Simon'un karısı o gün herşeyi erkenden hazırlamıştı. Odun kırmış, su getirmiş, çocuklarıdoyurmuş, kendi yemeğini yemiş ve şimdi oturmuş, ekmeği ne zaman yapması gerektiğinidüşünüyordu. Geriye büyük bir ekmek parçası kalmıştı."Simon kasabada biraz yemek yemişse" diye düşündü, "ve akşam yemeğinde fazla yemezse,ekmek ertesi güne de kalır."Ekmek parçasını eline tekrar tekrar alıp düşündü: "Bugün başka yapmayayım- Sadece birpişirmelik unumuz kaldı zaten. Onu da Cuma'ya kadar yetirebiliriz."Matryona ekmeği bir kenara koyup kocasının gömleğim yamamak için masaya oturdu. Biryandan çalışıyor, bir yandan da kocasının paltoluk postu nasıl almış olabileceğinidüşünüyordu. "İnşaallah satıcı onu kandırmaz. Benim iyi yürekli adamım o kadar saftır ki;kimseyi kandıramaz, ama bir çocuk bile onu aldatabilir. Sekiz ruble çok para; o paraya iyi birpalto alması lâzım. Ahım şahım bir şey olmasa bile, doğru dürüst bir kışlık palto. Sıcak birpalto olmadan son kış ne kadar da zor geçmişti. Ne nehre inebilmiş, ne de başka bir yeregidebilmiştim. O çıktı mı, neyimiz var neyimiz yok üstüne giyiyor, bana birşey kalmıyordu.İnşaallah, yine içki âlemine takılmamıştır!".Matryona bunları düşünürken, kapının önünde ayak sesleri duydu. Birisi içeri girmişti.İğnesini işine iliştirip koridora çıkti.
Orada iki adam gördü: Simon ile başında şapka olmayan, keçe çizmeler giymiş bir adam.Matryona kocasının içki koktuğunu hemen farketti. "Şuna bak, içki içmiş" dedi içinden. Sonra,paltosuz olduğunu, üzerinde yalnızca kendi ceketinin bulunduğunu, tek parça olsun derigetirmediğini, orada utanıyor gibi sessizce durduğunu görünce o kadar üzüldü ki, yüreğiparçalanacakmış gibi oldu. "O parayla içki içmiş" diye düşündü, "yanında getirdiği mendeburherifle de içki âlemi yapmış."Matryona, adamların kulübeye girmelerine göz yumdu, arkalarından da kendisi girdi. Yabancı,kocasının paltosunu giymiş genç, zayıf bir adamdı. Paltonun altında gömleği, başında daşapkası yoktu. Eve girince, adam donmuş gibi ayakta durdu. Ne hareket ediyor ne de gözlerinikaldırıyordu. Matryona; "kötü bir adam olmalı," diye düşündü. Kaşlarını çattı ve neyapacaklarını görmek için fırının yanında durdu.Simon kasketini çıkardı ve sanki her şey yolundaymış gibi sedire oturdu."Matryona gel; akşam yemeği hazırsa bir şeyler yiyelim."Matryona kendi kendine söylendi, fakat belli etmeden öylece durdu. Önce birine sonradiğerine bakıyor ve yalnızca başını iki yana sallıyordu. Simon, karısının öfkeli olduğunuanladıysa da görmezden gelmeye çalıştı.
Hiçbir şeyin farkına varmamış gibi yabancıyıkolundan tuttu."Otur dostum" dedi, "bir şeyler yiyelim." Yabancı sedire oturdu."Bize birşey pişirmedin mi?" dedi Simon.Matryona'nın öfkesi taşmıştı. "Pişirdim ama size değil. Bana öyle geliyor ki, aklın içkiylebirlikte uçmuş. Koyun postu almak için gittin ama eve paltosuz döndün, yanında da çıplak birserseri getirdin. Sizin gibi sarhoşlara verecek yemeğim yok.""Yeter Matryona. Akılsız akılsız konuşma. Önce adamın kimin nesi olduğunu sor..."18Tolstoy"Asıl sen söyle bakalım, parayı ne yaptın?"Simon ceketin cebini buldu, üç rubleyi çıkarıp gösterdi."İşte para. Trüfonof ödemedi, ama yakında ödeyeceğine söz verdi."Matryona daha da öfkelendi; kocası koyun postu getirmediği gibi kendi biricik paltosunuçıplak bir herifin sırtına geçirmiş sonra da tutup onu evlerine getirmişti. Parayı masadankapıp güvenli bir yere koymaya gitti. Gelince, "Size verecek yemeğim yok" dedi, "dünyadakibütün çıplak sarhoşları doyuramayız ya.""Bana bak Matryona, dilini birazcık tut da önce adamın ne diyeceğini dinle...""Sarhoş bir salaktan çok da akıllıca sözler duyarım ya!. Senin gibi bir sarhoşla evlenmemeyiistememekte haklıymışım. Annemin verdiği çeyizi bile içkiye harcadın!".Matryona konuştukça konuştu, en sonunda Simon'un üstüne yürüyerek ceketinin kolundanyakaladı."Ver ceketimi. Başka ceketim yok, sen ise onu alıp kendin giyiyorsun. Ver onu, seni uyuzköpek, şeytan götürsün seni".Simon ceketi çıkarmaya çalışırken kolu cekete takıldı, Matryona da asılınca dikişleri patladı.Kadın ceketi kapıp başının üstüne geçirdi ve kapıya yürüdü. Dışarı çıkacak gibiydi, fakatkararsızca durdu; öfkesini yenmeye çalışıyor, öte yandan yabancının kimin nesi olduğunuöğrenmeyi istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnsan Ne İle Yaşar
Короткий рассказÇok değişik bir hikaye olan insan ne ile yaşar, ayakkabı tamircisi olan Simon'un kürk almak için evinden çıkmasıyla başlıyor. Kürk almak için dışarı çıkan simon eşinin istediği kürkü alamıyor evine gitmeden önce üzüldüğü ve efkerlandığı için içiyo...