3. Bölüm-Geçmişten Kalanlar

185 18 11
                                    

Duyduklarım karşısında şaşkına dönmüştüm. O polisin bana dedikleri hâlâ kulaklarımda yankılanıyordu.

"Ezgi Hanım, sizin onu kasten ittiğinizi iddia ediyor. Bu yüzden sizi tutuklamak zorundayız. Bir gece nezarette kaldıktan sonra sabah mahkemeye sevkedileceksiniz. Avukatınız varsa arayabilirsiniz."
◈◈◈◈◈◈◈◈◈◈◈◈◈◈


Bir kez daha başımı demir parmaklıklara vurdum. Başımı vuruyordum çünkü böyle bir belaya bulaştığım için kendime kızıyordum. Nasıl olmuştu, ne olmuştu bilmiyordum. Ezgi'nin bana yaptığı şeyi ise hiç affetmeyecektim. Tabii buradan kurtulabilirsem.

Vakit çoktan gece yarısı olmuş olmalıydı. Ya da zaman bir türlü geçmek bilmiyordu. Ne yapacağımı düşünüyordum, yapılacak hiçbir şey yoktu. Avukatım yoktu ve avukat tutacak param da yoktu. Kendimi savunabileceğimi sanmıyordum, görgü tanıkları da muhtemelen Ezgi'yi savunacaklardı. Ve bir de şu vardı, anneme ne diyecektim?

"Of Demet of! Niye bulaşıyorsun öyle tiplere, bak gördün mü başına gelenleri!"

Duyduğum tıkırtıyla başımı kaldırdım. O anda bana bakan kızı gördüm. Gerçekten güzel bir kızdı. Kahverengi hafif dalgalı saçları vardı ve ona gizemli bir hava katıyordu.

Peki neden bana bakıyordu? Büyük ihtimalle buraya nasıl geldiğimi merak ediyor olmalıydı.

Yeni bir belayla uğraşmak istemediğimden önüme döndüm. Kim olduğu umrumda bile değildi. Şu an ilgilenmem gereken başka sorunlarım vardı.

"Ben Gizem," dedi elini bana uzatırken. Ne ara yanıma gelmişti?

Kısa bir süre düşündükten sonra yeni biriyle tanışmanın çok da kötü bir fikir olmadığı kararına vardım. Elini sıkarken, "Ben de Demet." dedim.

Bir anlık gülümsemesinden sonra eski ciddi haline döndü Gizem. İsmi kendisine gerçekten uyuyordu.

Oturaklara oturarak derin bir nefes aldı. "Demet... Sana yardım edeceğim."

Henüz sorunumun ne olduğunu bilmemesine ve beni tanımamasına rağmen yardım edeceğini söylemesi gülünçtü.

"Ne konuda?" diye sordum.

"Başına gelenleri biliyorum, tıpkı buradan nasıl kurtulacağını bildiğim gibi." dedi yine gizemli bir şekilde.

"Bir dakika, sen... Ama nasıl?" Nereden bilebilirdi ki?

"Anlatacağım," dedi Gizem. "Daha çok vaktimiz var. Gel otur," diyerek yanındaki yeri işaret etti.

Gidip oturdum, çünkü merak ediyordum. Nasıl kurtulacağımı bildiğini söylemişti, bu benim için bir fırsat olabilirdi.

"Bak Demet, sen özel birisin. İnsanlarda olmaya özel bir şey sende mevcut. Kimsede olmayan özel bir yetenek."

Tam şaşkınlığımı dile getirecekken sözümü kesti.

"Bak, biliyorum şuana kadar söylediklerim sana saçma geliyor. Ama önce bir dinle. Yine saçma bulursan sana engel olmayacağım. Söz. Ama şimdi lütfen beni bölme."

"Tamam, söz veriyorum." kelimeleri çıkabildi sadece ağzımdan. Adeta dilim tutulmuştu. Aklımda o kadar çok kelime, o kadar çok soru vardı ki. Ancak hiçbiri  ağzımdan çıkmıyordu, çıkamıyordu. Fakat şimdi bu ifade edemediğim sorulara bir ara verip Gizem'i dinlemeliydim.

Bilinmezliğe Açılan KapıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin