Multimedia Serin ve giydiği kıyafetler.
İyi okumalarr :)
"Hastaneye gidiyoruz kızlar"
bir an ne olduğunu şaşırdım. Sizde ölümden dönüp uykunuzdan hunharca uyandırılsaydınız, bir bok anlamazdınız. Doruk o kadar telaşlıydı ve sinirliydi ki sormamayı tercih ettim. Nasıl olsa hastanede öğrenirdim ama içim içimi yiyordu. Ve üzüldüğüm tek nokta, çok meraklıydım.
Taksi bir hastanenin önünde durdu.
Sonunda diye geçirdim içimden çünkü patlayacaktım. Doruk bizi beklemeden koşar adımlarla hastaneye gitti. Arkasından ben ve Serin de koştuk. Çok değer verdiği biriydi galiba. Hastaneye girdiğimizde kadınla Doruk konuşuyordu. Kadın bilgisayardan birşeye bakıp Doruk'a söylüyordu. Biraz daha yaklaştığımızda kadın "2.kat yoğun bakımda ama onu şuan göre-" Doruk, kadın sözünü bitiremeden asansöre yöneldi. Asansör bir katta bekletildiği için gelmedi. Doruk "BIRAKIN LAN ŞU ASANSÖRÜ!" Diye bağırıp asansörün kapısına tekme attı. Çıldırmış gibiydi. İlk tanıştığımız yumuşak halinden eser kalmamıştı. Merdivenlere yöneldi ve 3'er 5'er merdivenleri çıktı. Bende destek olmak için ona peşinden gidip yetişmeye çalışmaya çalışıyordum. İkinci kata geldiğimde doktorla konuşurken buldum onu. Yıkılmış bir durumda etrafa bakıyordu. Doktor yanından gittiğinde duvarın yanına çöküp sesli bir şekilde yutkundu. Bende yanına gittim ve onun gibi cenin pozisyonu alıp yanına oturdum. Bir insan nasıl teselli edilir bilmem ki."Anlatmak istermisin?"
Diye sorduğumda bana kısa bir bakış attı ve konuşmaya başladı.
"Uygar.. En yakın arkadaşım yani. Bonzaiden komada şuan ve kurtulma şansı %10. Herşeyi anlıyorum ama en yakın arkadaşımın vücuduna uyuşturucu pisliği giriyor, o bedenine neşter giriyor, ama ben yanına giremiyorum"
dediğinde yutkundum. Haklıydı, zaten o doktor değilmiydi? Neden giremiyordu?
"Sen doktor değilmisin? Neden giremiyorsun?
"Uzmanlık alanım değil, daha doktor olmadım staj gördüğüm ilk gün ve bu hastanede çalışmıyorum. Onlar için yeterli bahaneler bunlar"
"Çok mu korkuyorsun?"
"Tek varlığım o ve bonzai laneti yüzünden şuan acı çekiyor. Eğer yaşarsa" biraz durdu ve yutkundu. Canı acıyordu belli ki. Bir an kendimi onun yerine koydum. Serin'e böyle bişey olsa ben nasıl dayanırdım? Ben asla dayanamazdım. Çünkü benim tek varlığım Serin, onunda Uygar. Alın size bir ortak yön daha.
"... Ona bir daha en fazla süt içireceğim ve her gece evde olacak."dediğine gülmek istesemde şuanki ciddi ortamda gülmek istemiyorum.
CİDDİ ORTAM.
İÇİM GIDIKLANIYOR.
HAYIR GÜLME
NUR YERLİTAŞ MİMİKLERİ AKLIMA GELİYOR.
HIAMINAA
Kendimi toparlayıp sakin kaldım. Aklıma bir soru takılmıştı. Uygar bunu kendine neden yapıyordu? Bir sorunu mu vardı ?
"Neden yapıyor peki bunu kendine?"
Sorum üzerine derin bir iç çekti. İyice Merak etmeye başlamıştım.
"Sevdiği kıza tecavüz edip öldürdüler. Cansız bedenini kendi gözleriyle gördü. Uygar'ın yatağına bağlanmış,bilekleri kesilerek öldürülmüştü. Uygar odasına girdiğinde bu manzarayla karşılaştı. İnan bu kolay değil. Uygar'ın evinde oldu olay. Büyük ihtimalle Uygar'ın düşmanlarından biri yaptı.Uygar babasının yaptığını düşünüyor çünkü Annesi Uygar'ı doğururken ölmüş ve babası hep onu suçlamış. Her gece dövmüş onu. Yaşadıkları kolay değil ve o bunları böyle unutmaya çalışıyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT KIRINTILARI. (DÜZENLENİYOR.)
Teen FictionUmudu bırak, kırıntısı yok bende. "Çok mu zordu umut etmek? Bir insan nasıl bu kadar şeyi kaldırabilir ki? Bu kadar ağır şeyi küçücük beden nasıl kaldırsın ki? Ben de gariptim sahi. Umudun kırıntısı bile yokken, nasıl hepsine sahip olabilirdim ben...