Kendini parmak uçlarında durmaya zorlayarak adımlarını atmaya devam etti küçük adam. Sanki eve yeni bir bakıcı değilde Hitit kralı gelmiş gibi sessiz ve temkinliydi hareketleri. Lavabonun kapısını yavaşca açarak içeri daldı. Biraz daha yavaş davransaydı mesanesi heran patlayabilirdi.
Rahatlamış bir şekilde lavobadan çıkarken biran evvel sabah olsun istiyordu. Odasının hemen yanında bulunan eşyaları daha iki gün evvel yerleştirilmiş olan büyük beyaz kapanın ardındaki odanın önünde durdu. Ufak kulaklarını beyaz kapıya yaslayarak içeride sakince alınıp verilen nefesi duymak istedi.
Ancak şu kalın tahta kapıların lanet ses geçirmeyen özelliği onun o aşkına engel olmuyordu. Yavaşca kapının kolunu indirerek içeri ufak adımlarla girdi. O an burnuna dolan o muhetşem vanilya kokusu biran sersemlemesine neden oldu. Genç adamın o anda düşündüğü tek şey bu kokunun yanında olmaktı.
Büyük turkuaz yatağın yanına yaklaştığında ufak bedenini kocaman bir koku sarmıştı. Yoktu! Bu imkânsızdı. Kuicük adam hızla yatağın üstüne çıkarak bir yandan odayı kolaçan ediyor diyer yandan da yatakta sinirinden tepiniyordu.
O masmavi gözlerinde kalbi kadar berrak damlacıklar çoktan birikmeye başlamıştı bile. Aradığı şeyi bulamamanın verdiği duygu karmaşasıyla hızla yatağın içine çöktü.
Biran kulağını dolduran tuhaf sesle irkilerek yerinden fırladı.Genç kız tam uykuya dalmışken karnında hissettiği şiddetli baskıyla acıyla inledi. Başının üzerine çektiği yorganı hızla açarak neler olduğunu anlamaya çalıştı.
Onu karşılayan dolmuş mavi gözler ile korkusu daha da artmaya başladı."Eren, noldu bir tanem?"
Küçük adam hâlâ neler olduğunu anlayamamış gibi etrafına korkulu bakışlarla bakınıyordu. Etrafını saran kollarla biran kendini sıcak ve yumuşak bir yerde buldu. Kafasını şaşkınlıkla havaya kaldırdığında kendisini karşılayan korkmuş ifadeli güzel yüzle içini kaplayan korku biran yerini tuhaf bir duyguya bırakmıştı.
Derin bir nefes alarak o sıcak bedene sarıldı sıkıca."Gittin sandım" diye mırıldandı bir kediyi aratmayacak biçimde. Genç kızın uzun parmakları anında küçük adamın saçlarına götürdü. Eren'in sabah ailesi giderken arkalarından bakışı aklına gelince bu şekilde düşünmesini anlayabiliyordu. Kaybetme duygusu ufak bedeninde kalbinden fazla yer kaplıyordu. Aklına gelen fikirle küçük adamı kendinsinden biraz uzaklaştırdı. Bu davranışı küçük adamı korkutmaya yetmişti. Bunun farkına vararark sağ elini yüzüne götürerek okşadı.
" Küçük afacan, benimle uyumak ister misin?"
Eren genç kızın kendisine küçük afacan demesine biraz darılsada aldığı teklif bunu unutturmaya yetmişti.
Gözlerinin içi gülerek kafasını sallayan çocuğa bakarak kafasını yastığa bıraktı genç kız. Sabah yorucu bir gün olacağına emindi bu nedenle biran önce uyumak istiyordu.
Ses çıkarmamak için parmak uçlarına basarak merdivenleri inmeye başladı. Ne kadar sessiz olmaya çalışırsa çalışsın abisine karşı olan sinirinden dolayı pek de başarılı olduğu söylenemezdi. Hızla bahçeye çıkarken kapıyı çarpmayı da eksik etmemişti. Ufak kulübeye doğru hızlı adımlarla yürürken içinde ki duygu karmaşası iyiden iyiye artıyordu.
Pofuduk'u görür görmez hızını iyice arttırdı. Hızını arttırmasıyla kendisini yerde bulması bir olmuştu. İşte bu kadarı o inci tanelerinin süzülmesine yetmişti. Havlayarak başucuna gelen Pofuduk'a sarıldı.
Bir tek o ve abisi vardı zaten yanında. Ama bu sabah abisini de kaybetmişti. O da bırakmıştı kendisini.
Köpegin tüyleriyle oynarken bir yandan da kendi kendine konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dadı
Teen Fictionİnsan geçmişini düzeltemez ancak geleceğine kendisi şekil verir. Hayat buydu işte, yeri geldiğinde tüm acılarını üstüne yıktığı gibi kimi zaman da mutluluğa boğar seni.Merve.. Aile sevgisinden yoksun büyümüs bir kız. Ancak onların hayattan kopup gi...