Aralığın ortası hava soğuk içim havadan da soguk.Camdan dışarı bakmak nefes almak gibi bir rutin oldu.En son ne zaman dışarı çıktım? Ben bile unuttum.
Karşı komşum Emine teyzeden ve birkaç kargo elemanından başka yüz görmeyeli epey oldu sanirim.Bu ev benim hapishanemdi.Ailemi yok ettiğim bu evden daha iyi bir zindan bulamazdm.Hiçbir yer beni bu denli içine hapsedemezdi.
Yalnizligim her nefeste dha da içime batiyordu anılar her köşeden üzerine akin ederken ayakta kalmak git gide zorlaşıyordu.Daha fazla direnemedim zaten direnmekte istemiyordum içimdeki yıkılmışlıga teslim oldum ve kendimi kumaşı iyice aşınmış bir ayağı kırılmaya yüz tutmuş berjere attim.
Düşünceler sardı yine etrafimi hepsi bir anda içimdeki yaralara saldırmaya basladilar.Ruhum bedenine ihanet ediyordu.Kendini yiyip bitirmek böyle bir şeydi herhalde.İçimin parcalara bölündüğünü hissediyordum.Derin bir nefes alıp yığıldığım yerden kalkıp masaya oturdum.Dizüstü bilgisayari önüne çektim fareye dokununca gelen kutusunun yanında 3 haneli rakamlar baş göstermeye başlamisti.
Gönderici adının "YANKI"yazdığı maili açtm zaten tek okuduğum mail bu adrestn gelenlerdi.Açmk işime gelmese de köşe yazarı olduğum derginin maillerini okumk zorundaydım.Yeni köşe yazımı biran evvel yollamami istiyorlardı.
Masraflarimi karşılamak için bir iş yapmalıydım ve bu lanetli evdn çıkmadan yapabileceğim en iyi iş haftalık çıkan bir dergide insanlarla dertleşip yol göstermekten ileriye gidememişti.Ne yaman çelişkidir ki kendi sökügümü dikmekten acizken başkalarına yol göstermek gbi bir vazifeye sahiptim.Gelen kutusundaki gönderici isimlerinden biri dikkatimi çekti " Savaş Arslanoğlu"namideger "neşter kalem"... Peki bu beklenmedik isim benden ne istiyordu?
Sizde devam etmelimiyim?
İlk defa yazıyorum sizce nasıl olmuş?Vote ve yorumlarinizi bekliyorum...