Sabah açtığımda boş boş tavana baktım. Sonra dün yaşadıklarım aklıma gelince yine boş boş baktım ne yapabilirdim ki ,ne karar verecektim? Öyle korkuyodum ki, baş ucumdaki telefonu şarja taktıktan sonra duşa girdim. Su beni daha da mayıştırıyordu sanki. Çıktığımda içeriye bir göz gezdirdim hala kimse yoktu.
Aynı kıyafetlerimi giyip saçımı kuruttuktan sonra Elif'in bere koleksiyonundan bir tane çalıp telefonumu aldıktan sonra evden çıktım. Telefonumu açar açmaz Onur'un mesaj yağmuru başladı, 'neredesin, Ayşegül neden böyle yapıyorsun, buluşalım, son mesajında da 12'de her zaman ki çay bahçesine bekleyeceği yazıyordu. hemen beklemesi için mesaj atıp taksi çevirdim. Yaklaşık 20 dakika sonra oradaydım, herzaman ki çardağa yürümeye başladım. Onur' da beni gördüğünde ayaklandı, yanına gittiğimde önce on saniye kadar yüzüme baktı sonra o sıcacık kollarıyla sardı beni. Öyle çok özlemiştim ki onu ama saramıyordum, söyleyemiyordum özlediğimi içimdekileri dökemiyordum sevdiğim adama öyle zor geliyordu ki olmuyordu bu onsuzluk... Çok geçmeden ayrılıp arkasındaki oturağa oturdum , oda beni takip edip yanıma oturdu. -'Dün Elifte kaldım , şarjım bitti seninle konuşurken sonra zaten uyudum sabah mesajını görünce hemen geldim.'Tek nefeste cümlelerimi bitirip başımı önüme eğdim ben ayakabılarımın ne kadar güzel olduğunu düşünmeye çalışırken Onur söze girdi ;-'Anlamıyorum Ayşegül ne oluyor sana iki gündür çok garip davranıyorsun , eskiden böyle değildin ne olursa olsun mesajlarıma cevap verir tek aramamı ikiletmezdin ne olsu sana ?'Oda başını eğmişti alışmamıştı bu halime dünya biliyordu Onur 'u nasıl sevdiğimi annesini çiğniyerek benimle olduğunu ve bende bunları bildiğim halde ona sırtımı dönüyordum.Annesinin; 'Birgün bu kız yüzünden gelip benim dizimde ağlayacaksın ama çok geç olacak.' sözünü doğrulatacaktım. Ama onun iyiliği yüzünden olacağınıda bilmiyordu eğer hastalığı yenipte gelirsem beni hala bekliyor olacak mıydı? Eğer öyle olacaksa ben ne halt etmeye yaşayacağım. Onun benim için üzüldüğünü ağladığını bilip nasıl yaşamak için savaş verebilirim?..-'Onur...'Başını kaldırıp yüzüme baktığını gördüm ama ben cesaret edemiyordum parmaklarımla oynuyordum. -'Olmuyor, yapamıyorum,birbirimizi yormayalım... Lütfen'Ortalığı bürüyünce Onur' un kahkaha sesi geldi kulağıma hemen başımı kaldırı yüzüne baktım. Birden ciddileşip gözleri doldu ve gözlerime baktı. -'Şaka yaptığını söyle.' diye bağırdı. Gözümden yaşlar gelmeye başlayınca kalkıp önümde volta atmaya başladı.- "Ayşegül bir şey söyle diyorum!"
-"Onur yapma lütfen."
-"Ne yapma ne yapma?! Sen ne dediğini biliyor musun?"
-"Onur lütfen diyorum."
-"Senin için neler göze aldım biliyor musun? Seni nasıl sevdiğimi biliyor musun? Peki senin için neler göze alabilecegimi biliyor musun? Bilmiyorsun tabiki nerden bileceksin çünkü ben sana bu dertleri anlatmak yerine sürekli seni sevdiğimi söyledim. Şimdi sen karşıma geçmiş olmuyor mu diyorsun?!"
Daha fazla dayanamayıp koşmaya başladım ama kolumdan kavrayınca olduğum yerde durdum. Gözlerimin içine öylesine yalvarır gibi bakıyordu ki...
-"Bir şey söyle."
Gözlerinin içine uzunun uzun bakıp sadece "bırak" diyebildim. Öyle yorgun çıkmıştıki sesim duyduğuna bile emin değildim.
Eli yavaş yavaş kolumdan düşünce beklemeden koşmaya başladım. Eğer onun yanında ağlarsam o beni sakinleştirecekti ve bende herşeyi ona anlatacaktım sonra gidemeyecektim. O gitme diyecekti ve bende gitmeyecektim biliyordum. Oda biliyordu ama şu an çok kırılmıştı, muhtemelen bu gece bir barda sabahlayacaktı içki içmemesine rağman sadece kafasını dağıtmak için gittiğinide biliyordum. Tek umudum inşAllah herşeye değer...