir şey oldu ve biri bana çok kötü çarptı. Ben durur muyum, hayır. Başladım ağzıma geleni saymaya. 

 Önüne baksana lan, kör müsün? Kimsin de bana çarpacak cesareti kendinde görüyorsun?! 

 Ben özür dilerim. Sizi görmemişim. Kekeliyordu, neden bu ses bu kadar tanıdık geliyor. Yüzüne baktığımda hayatımın en büyük şokunu yaşadım. 

Sen.....N-Nasıl ? O da beni görmemişti ve beni görünce donup kaldı. Tıpkı onun gibi bende donup kaldım.

Korkusuz kız, inanamıyorum bu sensin!!! Ve daha ne olduğunu anlayamadan üstüme atlayıp beni boğacak şekilde sarılmaya başladı. Nefessiz kalınca dank etti. Ben şuan okuldaydım ve herkes bana bakıyordu. Hızla onu kendimden ayırdım ve etrafıma baktım. Kahretsin! Herkes bize bakıyor ve fısıldaşıyordu. Neden bana sarıldığını çözmeye çalışıyorlardı. Koray çok sinirliydi, damarları çıkmış ellerini yumruk yapmıştı, Sahra desen put gibi kalmış kımıldayamıyordu. Hızla bizim salağın bileğinden tutup onu okulun arkasındaki küçük alana götürdüm.

 Sen ne yaptığını sanıyorsun, herkes bizi konuşuyor. Ben şimdi ne yapacağım?

 Konuşurlarsa konuşsunlar. Bırak şimdi onları, ne kadar özlemişim seni dedi ve tekrar sarıldı. Ağzımı açtım ama hiçbir şey demeden tekrar kapattım ve bu sefer bende ona sımısıkı sarıldım. Bende onu çok özlemiştim. Bir müddet böyle durduktan sonra ayrıldık ve ben hiç düşünmeden çok ağır sayılmayacak şekilde ona yumruk attım. Attığım an çığlığı bastı. 

 Ya ne yapıyorsun üç yıldır görmüyorum karşılaşınca yumruk yiyorum. Where is the adalet?

Bir insan hem sitem edip hemde nasıl güldürebilir. İstemeden güldüm güldüğümü görünce bir yandan yumruk attığım yeri tutarken bir yandan da o da güldü.

 Canını boştan yere yakmadım herhalde, yanımdan ayrıldığında herkesin cezanı çekmiş biri olduğunu düşünmeli aksi takdirde belaya bulaşırsın ve ben senin beladan uzak durmanı istiyorum ve sen ne zamandır bizim okulda okuyorsun? 

  Bu yıl son senem birden beri buradayım. Ama seni hiç burada görmemiştim.

 Çok nadir okula uğrarım, uğradığım zamanda hep bir kavga çıkar ve hakimiyetin elimde olduğunu gösteririm.  

 Benim yanımda seni kurtardığım yerdeki gibi ol korkusuz kız, belalı halini değil, asıl seni bilmek istiyorum hep.

Kalbim biranda yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Afalladım, neden şimdi böyle dedi ki beni etkisiz bırakıyor. Kendimi kaybettiğimi görmemesi için hızlı bir şekilde toparlandım ve onu kolundan tutup öne hafif bir şekilde ittim.

Hadi, neden bu kadar uzun sürdüğünden dedikodu çıkacak şimdi. Yeterince göze battık zaten daha fazlasına gerek yok. 

Ne yani okulda benimle konuşmayacak mısın? 

Bak, okulda seninle konuşamam. Başın belaya girer. Konuşmak için o gün ki çatıda buluşalım. Yarın saat dokuzda, tamam mı?

Madem burada senin kuralların geçer meşhur kız, peki öyle olsun.

 Hızlıca onun yanından ayrılıp sınıfa gittim. Herkes bana bakıyordu, Koray aniden sıradan kalkıp kolumu tuttu ve beni dışarıya sürüklemeye başladı. Şaşkınlığımı atlattıktan sonra hızla ondan kurtulmaya çalıştım ama öyle sıkı tutuyordu ki kurtulmamın imkanı yoktu. Beni daha demin onunla konuştuğum alana getirdi ve kolumu bırakmadan duvara vurdu. Avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Bende onun sözünün bitmesini bekliyordum.

O kim oluyor da sana sarılıyor lan! Bunca yıl yanında olup ben bile sana sarılamamışken o bunu nasıl yapabiliyor! Üstelik onu dövmek yerine götürüyorsun, kim lan o piç?! Konuşsana lan ne susuyorsun!

Bitti mi? 

Ne? Bitti!!

İyi, ben gidiyorum.

Hiçbir yere gidemezsin!! Bana cevap ver, kim lan o?

Sanane lan sanane. Sen kimsin de benden hesap soruyorsun. Bırak lan kolumu!

Ben böyle söyleyince kaskatı kaldı ve sonra elektrik çarpmış gibi elimi hızla çekti. Gözlerinden hayal kırıklığı, hüzün, sinir ve daha anlayamadığım bir sürü ifade geçti. Sonra ruhsuz bir ifadeye bürünüp:

Doğru ben kimim ki senin gel dediğinde gelen git dediğinde giden köpeğinim bu kadar. 

Şey.. bunu beklemiyordum. Sanırım onu fazla kırdım ama o kırılmazdı ki her bağırdığımda dalgaya alır, kendini suçlu bulurdu. Ben yanımda olan Koray' ı kaybettim. BU ACITTI.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 02, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Asla Değişmem (Şimdilik Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin