Bir düş gördüm ben dün gece.Üşümüştüm. Üşümüştük. Üşümemişlerdi.
Islanmıştım. Islanmıştık. Kuruydular. O kadar ki parmaklarımız kırışmıştı. Hatta meşhur bir şarkının sözlerini deforme edersek, üstelik adam akıllı aşıktık. İspanyol meyhanesinde değil ama sersem bir İstanbul kahvehanesinde seviştiğimizi kimse bilemedi.
Resimler çektik parmaklarımızla, şık şık diye efekt yaparak. Görsellerle dolduruyorduk anılarımızı. Ve sen her detayını hatırlayacaktın bu resmin.
Her şeyin nasıl başladığını gördük. Yine ilk başladığımız yerdeydik. Çocuktuk. O denizden sonraki ilk yükseklikten, puslu havanın karanlığı yutmasını değil de nasıl şehirle kaynaştığını gördük. Ben döndüm ve baktım. Gözlerin üzerimdeydi. Ellerin ellerimdeydi. Üstelik adam akıllı aşıktık. Bir İstanbul kahvehanesinde seviştiğimizi kimse bilemedi.
Bilememiştik kim olduğumuzu aslında. Gelmeseydik nasıl hatırlayacaktık. Ya da tekrar, seni önceden tanıyordum ukalalığını yapacak cesareti bulacağımı. Ya da aslında seni gerçekten tanımak için bana yeniden verilen bu şansın farkına nasıl varacaktık, gelmeseydik eğer bu sersem İstanbul kahvehanesine ?
Tenime işlemişti yağmur. Üşüyordum. Ve utanıyordum senin yanında üşüdüğüm için. Ellerini bırakamıyordum. Gözlerini bırakamıyordum.
Ketum oluşumdan şikayet eden, her şeyi söylerken sırası her geldiğinde itinayla o bir kaç kelimeyi söylemekten kaçınan sen ve şımarmaktan mızmız bir adama devşiren ben, sevişirken bir sokak lambasının ağır ve loş sağanağı altında, bilmiyorduk ıslanmak mı üşütüyordu beni yoksa sarıl bana, öp demenin yeni yollarını mı buluyordu bedenim ve ruhum ve bilmiyorduk ketumluğun muydu yok sa bana tekrar söyle demenin yeni bir yolunu mu bulmuştu bedenin ve ruhun. Bilmiyorduk.
Her şeyin başladığı yerdeydik. Sersem bir İstanbul kahvehanesinde. Üstelik adam akıllıydık. Cebimde misketler yoktu. Yinede mutluyduk. Yeni bir gün doğacaktı tekrar ve ben sana yine ve yeniden Günaydın temennisinde bulunmak için fırsat bulacaktım.
Sersem bir şehrin serserilerinin baş rolünü oynadığı bu rüyanın yorumunu anlatırsın diye umacağım. Seni o kadar çok dinlemeye ihtiyacım var ve o kadar çok söyleyeceklerim var ki. Nasıl başlasam ? Paragraf başı yapsam ve tekrardan:
Islanmıştım, ıslanmıştın, ıslanmıştık.
Ben, sen, biz.
Günaydın Tatlım