.

22 0 1
                                    

Sonuna kadar açılmış camdan içeri soğuk soğuk esen rüzgar iki sıcak bedenin üzerine geliyordu. Hafiften üşüyen bedenler,bedenlerin üzerinde diken diken olan tüyler,uyku aleminde olan ruhları rahatsız ediyordu. Bedenlerden birinin yavaşça gözleri açıldı. Vücudu buz kesmişti. Bakışları odanın her yerinde dolaştı,üzerine örtebileceği bir şeyler arıyordu. Yatağa en uzak köşede bulunan kahverengi çelik,gri demir işlemeli dış kapının altında lacivert pikeyi gördü, kendini mıknatıs gibi çeken yataktan hiç bir azasını kaldıramıyordu. Üşenmişti hareket etmeye. Soluna doğru döndü. İşte bedenini ısıtacak örtüyü bulmuştu. Yavaşça pürüzsüz vücudunu ölü gibi yatan koca bedenin üzerine bıraktı. Belini saran eller ve bacaklarının kıstırıldığı bacakları hissederek gülümsedi. Hafif sigara ve ter karışımı ona has kokuyu küçük burun deliklerinden içeri çekerek ciğerlerine hapsetti ve elmacık kemiklerinin şekil almasını sağlayarak dudaklarını büzüp çenesine öpücük kondurdu. Huzur bu muydu? Başını adamın göğüsüne yaslayarak gözlerini kapattı. Güzel bir uyku çekmek onunda hakkıydı.

...
-Lanet olsun kapatın şu perdeyi! Sert sesiyle odayı inletircesine bağırdı. Üzerindeki bedenin sıçramasıyla hata yaptığını anladı onu uyandırmak istememişti. Kısa saçlarını geriye atarak başını kaldırdı üzerindeki beden. Ah o ısırılası minik burnu tanrım,kavisli kaşları,tapılası dolgunlukta olan tozpembe şekilli dudakları,geceden kalma olduklarını belli eden mavi büyük gözlerinden akmış siyah makyajı ve dağılmış gece siyahı saçları. "Bu tapılası güzellik." Diye geçirdi içinden. Ne güzel bakıyordu o öyle.
- Gece saçlım.
- Adam!
Sesindeki lanet olası zevk veren tını,boğazından çıkan ufak hırıltı kulağa bir şiir gibi gelen ufacık sahiplenme kelimesinin altından çıkarılabilecek derin anlamlar. Adamın sabrını zorlayacak bir ana itekleyen dakikalardan küçük saniyeler. Daha fazla dayanamayan adam yavaşça gece saçlısının dudaklarına uzandı. Dil,dudak,tükürük ve bir tutam da şehvet işte bu tüyler ürperten büyük iksir. Kısa süren sihirli an dan sonra ayrılan dudakların üzerine,uzandığı bedenden destek alarak ayağa kalktı kadın.
- Ben bir banyoya gideyim.
- Çok oyalanma,çay koy da içelim.
- Peki adam.
Kadın sakin adımlarla banyoya ilerledi ilerlerken ayaklarına takılan dün gecenin kırıntılarını da yolundan çekip bir köşeye atıyordu. Adamsa kadının aheste yürüyüşüne ayak uyduran kıvrımlarını izleyerek yatakta daha rahat olabilmek için konumlanmaya çalışıyordu. Kadın banyoya girdiğinde adam boş bakışlarla etrafını taradı. Onu ortalıkta görmemek fakat varlığını hissetmek ne kadarda iğrenç bir duyguydu sertçe seslendi.
- Kapını aç.
Banyo aynasının önünde boynundaki izleri süzüyordu kadın o ara adamın sert sesiyle irkildi. İtaat ederek kapıyı açtı. Bu davranışları kendine yakıştıramıyordu. Sert tavırları,dişli vahşi halleri bu adamın karşısında yok oluyordu. İsteksizce itaat ediyordu ona. Adamın gözlerinin içine bakarak kapıdan uzaklaştı ve aynanın karşısına geri döndü.
Adam kadının son bakışında erimişti. Açık kapıdan ayna karşısında rutin işlerini görürken bir yandan da fark etmeden kalçalarını adamın önüne seriyordu kadın.
Birden kulağının dibinde zırlayan çalar saatle elini sol taraftaki komidinin üzerine savurdu adam. Saat yere düşüp parçalarına ayrılarak kesmişti sesini. Şehir güzelinin küfrüyle bakışlarını ona çevirdi.
-Siktir yarım saatim var.
-Fazlaymış.
- Behzat delirtme beni ne fazlası Allah aşkına.
- Esila sesini yükseltme bana.
Adam kaşlarını çatarak kükremişti kadınına. Başının altındaki yastığı başının üzerine koyarak gözlerini kapattı uykusu vardı uyumalıydı. Esila adamın umursamaz tavrına aldırmadan kıyafetlerini giyinip mutfağa geçti. Ocağa çay koyup masayı hazırladı bir kişilik çatal,bıçak,çay bardağı,birkaç dilim ekmek ve büyük bir kase siyah zeytinin yanında diğer kahvaltılıklar. Masanın üzerinden gözlerini gezdirerek gülümsedi adam masaya oturduğunda kasede zeytin kalmayacağına emindi. Ocakta kaynayan çayın sesini duyduğunda tezgah pislenmesin diye lavabonun üzerinde demleyerek adama seslendi.
- Behzat kahvaltı hazır.
Çaydanlığı masanın üzerine koyarken yatağın üzerinde tepkisiz yatan adamı görünce gülümsedi yatağın yanına giderek üzerine doğru eğildi.
-Behzat uyanırmısın canım kahvaltı hazır.
Adam istifini bozmadan aynı şekilde yatıyordu. Kadın adamın boynuna doğru yaklaşarak ufak bir öpücük kondurdu öptüğü yerde dilini gezdirdi ve dudaklarının arasına alıp emdi. Adam birden hırlayarak kadının beline elini atıp kadını altına aldı.
-Esila ne yapıyorsun?
- Uyanmadın bende böyle uyandırayım dedim.
Kafasını biraz daha eğerek kadınla nefeslerinin birbirine girmesine sebep oldu.
-İşe gitmek istemiyormusun Şehir güzelim.
-istiyorum bayım kalk üzerimden.
- Gece benden çekeceğiniz var bayan buyrun.
Adam bedenini sag tarafa atarak kadına kalkması için seçenek tanıdı. Kadın hızlı adımlarla çantasını alarak adama öpücük yollayıp evden dışarı çıktı.
Giydiği kahverengi babetleriyle uyumlu bordo transparan eteginin beline soktuğu lacivert gömleğini düzelterek saçlarını geriye doğru savurdu. Bakkala uğrayarak.
- Günaydın Adem abi.
- Günaydın her zamankinden mi? Diyerek gülümsedi adam.
-Evet abi her zamankinden. Aman az paket varsa Behzata ayır yoksa başının etini yer ha. Diyerek bakkal Ademin gülümsemesine karşılık verip uzattıklarını alarak kapıya doğru ilerledi Esila.
-Ayırdım kızım için rahat olsun.
-Sağol Adem abi hayırlı işler sana.

...
-Alo buyur abi.
-Naptın oğlum kızla aran nasıl.
-Güvendi abi. Sesi titremişti.
-Hayırdır sende ona güvenmiş gibisin.
-Hayır abi güvenmedim. Gözleri dolarken çıkmıştı bu sözler titreyen dudaklarından.
-Unutma çocuk onu aldığın limana geri bırakacaksın. Unutma...

/Devam edecek.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 06, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karartılar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin