Nefes nefese uyandım. Kabus görmüştüm ama zihnim o karanlığı hatırlamama engel oluyordu. Bir süre yatakta oturur pozisyonda nefesimin düzene girmesini bekledim. Boğazımdaki kuruluk hissinin verdiği yengiliyle yorganı üstümden attım. Baş ucumdaki sürahiden bir bardak su doldurup yavaş yavaş içtim. O sırada başucumdaki fotoğraflar takıldı gözüme. Onur' un o bakışları gözümün önünden gitmiyordu. Bugün pazartesiydi, işe gitmem gerekiyordu ama istifa dilekçesini vermeye. Dolabımdan rastgele kotumu, beyaz bluzu ve siyah trençkotumun üstüne saçlarımı salık bırakıp Elif' in beresini taktım. Dilekçeyi çantama atıp beyaz conversleri giyip evden çıktım. Onur ile aynı şirkette çalışıyorduk. O müdür yardımcısı sayılırdı ama ben insan kaynaklarındaydım. Muhtemelen karşılaşmazdık pazartesi gününden nefret ederdi.
Bir ara anne ve babama uğramam gerekiyordu geçen hafta iş yerine yakın bir yerde ev tuttuğum için hiç gidememiştim birde şu mesele vardı. Şirkete vardığımda son günümün olduğuna inanamıyordum. Direk şirket yönetim katına müdürün odasına yöneldim ama gelmediğini öğrenince kapının yanındaki banklara oturdum. Dilekçeyi çıkarıp 5- 6 kere üstünden geçtim. Karşımdaki kapı açılınca başım direk kaldırdım ama onur u görmemle kalbim sancılanmaya başladı. Oda beni görünce olduğu yerde durdu. Bakışmamızı kesip sekretere dilekçeyi ulaştırmasını söyleyip hızla merdivenleri indim ama arkamdan geldiğini hissediyordum. Sürgülü kapıyı itip arkamdan adımı seslendi. Olduğum yere çivilenmiş gibiydim. Çok geçmeden yanıma gelip elimi tuttu.
-"Nereye gidiyorsun?"
-"Dilekçe verdim. Şimdi annem bekliyor."
-" Ne dilekçesi?"
-"İstifa dilekçesi."
Elimi çekip cebime sıkıştırdım.
-" Daha fazla burada kalamam."
-" Ayşegül dün orada gitmene izin vermem bıraktığım anlamına gelmiyor. Seni hayatta bırakmam."
Yanından geçmeye kalkıştığımda yine kolumu tutunca artık dayanamayarak bütün üzüntümü kızgınlıkla belirttim;
-" Onur yeter! Bırak anlıyor musun bırak istemiyorum seni bıktım artık sevmiyorum bitti anlıyor musun BİTTİ."
Birden söylediklerim doğru değildi onu ölesiye seviyordum. Oda şaşırmıştı, kolumu çekip yürümeye başladım hem yürüyor hem de taksi varmı diye yolu inceliyordum. Yanımda bir araba korna çaldığında yola baktim, tabiki onur dan başkası değildi. Ne söylersem söylim vazgecmiyordu biliyordu gözlerimle ağzımın aynı şeyi söylemediğini. Yerimde durunca oda durdu ve bana doğru olancami açtı.
-"Konuşalım."bir süre durduktan sonra "lütfen " diyince dayanamayıp ağır adımlarla ön koltuğa yerlestim. Kemerimi taktıktan sonra yola bakmaya başladım. Ona bakınca bana baktığı için göz göze geldik. Gözleri fazla karanlıktı ama yüzünden tebessümü düşmemişti acaba ne düşünüyordu.
-" Burada mı konuşalım?"
-" Pekala gidiyoruz."diyip kontağı çalıştırdı.
-" Nereye gitmek istersin?"
-" Onur kes böyle davranmayı. Konuş ne konuşacaksan daha fazla uzatmayalım."
-"Uzatmayacağım merak etme."
Ona döndüğümde yüzünde anlamadığım bir gülümseme vardı yola bakıyordu hayırdır inşAllah.
-"Arabayı durdurur musun? Annem bekliyor sonra konuşalım."
-" Şimdi konuşacağız."dedi düz bir sesle.
-"Onur durdur arabayı!"
Dediğimi yapmayıp hızı artırınca bir de üstüne kapıları kilitleyince artık endişe zillerinin çalma vakti gelmişti.
-" Onur diyorum durdur arabayı inicem."
-"Konuşacağız Ayşegül!"
-"Tamam durdur arabayı konuşalım."beni hiç dinlemiyor gibiydi.
-" Seni seviyorum meleğim."
-"Delirmişsin sen yavaşla biraz kaza yapacaksın."
Araba birden fren yapınca torpidoyla bütünleşmekten son anda kemer sayesinde kurtuldum. Etrafıma bakınca eski evimizde olduğumuzu fark ettim kapılar açılınca hemen aşağı indim. İki katlı evimiz hala boştu demek. Elimi tutup arka bahçeye sürükledi beni.
-"Niye burdayız."
Cevap vermeyip durdu ve yavaşça önümüzdeki kum havuzuna bıraktı beni.
-"Hatırlıyor musun seni sevdiğimi ilk defa burada söylemiştim. Birbirimizi bırakmıyacağımıza burada söz vermiştik. Yedi yaşındayken."
Sevdiğim adamın bu kadar üzülmesine ben sebep olmuştum. Artık dayanamazdım hıçkırarak ve yanımda onur un olduğunu önemsemeyerek sesli sesli ağlamaya başladım. Önüme çöküp başımı kaldırdı. Dayanamayarak sarıldım hemen. Boynuna yaslanınca daha şidettlendi ağlamam.
-"Tamam güzelim ağlama. Ağlamana kızdığımı biliyorsun." dedi tebessüm ederek.
-" Senin sevgini haketmiyorum. Senin bana verdiğin değerin zerresini haketmiyorum onur çok özür dilerim." Hıçkıra hıçkıra anca konuşmuştum.
-"Sen herşin en iyisini hakediyorsun güzelim ağlama artık. "
Var gücümle toparlanıp ayrıldım ondan. Yüzümü silip ayağa kalktım.
-"Gitmem gerekiyor üzgünüm onur çok üzgünüm."
-" Ne oldu şimdi gitmeyeceksin dimi meleğim beni bırakmıyacaksın öyle değil mi?
-"Üzgünüm..."
Yanından geçip hızlı adımlarla ordan ayrıldım. Artık duygularım beni önemsemiyor elinden geldiğince dışa vuruyordu. Arkama bakınca benim kalktığım yere oturmuş yüzünü kapattığını gördüm. Artık çıkan sesimi ben bile kontrol edemiyordum. Yoldan taksi gectiğini görünce koşarak durdurdup bindim. Gözyaşlarımı durduramıyordum, yapamıyordum onu çok sevdiğimi biliyordum ama birgün bu hale gelip kopacağımızı bilmeden yaşıyorduk. Ben bu durumdayken onun ne halde olduğunu tahmin bile etmek istemiyordum. Tek bildiğim kalbimin geri dönmem için çırpındığı
***