Islaklığın parlattığı yarım küre bir dana gözünden görmeliydin, ovaları ve gelincikleri. Beyaz bir tuvale gelişi güzel vurulmuş yeşil boyanın üstündeki kırmızı serpintilerin ufukla birleşimi. Öpmeliydin o gözlerden, masumiyetten. Öpmeliydin beni.
Biliyorum o masum dana değilim, öp derken beni. Belki bir öküzüm. Ama öküzüm diye de ön yargılı düşünme.
Öküzler sadece hayalleri hadım edilmiş danalar değil mi? Hayaları belki köpürmeyecek, denize atsan ama onlarında bir resmi var gözlerinde. Çamurlu yolları anlatan bir resim. Kahverengi ve siyah alabildiğine.
Boyunduruğun altında eğilmiş bir başın, çektiği arabasında taşıdıkları yüklerin ezgisi değil midir tekerlerden çıkan? Her saplanışta çamura, taşların üstünden aşarken veya bir yokuşa vurulduğunda, deli gibi kan pompalayan kalbi yarışırken akciğerleriyle, verilen her nefeste karbondioksit mi vardır sanırsın?
Görmezsin hep dana kalmış gözlerini ve sakladıkları resimleri. Anlamazsın da neler anlattığını ağzındaki gemine takılan hırıltılarından. Taşır seni ama yine de tuhaf ve komik gelir öküz kelimesi ve hadım sanırsın hayaları yok diye. Gülersin, dalga geçersin dost meclislerinde sana yazılan gizli şiirlerle. Savurursun her kızdığında bu kelimeyi birisine. Öküz dersin. Ama sen öküzleri bilmezsin.
Hormonları sökülmüş danalardır sadece. Köpürmez denize atsan hayalarını. Testosteronsuz severler ve gizli gizli şiirler yazarlar delice. Sevmeliydin o gözlerden, masumiyetten. Sevmeliydin beni, danayı ve öküzü.